*Gazetemizin 2022 nisan sayısında bir kitap tanıtımı yayımlamıştık; “II. Dünya Savaşında Abhazya (1941-1945)” (https://jinepsgazetesi.com/2022/04/yayinlardan-secmeler-nisan-2022/). Sohum’da 2015 yılında raflarda yerini alan, yazarı V.M. Paçuliya olan kitabın Türkçe çevirisi 2017 yılında Apra Yayıncılık tarafından yayımlandı. Bu kitap ve diğer araştırmalardan anlıyoruz ki Almanlar Abhazya dağlarındaki yolları ve geçitleri biliyorlardı. Savaş öncesi ülkeye turist olarak gelmiş ve araziyi incelemişlerdi. Bu sayımızda Paçuliya’nın kitabından alıntıların da yer aldığı bir sunumdan özet var; “Abhazya dağlarında mücadele / II. Dünya Savaşı tarihinden.” (abaza.org/tr).
*Maykop, Grozni ve asıl olarak Bakü petrolünün peşinde olan Hitler’in konuya dair girişimlerini çeşitli kaynaklardan araştıran Ömer Aytek Kurmel’in yazılarını özetlemeye çalıştım.
*Kafkasya’dan Kantemir R.’nin kaynakları tarayarak hazırladığı “Üçüncü Reich’ın silahlı oluşumlarındaki Kuzey Kafkas halkları (1941-1945)” başlıklı yazı, derinlemesine araştırma yapmayı düşünenlere ışık tutacaktır. Aynı araştırmacının diğer yazısı “Katılım ve kayıp sayıları” başlığı ile sayfamızda.
*Kafkasya Kültürel Dergi’nin ilk sayısında yayımlanan (Mayıs-Haziran 1964) R. Traho’nun yazısından özet yine bu sayımızda: “Çılgınlık Kurbanları – Drav (Lienz) Faciası Dolayısıyla”.
Abhazya dağlarında mücadele – II. Dünya Savaşı tarihinden
Abhazya’nın dağlarında geçen muharebeler Kafkasya savaşının sonucunu büyük ölçüde belirleyen ve II. Dünya Savaşı’nın en çok kan akan bölümlerinden biri idi. Alman birliklerinin ülkenin derinliklerine nüfuz etme çabaları boşa çıkmıştı: Düşman Abhazya’nın şehirlerini işgal edememişti.
1942 yazında, faşist birlikler Kafkasya’da bir saldırı başlattı ve aynı yılın sonbaharında Kuban ve Kuzey Kafkasya’nın çoğunu işgal etti. Savaş Abhazya’nın dağ geçitlerine kadar ulaşmıştı. Şehirlerde savunma ve bombardıman barınakları inşa etmeye başladılar. Saldırılar geri püskürtüldü, düşman Suhum, Gudauta ve Gagra’ya giremedi. Düşman, Ekim 1943’te Kafkasya topraklarından tamamen temizlendi.
Abhazya dağlarındaki muharebeler hakkında, tarihçi Vladimir Paçlia’nın “II. Dünya Savaşı’ndaki Abhazya” adlı kitabı ve Suhumlu Evgeny Çernışev’in anılarında birçok değerli bilgi yer almaktadır. Özellikle onun günlüklerinden, hava baskınlarının mağdurları, yüksek dağlık Pshu köyünün savunması, Suhum limanındaki yaralıları taşıyan gemiler hakkında çok şey öğreniyoruz.
…
Faşist Almanya, 22 Haziran 1941 sabahı Sovyetler Birliği’ne saldırdı. Aynı gün, SSCB Yüksek Sovyeti, Abhazya’nın da dahil olduğu Transkafkasya Askeri Bölgesi ile birlikte ülke genelinde askeri seferberlik ilan etti.
…
4-19 Temmuz tarihleri arasında Abhazya’daki asker kayıt ofisine, cepheye gitme talebi ile kadınlardan da olmak üzere 5974 başvuru yapıldı. II. Dünya Savaşı yıllarında, 55.500 Abhazya yerlisi Sovyet ordusu ve donanması birliklerine çağrıldılar. Bunlardan 17 bin 430 kişi cepheden geri dönmedi. Yirmi iki Abhazya yerlisine Sovyetler Birliği Kahramanı unvanı verildi.
