İstanbul Abhaz Kültür Derneği çatısı altında çalışmalarını sürdüren Ridade Kafkas Halk Dansları Ekibi, sadece danslarıyla değil, sahnede onlara eşlik eden zengin müzik repertuvarı ile de tanınıyor. Bu repertuvarın hem mirasçısı hem de mimarı olan olan ekip müzisyenleri, 12 Ağustos 2025’te “Ҳаигымзаит – Live 2025″ adlı bir albüm yayımladı.
Ridade’nin pazar günleri yapılan rutin provalarında ve gösterilerinde çalınan parçalar, bu kez stüdyo ortamında, canlı kayıt tekniğiyle kaydedildi. Albümün isminin (okunuşu Haıgımzayt) anlamı ise Abhazca “Birbirimizden eksik olmayalım” demek. Toplam dokuz eserden oluşan albümü dinlerken bazılarının gözünde klasikleşmiş Ridade koreografileri canlanırken işin teknik kısmına kulak kesilenler için hem geleneksel hem de modern tınılar sunuluyor.
Bu yıl müzik direktörlüğünü Furkan Temur ve Perit Jan Aydemir’in üstlendiği Ridade’de hem bu çalışmanın hikâyesini hem de ekibin müzik yolculuğunu öğrenmek için sorduğumuz soruları Perit Jan Aydemir yanıtladı.
Merve Altıntaş Capra
-İlk olarak tebrik etmekle başlamak isterim. Tabii ki öncelikle gösteride çalınan müzikleri kaydedip albüm olarak yayımlama fikrinin nereden çıktığını soracağım ve biraz da derneğin Instagram’da albüm çıkmadan önce yazdığı yazıda yer alan sekiz yıllık hikâyeyi öğrenmek isterim.
-Teşekkür ederiz. Aslında bu fikir birkaç senedir aklımızdaydı. Ridade’nin müzikal repertuvarı, 2007 yılında Timur Agrba ve Mazlou Akoyba tarafından kaydedilmişti. Biz ekibe dahil olduğumuzda, referanslarımız bu kayıtlar olmuştu. Sonraki yıllarda yeni danslar, mevcut parçalara yaptığımız düzenlemeler ve orkestradaki her bir kişinin dokunuşlarıyla repertuvar zamanla zenginleşti. Bu dönemi, mevcut kadroyla beraber, ekibin hafızasında bir referans olarak yer alması amacıyla kayıt altına alma motivasyonuyla yola çıktık.
Mevcut orkestranın ekipteki varlığı sekiz yıl önce başlamadı; kadro her zaman dinamik ve değişim içindeydi. Mazlou Akoyba’dan sonra Emre Kuyumcu, 2013’te şu anki basçımız Taha Yenişen, 2014’te ben ve Alpcan Toksöz, ilerleyen yıllarda ise Burak Yiğit ve Furkan Temur orkestranın başında yer aldılar. 2017-2025 yıllarını referans göstermemiz, Burak Kumaş’ın ekibin yönetmeni olduğu dönemi kapsıyor. Bu yıl kendisinin ekipten ayrılması, onun varlığıyla parlayan bu dönemi taçlandırmak açısından albümün bu sene çıkmasının en önemli sebeplerinden biri oldu.
-Besteleri, düzenlemeleri yaparken nelerden ilham aldınız? Arşivden çıkmış eski bir kayıt mı yoksa modern bir yorum mu sizi daha çok etkiledi?
-Şu an için bir bestemiz yok. Genellikle halklarımıza ait parçaları, nasıl bir orkestrasyonla zenginleştirip çalabileceğimizi düşünerek ve işleyerek repertuvara ekliyoruz. Bazen de provalarda tesadüfen ortaya çıkan, deneysel ya da hata kaynaklı çalımlar hoşumuza gidiyor ve onları da repertuvara alıyoruz.
Çoğu zaman bu süreç, arşivlerde yapılan bir tür müzikal arkeolojiye benziyor. Ancak bu arayışta çok eskiye gitmektense ana akım dans müziklerinden ziyade kenarda köşede kalmış, sessiz ama duygu yoğunluğu yüksek parçaları bulmaya çalışıyoruz. Kafkasya’yı referans alırsak, modern bir üslubumuz olduğunu söyleyebilirim; ancak nihayetinde yine geleneksel tarafımız ağır basıyor.
-Bir dans ekibiyle çalışmak size nasıl deneyimler katıyor?
-Ekim-Haziran arası, her pazar gününün 7-8 saatini İstanbul Abhaz Kültür Derneği’nde ekiple beraber geçiriyoruz ancak bu sadece çalışma salonunda kalan bir durum değil. Ekip sonrası oturmalarımız, ekip dışındaki dünyada da hayatlarımız birbirleriyle kesişiyor. Son iki aya kadar oldukça keyifli ve ideal bir yoğunlukta geçen çalışmalar nisan-mayıs gibi daha sertleşip zaman zaman yorucu bir hale gelebiliyor. Gerçekten insanın belirli bir dönem hayatının merkezinde bu gösterinin olması ve kendini tamamen vakfetmesi gereken bir durum. Güzel bir sahnenin başka bir yolu yok maalesef. Ancak kulis heyecanı, sahne coşkusu ve bu duyguları kolektif bir şekilde yaşamak istisnai ve değerli ve bütün bu zorlukların karşılığını manevi olarak doyuran bir durum. Özellikle son iki senedir beraber yurtiçinde ve yurtdışında gösterilere katıldık. Beraber uzun yola çıkmak da izahı kolay bir keyif değil.
