Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

HES ile gelen çevre felaketleri!

Doğu Karadeniz’de başlayan hidroelektrik santralı (HES) felaketleri hız kesmeden Batı Karadeniz’e de yöneldi. Düzce’de ilk HES uygulamaları başlarken, o dönemler yapılacak HES projesi ve bunun yaratacağı zararları aktarmak için gittiğim kentte bölge halkına konuyu anlatmak istediğimde, halkın konuya ilgisizliğinden ve bilgisizliğinden dolayı tepkisiz, kendileri için yeni iş alanları yaratılacağı gerekçesi ile de sessiz kaldığını görmüştüm. Şimdi yaşananlardan dolayı diğer HES projeleri gibi işin o kadar masum olmadığı da anlaşıldı.

HES projesinin uygulanması için 27.12.2018’de Kaynaşlı-Samandere, Şimşirdere, Uğur Deresi, Uğur Suyu ve çevresi HES-5 için hazırlanan 1/5000 ve 1/1000 ölçekli uygulama imar plan değişikliğine ait teklif, askı süresince de bir engelle karşılaşmayınca onandı. Bu plan çerçevesinde bölgenin coğrafi yapısını da etkileyecek ve yanlış karar planlarının bir dizi uygulamaları başladı.

Çakırsayvan Köyü (Derdin Köyü) sınırları içinde yapılan HES ile çevre felaketlerinin ilk adımı atıldı. Samandere ve Tavak Köyü yollarının değiştirildiği alanda iki dereye ait akış istikametinin içinde yer alan ve dere akışlarının oluşturduğu o muhteşem yarımada ve ağaçlı alan bu derelerin birleştirilmesi sonucunda yok edildi. Derelerin doğal akışı ve yarattığı doğal güzellikler tamamen ortadan kaldırıldı. Tavak Köyü ile Samandere yoluna bağlanan yol için yapılan, Uğur Deresi ve Uğur Suyu’nun Şimşirlik mevkiindeki köprüsü, DSİ’den görüş alınmadan yapıldı. DSİ’nin valilik ve il özel idaresine mühürlenmesi için bildirdiği ve başvurunun Orman İşletmesi’ne yönlendirildiği, bu iki kurumun da konunun kendilerinin çalışma alanına girmediği gerekçesi ile inşaatın devam ettiği ve bugüne kadar gelindiği söylendi.

Tüm bu çalışmalar sürecinde ve köy yolları bağlantıları sırasında 50-60 civarında ağaç kesildi. Bu ağaçların içinde, Orman Bölge Müdürlüğü’nün kesilmesini sakıncalı bulduğu ve damgaladıklarının da kesilerek yok edildiği bildirildi. HES’in, dere taşkın su alanında yer alacak şekilde yapılması ve bölgedeki aşırı yağışların meydana getirdiği sel taşkını ile taş ve tomrukların, yapılan köprü ayağı altını tıkaması bölgede ciddi bir sel felaketi yaşattı. Bu felaketin yaşanmasından sonra DSİ’nin ekipleri ile alanda yaptığı çalışmalarda HES’in plansız, bölge iklim ve çevre koşullarının dikkate alınmadan yapıldığı tespit edildi. Selden sonra DSİ’nin yaptığı çalışmalarla su yataklarını genişletmesi ve su zemin kot seviyesini düşürmesi sonucu alandaki onlarca yıllık meşe ağaçları da zemin suyunun kesilmesi sonucu beslenemediklerinden kurudu.

Bölgede yaşanan bu değişikliklerin tamamı insan eli ile yanlış proje ve uygulamalardan kaynaklandı. Uğur Deresi boyunca coğrafyanın oluşumuna imkân sağlayan bu akarsuların oluşturduğu doğal güzellikler birilerinin kâr amacı uğruna yok edildi.

Türkiye’deki HES projelerinin enerji alanındaki katkısı sadece %3. Bu kapasiteye rağmen tüm Karadeniz ve akarsulara vurulan kelepçelerden dolayı yüzlerce dere kurudu. Bölgede bu derelerin sağladığı imkânlarla yaşamlarını sürdüren köylerde susuzluk başladı. Tarım ve hayvancılık ile geçimlerini sağlayan köylüler köyden kentlere göç etmeye başladı. Bu sistemi destekleyen büyükşehir yasası da köy yerleşim alanlarının mahalleye çevrilmesini sağlayarak, yaşam alanlarının kent çeperlerini oluşturacak bir sistem içinde yok olmasına yol açtı.

Tüm bu gelişmelerin yarattığı olumsuzluklara rağmen HES projeleri uygulanıyor. Şimdilerde Düzce’de başlayan su kesintilerinin ve yıllar içinde kuruyan ve kirlenen derelerin, su kaynaklarının yok olmasının ortaya koyduğu gerçek ile halk yüzleşiyor. Bir zamanlar “Yeşil Düzce” diye anılan ve doğanın en güzel alanlarına sahip, yaylaları, akarsuları, gölleri, şelaleleri ve daha nice tabiat varlıkları olan bu kentin neden bu hale geldiğini hiç düşündünüz mü? İktidarın ve buna bağlı yerel yönetimlerin plansız, programsız ilim ve bilime dayalı olmayan, sadece rant odaklı projelerinin yarattığı bir sonuç. Dünyanın en kirli havasını soluyan, su fakiri bir kente dönüşen Düzce.

Zararın neresinden dönülse kârdır. Düzceliler bu kötü gidişe karşı kentlerine ve yaşam alanlarına sahip çıkmalıdır. Eğer bu vurdumduymazlık devam ederse çok değil 15-20 yıl sonra “Yeşil Düzce”, “Çöl Düzce” olacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları

İmar planlarına ince ayarlar

Gün geçmiyor ki Türkiye’de kanun ve yönetmelikleri aşan, plan kararlarını hiçe sayan uygulamalar olmasın. Hemen her gün paylaşımlarda “Bu da mı oldu?” dedirtecek uygulamalar...

Çerkeslerin geleceği ve kültürel anlamdaki yolu ne olmalı?

Daha önceki yazılarımda da zaman zaman işlediğim konulara ait gelişmeler çerçevesinde yeniden yazma ihtiyacını duydum. Burada konu Çerkesler, kültürel değerleri ve bu değerlerin geleceğe...

Kimlik arayışında örgütlenme

Mesleğim gereği sorgulamayı ve araştırmayı seviyorum. Hangi konuda olursa olsun işin özünü öğrenme isteğim var. Bu yaşama dair tüm alanlarda olsa da daha çok...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img