1 Ekim 1941’den itibaren Abhazya’nın tüm illerinde ve ilçelerinde, 16-50 yaş arasındaki tüm erkekler üretimden ayrılmadan aynı zamanda askeri bilimler okumaya başladılar.
Kızıl Haç Derneği ve Abhazya’nın sağlık kurumları doktorları eğitmeye başladı: Sıhhi eğitmenler, sıhhi kadro ve hemşireler.
“Konut ve Bakım Ofisi’nde ekmek, şeker, tuz ve diğer ürünler için yemek kartları dağıtılmaya başladı. En önemli şey ekmekti. Bir işçinin hakkı 800 gram, memurun 600 gram, ev hanımının 500 gram, çocukların 400 gram olması gerekiyordu. Ekmek kartları belirli bir dükkânda geçerliydi. Satıcı bugünlük kuponları her karttan kesmiş sonra rapor verebilmek için onları defterindeki sayfaya yapıştırmıştı.” Suhum sakini Evgeniy Çernışev’in anı kitabından
Suhum Belediye Meclisi, 22 bodrum kat, yarı bodrum ve bomba sığınakları uyarlamıştı. Şehrin sakinlerini hava veya kimyasal saldırılar sırasında kurtarması umulan 11 hava saldırısı sığınağı yapılması planlandı. Abhazya’da da tüm sınır cumhuriyetlerde ve SSCB’nin bazı merkezi bölgelerinde olduğu gibi, sıkıyönetim yasası getirilmişti.
…
Eylül 1941’in sonunda Abhazya’da, ülkenin çalışabilecek durumdaki tüm erkek nüfusunun dahil olduğu savunma tesislerinin inşası başladı. İnşaat sırasında atlı taşıma aktif olarak kullanılmıştı. Abhazların avuardını (at arabası tipi) vazgeçilmez bir taşıma aracı olmuştu.
Kasım 1941’de Gudauta’nın Bombora köyünde bir hava limanının inşaatı başladı. Özel yüksek hızlı bir uçak grubu buraya kısa sürede yerleştirildi. Bu uçakların görevi, düşmanını hava keşiflerine karşı mücadele etmekti.
1942’nin başlarında, “Junkers Ju-88” uçağı, keşif yapan üç Alman pilotu ile birlikte Gudauta bölgesine acil iniş yapmak zorunda kaldı. Saklanan pilotlar beş gün arandıktan sonra esir alınabildi…
Sovyet komutanlığı, Almanların Kafkasya’ya denizden saldırmaya teşebbüs edeceğini varsayıyordu, bu nedenle aktif olarak deniz çıkarması savunmasına hazırlanıyorlardı. Ancak işgalin ana güçleri Almanların kara ordusuydu. Düşmanın planının resmi ancak 1942’nin Haziran sonlarında ortaya çıkmaya başladı. O andan itibaren savunma eylemleri Ana Kafkas sırtı bölgesinde başladı.
1942’nin Ağustos başlarında, Kluhor Geçidi; … toplam 218 kişi tarafından savunuluyordu…
Kluhor, Himtsa, Tsegerker, Çamaşha, Dou geçitleri; Aghuar, Ahtsırvua, Bıgırtsha, Dıhdzşra dağları ve Çhalta ile Zaharovka köyleri için savunmalar hazırlanmıştı… 1890 asker operasyona dahil edilmişti. Bununla birlikte, diğer geçitlerden daha az öneme sahip olmayan, Kuzey Kafkasya’dan Abhazya’ya giden diğer geçitler Sançar ve Damhurts savunmasız kaldılar.
Ağustos ayının ortalarında, Alman birlikleri Pyatigorsk, Mozdok ve Tuapse’ye ve eşzamanlı olarak, Kafkasya Bölgesi’nin ana geçitlerine karşı bir karşı saldırı düzenledi. Almanların Kafkasya’yı ele geçirme operasyonu “Edelweiss” kod adını aldı.