-2017-2025 arasında Ridade’nin genel sanat yönetmenliğini yapan Burak Kumaş ile hem provalarda hem de kayıt sürecinde nasıl bir etkileşiminiz oldu?
-Burak Hoca, ekibin karar alma ve yürütme mekanizmalarında, süregelen geleneksel yöntemlerin aksine etrafına güvendiği zihinleri toplayarak daha katılımcı ve kolektif bir yol tercih etti. Son karar yine kendisine ait olsa da ortak kaygıları paylaşan herkesi dinler, fikrini alır ve yeri geldiğinde tartışmaya açardı. Bu süreç hepimiz için oldukça besleyici oldu. Özellikle çalışma sonrası kurulan sofralarda yapılan tartışmalar, planlamalar ve alınan kararlar çalışma esnasında ter dökerek harcanan emek kadar sahneye taşan son ürünü etkilemiştir. Kendisiyle çalışmak hepimiz için her anlamıyla enteresan ve keyifli bir deneyimdi.
-Kültürümüz için müziğin ne kadar önemli olduğundan bahsediyoruz ama bir de icra edenlere sormak gerekiyor. Sizce müziğe gereken önemi verebiliyor muyuz? Diaspora ve Kafkasya için ayrı ayrı cevap verebilirsiniz.
-Diaspora ve Kafkasya için kapsayıcı bir cevap vereyim. Müzikal estetik kaygılarımız son yıllarda, özellikle içerik tüketiminin aşırı hızlanması ile çok değişti. Biz her ne kadar dans müziğine yenilikçi yaklaşsak da, ana akımda dolaşımda olan müziklerin çok kenarında, geleneksel bir çizgide duruyoruz. Zaten nüfusumuz oldukça az ve enstrümantal halk müziği dinlemek bu çağda büyük kitlelerin alışkanlıkları arasında yer edinen bir davranış değil. Bununla da kavga etmemek, barışık olmak gerekir diye düşünüyorum. Kalabalık kitlenin dışında müzisyen olmayıp aynı ezgilerden aynı heyecanı hissettiğimiz arkadaşları gördüğümüzde biz de seviniyoruz. 6 Eylül’de Maşukiye, Cevizdibi Restoranda sahne alacak Abhazyalı Shiri ve Blizkey’in beraber yaptığı “Raida” albümü, Jankat Yaman ve Alpcan Toksöz’ün DiosCurias bünyesi altında yaptıkları düzenlemeler daha güncel soundlara sahip ve hem diasporadan hem Kafkasya’dan yoğun ilgiyle takip ediliyorlar. Daha neo-pagan bir ekolden ilerleyen Osetya’daki Ragon Bal grubu da güzel işlere imza atıyor. Bu yıla ilişkin farklı coğrafyalardan, farklı ekollerden bir üretim ve etkileşim enflasyonu yaşıyoruz. Belki kültürel bir uyanışın ayak sesleridir bunlar. Umarım bu şekilde devam eder.
-Derneklerde enstrüman çalan ve kendi sesini, yorumunu bulmak isteyen müzisyenlere söylemek istediğiniz bir şey var mı?
-Kendi sesini bulmak isteyenler, eğer sesleri güzelse genellikle onu buluyorlar. Tek söyleyebileceğim enstrümanlarına karşı tutku besleyen herkesin peşinden gitmesi olur.
-Ridade’nin yeni döneminde yeni kayıtlar, yeni düzenlemeler duyacak mıyız?
-Yeni düzenlemeler olabilir, ama yeni kayıt birkaç sene kesinlikle olmaz diyebilirim 🙂 Belki bizden sonra gelenler yaparlar.
Ridade Ҳаигымзаит – Live 2025
Удж
Горянка
Симд
Безаман Шовда
Вайнах
Къафэ
Шэшэн
Кочарина
Аԥсны
Ahmet Daşdemir – Paçiç
Ahmet Hakan Kayhan – Davul
Alperen Karakaya – Doli
Engin Metin – Gitar
Furkan Temur – Garmon
Kadir Güney – Garmon
Nart Bozkurt – Flüt
Oset Yılal – Doli
Perit Jan Aydemir – Panduri
Taha Yenişen – Bas
Zeynep Demir – Klavye
Prodüksiyon: Ridade Kafkas Halk Dansları Ekibi
Mix- Mastering: Metin Yıldız
Albüm Kapak Tasarımı: Perit Jan Aydemir
Kayıt: Altıdört Plus Müzik Prodüksiyon ve Prova Kayıt Stüdyosu