Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Analiz: Bir ironi olarak Lenin’e özlem duymak

Kırgız yazar Cengiz Aytmatov’un “Gün Olur Asra Bedel (The Day Lasts More Than a Hundred Years)” adlı kitabı 1980 yılında yayımlandı. Kitap kısa süre içinde çok satanlar arasına girdi.

Hafıza ve benlik yoksunluğunu tanımlayan mankurt kelimesini Sovyet jargonuna bu kitap armağan etti.

1980 yılının koşullarında mankurtluk Sovyet ya da Rus-karşıtı bir gönderge (referans) değildi. Aytmatov üç şeye işaret ediyor gibiydi:

1. Modernleşmenin ağır maliyeti;

2. Hafızayı canlı tutma zorunluluğu;

3. Özgün kültüre tutunma gerekliliği.

Bu üç tema, Sovyetler Birliği çapında zaten kafa yorulmakta olan meselelerdi. Ama bilhassa Orta Asya cumhuriyetlerinde karşılık buldu.

Mankurt efsanesi, kültürün kaybı endişesine denk düşüyordu. Bu kaygıyı taşıyanlar, toplumlarıyla bağlarının kopmasından korkan aydınlardı.

Kırgızistan ve Kazakistan gibi Avrupalı (Slav, Yahudi, Ermeni) yerleşiminin yoğun olduğu cumhuriyetlerde bu kaygının daha fazla yaşanması anlaşılır bir durumdu.

Milliyetler sorununa ilişkin Stalinist kodlar, Brejnev dönemine taşınmıştı. Glasnost sürecini özgün kılan ise ulusal sorunun farklı parametreler içinden tartışılmasına olanak tanımasıydı.

Rus ağabeye güzellemeler yapılması gereken günler geride kalmıştı. Halkların ebedi kardeşliği sloganına artık kimse itibar etmiyordu.

Emperyal Rusya’nın fetihlerle değil gönüllü ilhaklar yoluyla kurulduğu palavralarına herkesin karnı toktu.

Bunun böyle olmasına rağmen, perestroyka sürecinde, neredeyse her ulusal söylemde Leninist ilkelere özlem vardı.

Mesele, Leninist ilkelerden sapıldığı için milliyet sorununun yaşandığı şeklinde ortaya konuyordu. Yoksa Leninist prensiplerde bir sorun yoktu. Problem onlara sadık kalınmamış olmasıydı.

Böyle olunca da talepler Leninist politikanın göreve çağrılmasından öteye gitmiyordu. Birçok ulusal hareket, 1917 yılında olduğu gibi, bağımsızlık talep etmiyordu.

Sovyet devleti içindeki yerlerini siyasi metropol ile yeniden müzakere etmek, çoğu ulusal hareket için yeterli görünüyordu.

Bu bağlamda, etnik mobilizasyonun Rus-karşıtı bir olgu olmadığının altını çizmek gerekiyor. Durum çok daha karmaşıktı. Ulusal taleplerin birçoğu, başka milliyetlere karşı dile getiriliyordu.

Ulusal kimlikler güçlü olsa bile, halkların kavgası her zaman etnik Ruslarla değildi.

Kaynakça:

Aitmatov, Chingiz. The Day Lasts More than a Hundred Years, Çev. John French (London: Futura, 1983)

Khalid, Adeeb. Central Asia: A New History from the Imperial Conquests to the Present (Princeton ve Oxford: Princeton University Press, 2021)

Yazarın Diğer Yazıları

Birinci, ikinci ve üçüncü kuşak Gürcü aydınları

Tüm kolonyal ilişkilerde olduğu gibi Gürcü aydınların da kafaları karışıktı. Rusya ile ilişkiler hem fırsatlar hem tehditler içeriyordu. Rusya modernlikti. Modernlik ise Avrupa, Aydınlanma...

Analiz: Zengezur koridoru veya “Trump Yolu”

8 Ağustos günü, Azerbaycan ile Ermenistan arasında barış için bir ön anlaşma imzalandı. Sürecin arka planında ABD Başkanı Donald Trump var. Antlaşmanın mutlak kazananı,...

Action Russe

Action Russe, Çekoslovakya devletinin başlattığı bir yardım programının adıydı. Çek dilindeki karşılığı Ruska pomocne akce idi. Program Rusya kökenli mültecilere yardımı amaçlıyordu. 1921 yılının...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img