…
Düşman, Sançar, Kluhor ve Maruh’u geçmeyi ve Suhum, Gudauta ve Gagra’yı ele geçirmeyi umuyordu. 1942’nin Ağustos ortalarında, 1. Alman Dağ Bölüğü “Edelweiss” birimleri Kluhor’u ve Nahar geçidini işgal ettiler. Almanlar, savunmaları dağ yolları ile aşarak Sovyet askerlerinin arkasına geçti. Aynı zamanda, bazı tanıkların ifadelerine göre, önden koyun sürüsü salıyorlardı. Birçok kez geçitten geçen hayvanlar, hiç sorun yaşamadan yollarını buluyorlardı.
15-19 Ağustos arasında süren Kluhor ve Nahar geçidi muharebelerinde, beş gün içerisinde Sovyet birliklerinin kaybı 239 kişi olmuştu. Ayrıca üç haber alınamayan kayıp ve 34 yaralı vardı. Bununla birlikte, ağır kayıplara rağmen, Almanların saldırısı engellenmişti. Savaş devam ediyordu.
…
15 Ağustos 1942’de Almanlar, Suhum’a ilk hava saldırısını yaptılar. Gemi, tekne, mavnaları batırıp, iskeleyi imha ettiler. Ölü ve yaralılar vardı. O andan itibaren Almanlar, Abhazya’nın şehir ve köylerini havadan bombaladılar.
“Yukarıdan düşen bombalardan korunmak için birkaç kişi sokaktan bize doğru koştu. Komşu avludan bir yaşlı kadın çıkan bağırsaklarını karnına bastırmaya çalışıyordu. Onu görebiliyorduk, ama yardım edemiyorduk.” Suhum sakini Evgeniy Çernışev’in anı kitabından.
25 Ağustos’ta Almanlar Sançar Geçidi’nde bir saldırı başlattı. Pshu köyünün eteklerinde Sançar köyünü almayı başardılar. Av tüfeğiyle donanan yerlilerin savunmayı hızlıca organize etmelerine rağmen, Almanlar tüm köyü bir anda almıştı. Köylülerin bir kısmı ormana kaçmış, kalanlara ise silahları teslim etme çağrısı yapılmıştı.
“Ben, kardeşim Martın ve köylülerim P. Zaharov ve P. Semenenko, Pshu Köy Meclisine çağrılmıştık. Eli silah tutabilecek herkes orada toplanmıştı. Köy yönetimi hepimize bir hedef vermişti: Kızıl Ordu birlikleri gelene kadar Almanları tutmak. Her iki kişi için bir tüfek ve 15’er de mermi verilmişti.” A. Bobrov’un “Pshu bilmeceleri” kitabında yer alan, Pshu köyü sakininin hatıralarından.
…
27 Ağustos’ta Almanlar, Pshu’dan çıkarak Gudauta yönünde ilerlediler. Açandara ve Aatsı köylerine inmeye başladılar, ancak geri püskürtüldüler. Aynı zamanda Marıhu geçidinde de güçlü çatışmalar sürüyordu. 1942 Eylül’ünün başında, General Konstantin Leselidze komutasındaki 46. ordu bir saldırı başlattı, Pshu’dan düşmanı kovmayı başardı.
Ekim ayının ikinci yarısında, Ana Kafkasya Bölgesi’nin geçitlerine yoğun kar yağdı. Kar derinliği iki metreye ulaştı. Savaşmak imkânsız hale gelmişti.
1943 yılının ocak ayı ortasında, Alman komutanlığı Stalingrad’daki yenilgiden sonra … Ana Kafkas sırtının geçitlerinden askerlerini çekmeye başladı. Cephe Abhazya’dan uzaklaşıyordu.
Kafkasya savaşında kazanılan zafer, SSCB için büyük siyasi ve askeri stratejik öneme sahipti. Kafkasların ele geçirilmesi ve Almanların Yakın ve Orta Doğu ülkelerinde daha da ilerlemesi engellenmişti; Grozni ve Bakü’nün petrol üreten bölgelerinin yanı sıra Karadeniz Filosunun üslerini de ellerinde tutmuşlardı; Hazar Denizi’nden İran’a ve Basra Körfezi’ne giden iletişimi kapatmışlardı.
