Azerbaycan-Ermenistan liderleri Washington’da
Barış mı? Gelecek savaşlar için zemin mi?
Azerbaycan’ın Çerkes ilgisi, ABD ziyaretiyle anlaşılır oldu
Ağustos ayı manşetimiz:
“Çerkes Soykırımı emperyal oyunların malzemesi değildir” idi.
Hemen yanında da;
“08.08.2008 Unutmayacağız
8 Ağustos 2008 tarihinde Gürcistan kuvvetleri, Güney Osetya topraklarına operasyon düzenlemiş, başta başkent Şinval olmak üzere birçok yerde ağır hasara ve sivil ölümlerine yol açmıştı. Osetya kayıtlarına göre 2.000, Rusya kayıtlarına göre 1.600 kişi hayatını yitirmişti”.
Ermenistan-Azerbaycan
Manşetimizin nedeni son dönemde Azerbaycan’ın “Çerkes aşkı”. İktidarın kafasına bir şey düşmüş olmalı ki “birden” Çerkes Soykırımı ile ilgilenmeye karar verdiler, şimdilik medya düzleminde. Yazıda belirtmiştik, Azerbaycan ile Rusya Federasyonu (RF) arasındaki gerginliğin sonucuydu bu durum. Ve asıl sonucu gördük. İlginçtir, Gürcistan’ın Güney Osetya’yı işgal girişimi ile aynı günde, 8 Ağustos’ta Washington’da, Azerbaycan ile Ermenistan arasında bir anlaşma imzalandı. ABD Başkanı Trump’ın arabulucu/tanık olduğu Zengezur-Trump koridoru. Bu sonuç Azerbaycan-RF geriliminin bir senaryo olduğunu düşündürüyor.
Kısaca hatırlarsak; Ermenistan ve ABD 2023 yılında askeri tatbikatlara başladı, Ermenistan’da. Bu yıl da ‘Eagle Partner 2025’ adıyla devam ediyor. Başbakan Nikol Paşinyan, iktidara geldiğinden bu yana Batı’ya yanaşma eğiliminde.
Azerbaycan-RF gerilimi ise bir Azerbaycan uçağının düşmesi ile başlamış ve geçen sayıda özetlediğimiz gelişmeler yaşanmıştı. 25 Aralık’ta gerçekleşen olayda, Azerbaycan Havayolları uçağındaki yolcuların aktarımına göre, Rusya’nın Grozni kentine iniş için alçalan uçağın dışında bir patlama gerçekleşmişti. Daha sonra Kazakistan’ın Aktau kentine yönlendirilen uçak iniş sırasında düşmüş ve 67 yolcu ve mürettebattan 38’i hayatını kaybetmişti. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in de Batı’ya yanaşma eğiliminde olduğu biliniyor.
Zengezur koridoru
İsimlendirme ve bir kısım detaylar için, Ömer Aytek Kurmel’in bu sayımızdaki “Analiz” yazısını (s.14) okumanızı; buradan aktardığım kısa detaylar için de Fehim Taştekin’in konuyla ilgili videosunu izlemenizi öneririm.
Bakü ve Kars’ı birbirine bağlayacak, Azerbaycan-Ermenistan-Nahçıvan-İran sınırının sıfır noktasından geçen bir koridor söz konusu. Türkiye’nin masa dışında kaldığı, “Turan yolu” hayalinin “Trump yolu” ile yer değiştirdiği bir durum.
Zengezur koridoru ABD’li şirketlere ihale edilecek, 99 yıllığına. ABD yapacak, yönetecek, koruyacak, bin silahlı personelle. Gelir dağılımı %40 ABD, %30’ar Ermenistan ve Azerbaycan. Karayolu, demiryolu ve boru hattı olacak.
RF’nin “arka bahçesi”nde… İran ve RF açısından stratejik kırılma yorumları yapılıyor. Ya Çin açısından?..
ABD’nin Kafkasya hamlelerinden biri Gürcistan olmuştu. “Gül Devrimi” hatırlardadır. 2003 yılında Devlet Başkanı Eduard Şevardnadze’nin görevini bırakmak zorunda kalmasıyla sonuçlanan hareketle Mihail Saakaşvili (kravat çiğneyen adam) iktidara gelmişti. 2004-2013 yılları arası iktidarda kaldı. ABD Başkanı George W. Bush, 10 Mayıs 2005’te Gürcistan’da Özgürlük Meydanı’nda Saakaşvili ile birlikte halkı selamlıyordu. Ve 2008 yılında Gürcistan, Güney Osetya’ya saldırmıştı, başarılı olsaydı Abhazya’ya saldırıyı da planlardı. Gürcistan Parlamentosu 2011 yılında Çerkes Soykırımı’nı kabul etmişti.