Sovyetler Birliği kahramanı unvanı alanlar: Aryutun Çakıryan, Noy Adamiya, Rajden Bartsıts, Nikolay Hodosov, Nikolay Beriya, Vladimir Oçalenko, Georgiy Dermanovskiy, Migran Bostancıyan, Mihail Sahnenko, David Tavadze, Vitaliy Popkov, Vladimir Haraziya, Boris Garin, Ervand Garanyan, Nikolay Redkin, İvan Zubkov, Varlam Gabliya, Yason Kokoskeriya, Meliton Kantariya, Aryutun Meletyan, Yaroslav Yosseliani, Konstantin Gontar.
Abhazların, Abazinlerin ve Adigelerin II. Dünya Savaşı’na (1941-1945 Büyük Vatanseverlik Savaşı) katılımı ve kayıpları hakkında kesin bir veri bulunmamaktadır, çünkü Sovyet döneminin istatistiklerinde halklara göre tahsis yapılmamış, yalnızca bölgeler veya cumhuriyetler için genel veriler dikkate alınmıştır. Bununla birlikte, tarihsel araştırmalara ve arşiv verilerine dayanarak, aşağıdaki gösterge niteliğindeki bilgiler verilebilir:
Abhazlar
* Katılan sayısı: Yaklaşık 55-60 bin kişi (çeşitli kaynaklara göre).
* Ölü sayısı: Yaklaşık 17-18 bin.
* Yaralı sayısı: Kesin bir veri yok, ancak genel olarak ölü sayısından ortalama 2-2,5 kat daha fazla yaralı vardı, yani 30-40 bin kişi yaralanmış veya şok geçirmiş olabilir.
Kaynak: Abhazya Devlet Askeri Zafer Müzesi’nden alınan veriler, Abhazya Bilimler Akademisi Tarih Enstitüsü’nün yayınları.
Abazinler
Abazinler, Karaçay-Çerkesya’da yaşayan küçük bir halktır.
* Katılan sayısı: Yaklaşık 6-7 bin kişi.
* Ölü sayısı:Yaklaşık 2 bin.
* Yaralı sayısı: Yaklaşık 4-5 bin.
Kaynak: Karaçay-Çerkesya’nın yerel tarih yayınları, bölgesel müze ve arşivlerden alınan veriler.
Adigeler (Kabardey-Balkar, Adigey ve Karaçay-Çerkes)
* Katılan sayısı: Toplamda yaklaşık 90-100 bin. (Kabardey-Balkar: 50 binden fazla. Adigey: Yaklaşık 25-30 bin. Karaçay-Çerkes: Yaklaşık 10-15 bin).
* Ölü sayısı: Yaklaşık 35-40 bin.
* Yaralı sayısı: 50-70 bin olduğu tahmin ediliyor.
Kaynak: Gazilerin ve yerel tarihçilerin yayınları da dahil olmak üzere Kabardey-Balkar, Adigey ve Karaçay-Çerkes’teki ulusal müzelerden elde edilen veriler.
Nüfus oranları
“Sovyetler Birliği (SB) Kahramanları” indeksindeki nüfus oranı rakamları, SB’nin küçük halklarının zafere katkısını değerlendirmek için sıklıkla kullanılmaktadır. Aşağıda, SB Kahramanları hakkındaki veriler de dahil olmak üzere Abhazlar, Abazinler ve Adigeler hakkında genelleştirilmiş bilgiler ve bunların savaş sırasındaki nüfusa oranı (yaklaşık 1939-1941) bulunmaktadır.
Abhazlar
* Nüfus (savaştan önce): Yaklaşık 90-100 bin kişi.
* SB Kahramanları: 22 kişi.
* “Şan Nişanı Tam Süvarisi”: 2-3 kişi.
Yaklaşık 4.500-4.700 kişide 1 kahraman.
Bu, SB’deki en yüksek oranlardan biridir.
Abazinler
* Nüfus (savaştan önce): Yaklaşık 20-25 bin
* SB Kahramanları: 8 kişi.
* “Şan Nişanı Tam Süvarisi”: En az 1 kişi.
Yaklaşık 3.000 kişide 1 kahraman
Bu, özellikle sayılar göz önüne alındığında, ülke genelinde en yüksek oranlardan biridir.
Adigeler
* Nüfus (savaştan önce): Kabardey-Balkar yaklaşık 210-220 bin, Adigey yaklaşık 120-130 bin, Karaçay-Çerkes yaklaşık 35-40 bin olmak üzere yaklaşık 370-400 bin
* SB Kahramanları: Toplamda 81 kişi (çeşitli kaynaklara göre 78-85 arasında değişiyor).
*“Şan Nişanı Tam Süvarisi”: 10’dan fazla.
4.800–5.000 kişide 1 kahraman
Sonuç: Abhazlar, Abazinler ve Adigeler, kişi başına düşen SB kahramanlarının sayısı bakımından SSCB’nin en seçkin halkları arasındadır. Sayıları göz önüne alındığında Abazinler özellikle öne çıkmaktadır.
Şan Nişanı Tam Süvarisi: 8 Kasım 1943’te Yüksek Sovyet Başkanlığı Kararnamesi ile kurulan SB’nin askeri unvanı olan “Şan Nişanı”, üç ayrı sınıfa ayrılmıştı. Aziz George Haçı gibi, bir asker başlangıçta nişanın en düşük sınıfına -Şan Nişanı’nda ise üçüncü sınıfa- tavsiye edilirdi. Daha sonraki farklı cesaret eylemleri, askerin nişanın kalan iki sınıfına -ikinci ve birinci sınıf- tavsiye edilmesiyle sonuçlanabilirdi; bunlar sırayla verilirdi. Nişanın üç sınıfının her birini alan askerlere “Şan Nişanı Tam Süvarisi” denirdi.
Kantemir R.
Kuzey Kafkas Lejyonu
Üçüncü Reich’ın silahlı oluşumlarındaki Kuzey Kafkas halkları (1941-1945)
Katılımın kronolojisi ve yapısı
1941’den önce
1917 Ekim Devrimi’nden sonra, Kuzey Kafkasya’nın birçok temsilcisi kendilerini sürgün ya da göç nedeniyle yurtdışında buldu. Sovyet iktidarının kurulması sırasında çoğu tüm mal varlığını kaybetti, birçoğunun yeni hükümet tarafından baskı altına alınmış akrabaları vardı. Bu durum, II. Dünya Savaşı sırasında Alman birliklerinin askeri oluşumlarına katılmalarında rol oynadı. Ancak bunların çoğu, esir alınan ve kendi canlarını kurtarmak için propagandaya boyun eğen Kızıl Ordu askerleriydi.
Çerkesler, Abhazlar ve Abazinler arasında bunun kitlesel bir nitelik taşımadığı, özellikle de Kuzey Kafkasya’da, toplu yerleşim yerlerinde bu durumun daha da belirgin olduğu söylenmelidir. Durum, özellikle Rus-Kafkas Savaşı’nın sona ermesinden sonra Kuzey-Batı Kafkasya nüfusunun belirsiz bir statüyle belirsizlik içinde olması nedeniyle böyleydi. Ancak Sovyet iktidarının kurulmasından sonra, Abhazlar ve Adigeler dillerini ve kültürlerini korumak, yerel gelenekleri dikkate alarak bir ekonomi yönetmek için çeşitli özerklikler aldılar. Dolayısıyla, onların anlayışına göre savaş, Sovyet karşıtı bir nitelik taşıyordu. Dikkat çekici bir gerçek daha var. Sultan Kılıç, Alman birlikleriyle birlikte memleketine döndüğünde, yurttaşlarıyla yaptığı gayriresmi görüşmelerde onlara Alman birliklerine katılmamalarını söylemişti. Cephelerdeki askeri durumu iyi biliyordu ve birliklerin yakında ayrılacaklarını, ancak halkın baskı altına gireceğini söylemişti. Daha sonra tam olarak böyle oldu. Ancak Çerkesler, bu mantık sayesinde en azından acı çekmediler.
1941: Silahlı birliklere katılımların başlaması
• Haziran 1941’de Doğu Seferi’nin başlamasıyla Wehrmacht (1935 ile 1945 yılları arasında Nazi Almanya’sının silahlı kuvvetleri), savaş esirleri ve SSCB’den kaçan askerler arasından gönüllü toplamaya başladı.
• Kafkasyalıların ilk taburları oluşturuldu.