RF yanlısı parti iktidara geldi sonra Gürcistan’da. Şimdilik tabii. Bu arada geçen hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’yi ziyaret eden Gürcistan Cumhurbaşkanı Kavelaşvili ile ortak basın toplantısı yapmış ve “Gürcistan’ın toprak bütünlüğü ve egemenliğine olan sarsılmaz desteğimizi bu vesileyle bir kez daha tekrarlamak istiyorum” demişti. Çerkes halkı bu açıklamaya elbette tepki gösterdi. Buraya not düşmeli, hâlâ AKP’ye destek vermeye devam eden Çerkeslerin şapkalarını önlerine koyup düşünmeleri için böyle kaç vakıa daha gerek.
Çerkesler
Bir kesimimizdeki “güçlüye yaslanma eğilimi”, feodal dönemden bugüne tarihimiz boyunca devam ediyor, konjonktüre göre şekil/biçim, renk değiştirebilenlerimiz var, olacak gelecekte de. Her yöntemi kullanarak, -mış gibi yapmaya devam ederek…
Güçlüye yaslanma eğilimini reddetmenin alternatifi onurlu duruştur, onurlu barıştır, uluslararası ölçekte kabul gören hak, adalet arayışıdır, iç dinamiklerimizle özgürce kendi kaderimizi tayin hakkını savunmaktır… Aslolan bizden isteneni yapmak değil, istediğimizi yapmak iradesidir. Kendi senaryomuzu yazmak ve uygulamaktır. Figüranlığı reddetmektir. Şiddet ve nefret dilinden uzak durarak, savaşa hayır diyerek…
RF karşıtlığı üzerinden ABD’ye yakın duran Çerkesler, “ABD emperyalizmine hayır” dediğinizde düz mantıkla “RF emperyalizmine evet” anlıyor. Bu sığ anlayışa ne denebilir ki? Çarpıtmaya, eğip-bükmeye gerek yok. “Emperyalizmin ABD rengine de RF rengine de diğer renklerine de hayır” diyor Jineps.
Bireysel olarak siyaseten
78’li yıllar. Koşar adım darbeye giden Türkiye’de sosyalistler farklı örgütlenmeler içindeydi. Dönemin turnusol kâğıtları vardı. Türkiye analizleri, Kemalizm, SSCB değerlendirmesi, devrim yolu… SSCB sosyal-emperyalistti benim açımdan örneğin, sosyalist değildi. 1917 Ekim Devrimi, Lenin ve arkadaşlarının dünyada bir ilki başardıkları devrimdi. Özelde halklara yönelik anlayışın/teorinin sonucu Kafkasya’da güzel şeyler oldu. Elbette devrimin ilk yıllarındaki insan kıyımlarını unutmadan… 1864 sonrası Batı Kafkasya’da 50 bin civarı Adigenin adeta rezervasyon bölgesinde yaşadığı bir ortamdan tekrar dirilmesinde 1917 Devrimi’nin rolü büyüktür. Stalin dönemi ile başka bir şeyin oluştuğunu, özetle devletçi kapitalizme evrilen bir sürecin yaşandığını ve bunun emperyalizme alan açtığını savunuyorduk. II. Dünya Savaşı öncesi faşist Almanya ile yapılan anlaşma, Avrupa ülkelerinin bir kısmının işgali (özellikle Baltık ülkeleri Estonya, Letonya ve Litvanya), 1940 Katin katliamı, 1944 Çeçen-İnguş, Karaçay-Balkar halklarının toplu sürgünü, 1956 Macaristan, 1968 Çekoslovakya, 1979 Afganistan, 2014 Kırım, 2022 Ukrayna… Hemen akla gelen örnekler. Ve 1991’de SSCB dağıldığında bir gecede dünyanın en zengin insanlarının listelendiği bir ülkeler topluluğu, 15 cumhuriyet, 15 yeni ülke ve zenginleri. “İstediğiniz kadar özgür olabilirsiniz” diyen Yeltsin ve “Moskova’nın istediği kadar özgür olabilirsiniz” diyen Putin. 1917’den gelen hakları tırpanlanan, anadiline de el atılan Çerkes cumhuriyetleri.
Dönüşü savunan arkadaşlarımız, sosyalist Kafkasya’ya döneceklerdi ve fikriyatı savunanların hepsi değilse de önemli bir kesimi sosyalist dünya görüşünden yanaydı ama sosyal-emperyalist analizi yapmayanlardan yana. Tartıştığımız dönemler olmuştur bu anlamda. Eskiyi anma olsun bu da…
Son verirken…
Azerbaycan’ın “Çerkes aşkı”, Washington’da atılan imza ile nereye varacağını gösterdi. Satranç tahtasında piyon olmak istemiyoruz. Yalpalamadan, her zamanki gibi özgürlük, eşitlik, demokrasi, barış, insan hakları, Çerkes Soykırımı ve Sürgünü, adalet/UNPO kararları… demeye devam edeceğiz. İki emperyalist devletin -ABD ve RF- yöntemlerde değişiklikler söz konusu olsa da özünde paylaşıma yönelik hamlelerini, görüşmelerini kendi çerçevemizde dikkatle izlemeye devam edeceğiz. Alaska buluşmasını izlediğimiz gibi…