1942: Lejyonların Kuruluşu
• Ocak: Kafkas Müslüman Lejyonu kuruldu. Lejyonda Adigeler, Balkarlar, Karaçaylar, Abhazlar, İnguşlar, Çeçenler, Kumuklar ve Dağıstanlılar yer alıyordu.
• Ağustos: Adı geçen halklardan Müslümanların da yer aldığı Kuzey Kafkas Lejyonu (Nordkaukasische Legion) kuruldu.
1942-1943: Yapı ve faaliyetler
• 800, 801, 802, 803 ve ardından 831, 835, 842, 843 numaralı taburlar oluşturuldu.
• “Bergmann Taburu” Kuzey Kafkasya’da faaliyet gösteriyordu.
• Sovyet birliklerinin batıya çekilmesinin ardından lejyon dağıtıldı ve kısmen Wehrmacht’ın 162. Türkistan Tümeni’ne devredildi.
• Savaş birliklerinin bir kısmı Fransa, İtalya ve Hırvatistan’a gönderildi.
II. Dünya Savaşı sırasında Alman silahlı kuvvetleri, Kafkas halklarından oluşan birlikler içeriyordu. Bunlar, Nazi Almanya’sının SSCB halkları arasından Sovyet karşıtı unsurları toplama politikasının bir parçası olarak oluşturulan gönüllü birliklerdi. Bazıları şunlardı:
1. Kafkas Lejyonu (Kaukasischer Waffen-Verband der SS)
Kafkasya’nın çeşitli halklarının temsilcilerini içeren çeşitli oluşumlar için kullanılan genel bir terimdi:
• Gürcü Lejyonu
• Ermeni Lejyonu
• Azerbaycan Lejyonu
• Kuzey Kafkasya taburları; Çeçenler, İnguşlar, Adigeler, Osetler’den oluşuyordu.
Wehrmacht birlikleri olarak oluşturulmuşlardı, daha sonra bir kısmı SS’in kontrolüne geçti.
Doğu Taburları
2. Doğu Taburları
Bu taburlar, savaş esirleri ve firarilerden oluşuyordu. Taburlarda, çoğu zaman partizan karşıtı savaş ve tesis güvenliğiyle ilgilenen güvenlik birimlerinin bir parçası olarak birçok Kafkasyalı görev yapıyordu.
3. Kuzey Kafkas Lejyonu
Kuzey Kafkasya’nın dağlı halklarının -Çeçenler, İnguşlar, Adigeler- temsilcilerinden oluşan özel bir birlik.
Asker toplama motivasyonu
Naziler, bazı Kafkas halklarının Stalinist rejime, sürgünlere, baskılara ve ulusal soruna duyduğu hoşnutsuzluğu kendi lehlerine kullandılar. Almanlar, SSCB’ye karşı kazanılan zaferden sonra özerklik, hatta bağımsızlık vaat ettiler, ancak gerçekte bu vaatleri yerine getirmeye niyetleri yoktu.
Askeri operasyonlara katılım
Bu birimlerden bazıları kullanıldı:
• Doğu Cephesi’nde,
• Yugoslavya ve Polonya’daki partizan operasyonlarında,
• Toplama kamplarının korunmasında,
• Fransa ve İtalya topraklarındaki savaşlarda (1943’ten sonra).
Savaştan sonra
Müttefikler tarafından yakalananların çoğu SSCB’ye teslim edildi ve baskılara (infazlar, kamplar, sürgünler) maruz kaldı. Bazıları iade edilmekten kurtularak Batı ülkelerinde kaldı.
Kantemir R.
Genel bilgiler
• Kuzey Kafkas Lejyonu (Almanca: Nordkaukasische Legion), Ağustos 1942’de Kafkas Müslüman Lejyonu’ndan ayrıldı ve gönüllülerinin 162. Türkistan Piyade Tümeni’ne transfer edildiği Mayıs 1943’e kadar varlığını sürdürdü.
• Lejyona Kuzey Kafkasya halklarının temsilcileri alındı: Çeçenler, İnguşlar, Adigeler, Balkarlar, Karaçaylar, Dağıstanlılar, Abhazlar, Osetler, Kurlar… Toplamda, Kuzey Kafkasya birliklerinde yaklaşık 28-30 bin kişi görev yaptı.
Oluşum ve yapı
• Oluşum, Eylül 1942’de Varşova yakınlarında ve Polonya’nın Wesole adlı bir bölgesinde başladı. Başlangıçta, Yüzbaşı Gutman komutasında üç tabur (No. 800, 801, 802) oluşturuldu.
• Daha sonra bunlar sekize çıkarıldı: 800, 802, 803, 831, 835, 836, 842, 843 numaralı taburlar. Ayrıca, “özel bir tabur “Highlander-Dağlı” (Sonderverband Bergmann).
• Her taburda 3-4 tüfek bölüğü (her biri yaklaşık 100-200 kişi), bir karargâh bölüğü (havan, komuta, tanksavar birlikleri) ve bazı Alman muharebe personeli bulunuyordu. Alt rütbeli komuta heyeti, yerel göçmenler veya eski Kızıl Ordu komutanları arasından atanırken, en üst rütbeler Alman subaylar tarafından işgal ediliyordu.
Sembol ve propaganda
• Kolda bir yama kalkanı: Yatay olarak bölünmüş yeşil ve kırmızı parçalar, “Nordkaukasien” yazısı ve bir hilal. Başka bir versiyonda mavi bir arka plan ve üç sarı at başı şeklinde gamalı haç.
• Gazete “Gazavat”, Kuzey Kafkasya Milli Komitesi (Alihan Kantemir, Ahmed Nebi Agayev ve Sultan Kılıç Giray başkanlığında) tarafından yayımlanmaktaydı.
Savaş aktiviteleri
• Taburlar çeşitli görevler üstlendi: Tesislerin korunması, partizan karşıtı operasyonlar, Batı Avrupa (Normandiya, Hollanda), İtalya cephelerine katılım; bazıları Yugoslavya/Hırvatistan’a da gönderildi.
• 1945 yılında lejyon, Kuzey Kafkasya muharebe grubunun bir parçası oldu ve savaşın sonuna kadar Sovyet birliklerine karşı askeri operasyonlarda yer aldı.
Bergmann Taburu
1941 sonu, 1942 başında Theodor Oberländer liderliğinde kurulan özel bir Abwehr (Üçüncü Reich’ın casusluk örgütü) birimidir. Yaklaşık 900 Kafkasyalı ve 300 Alman askerinden oluşan birlik, beş bölüğe (Gürcüler ve Kuzey Kafkasyalılar dahil) ayrılmıştır.
Kuzey Kafkasya’da Nalçik, Mineralnye Vody, Grozni ve Mozdok bölgelerinde sabotaj ve keşif faaliyetleri için kullanıldı.
Lejyonun parçası olan halklar
Adigeler
• Kuzey Kafkasya’nın Müslüman halklarından (Adigeler, Balkarlar, Karaçaylar…) oluşan Nordkaukasische Lejyonu’na dahil edildiler.
• Bu gruplar başlangıçta Kafkas-Müslüman Lejyonu’nda görev yapmış, daha sonra Ağustos 1942’de ayrı bir ulusal-bölgesel birime transfer edilmiştir.
Balkarlar ve Karaçaylar
• Kuzey Kafkas Müslümanları arasında yer alan etnik gruplar olarak Kafkas Müslüman Lejyonu ve ardından Kuzey Kafkas Lejyonu’nun bir parçasıydılar.
• 1941-42 yıllarında Balkarlar ve Karaçaylar gönüllü tabur ve birliklere ayrılmış, bunlar daha sonra lejyonun ulusal yapısının bir parçası haline gelmiştir.
Özellikle Karaçaylar hakkında: Karaçay Komitesi’nin kurulmasına izin verilmiş ve hatta Alman komutası altında ulusal bir tugay oluşturulması planlamıştı; 1943’te bölgenin kurtarılmasının ardından Karaçaylar, Sovyet yetkilileri tarafından işbirliği yapmakla suçlanmış ve toplu sürgüne tabi tutulmuşlardı.
• Tarihçiler aynı zamanda yüzlerce Karaçay’ın Kızıl Ordu’da görev yaptığını, ancak baskı politikasının tüm gruba yayıldığını belirtiyorlar.
Organizasyon yapısı ve faaliyetleri
• Lejyonlar Polonya’da eğitiliyordu (Örneğin Wesola, Legionowo) ve burada ulusal taburlar oluşturuluyordu: No. 800-803 vb. Her taburda bölükler (~100-200 kişi), karargâhlar, havan grupları ve Alman subayları bulunuyordu.
• Lejyonlarda Kuzey Kafkasya halklarının tamamından toplam 28.000-30.000 civarında gönüllü görev yapıyordu.
Ek notlar
• Bu birlikler bir Alman subay grubu tarafından takviye edilmiş ve karışık silahlarla (Alman ve ele geçirilmiş) donatılmıştı.
• Propaganda ideolojisi etnik sembolleri ve ulusal kurtuluş vaadini kullanıyordu, ancak savaştan sonra çok sayıda gönüllü SSCB’ye geri gönderildi ve baskılara maruz kaldı.
Belirli komutanlar
• Sultan Kılıç Giray: Dağ gönüllülerinin propaganda ve siyasi koordinasyonunda kilit isimlerden biri, albay ve eski Kızıl Ordu subayıdır.
• Ahmed Nebi Agayev: Kuzey Kafkasya Milli Komitesi üyesi ve Müslüman halkların siyasi temsilcisidir.
• Alihan Kantemir: Karaçay göçü arasında yer alan bir isim olup, lejyonun siyasi programının oluşturulmasında aktif rol oynayan bir isimdir.
• Alman subayları (yüksek komuta): Yüzbaşı Gutman, Albay Theodor Oberländer (“Bergmann” özel taburunun komutanı).
Savaş sonrası kaderler
• Almanya’nın teslim olmasının ardından İngiliz-Amerikan birlikleri tarafından esir alınan çok sayıda Kafkasyalı, SSCB’ye teslim edildi.
• Geri gönderilenlerin çoğu kamplara, hapis cezalarına, idam cezalarına veya ömür boyu sürgüne maruz bırakıldı.
• Baskılara 1943-1944 yıllarında Karaçaylar, Balkarlar, Çeçenler, İnguşlar gibi halkların toplu sürgünleri eşlik etti.
• Küçük bir kısmı (çoğunlukla subaylar ve siyasi figürler) sürgünde hayatta kalmayı başardı (Almanya, Türkiye, Fransa).
Gazete “Gazavat”Sultan Giray KılıçAlihan Kantemir
Halklar
Katılımcı sayısı
Nüfus (1939)
Nüfusa oranı (%)
Karaçaylar
~3.000
~75.000
~%4,0
Balkarlar
1.500-2.000
~42.000
~%3,6–%4,8
Kabardey-Balkarlılar ve Adigeyliler
2.000-2.200
~160.000
~%1,1–%1,3
Çeçenler ve İnguşlar
6.000’e kadar
~480.000
~%1,25
Abhazlar
~1.000
~56.000
~%1,8
Kumuklar
~2.000
~120.000
~%1,7
Toplam (Kuzey Kafkasyalılar)
28.000–30.000
~1.200.000–1.300.000
~%2,2–%2,5
Not: Nüfus rakamları yuvarlanmış olup 1939 Tüm Birlik Nüfus Sayımı’na dayanmaktadır.
Kaynaklar ve arşiv materyalleri: • A.Yu. Bezugolny, “Büyük Vatanseverlik Savaşı’nda Kuzey Kafkasya’nın Dağlıları”. • Thomas Nigel / Chris Bishop, “Hitler’in Doğu Lejyonları 1942–45”. • Georg Tessin, “Verbände und Truppen der deutschen Wehrmacht und Waffen-SS 1939–1945.” • OBD “Memorial” arşivleri, Bundesarchiv (Almanya), sorgulama materyalleri, NKVD raporları. • Vikipedi (İngilizce ve Rusça): “Kafkas-Müslüman Lejyonu”, “Kuzey Kafkas Lejyonu”, “Bergmann Taburu” makaleleri. • “Kafkas Müslüman Lejyonu” maddesi: Kuzey Kafkasya Lejyonu’ndaki Kabardeyler, Adigeler, Balkarlar ve Karaçayları da içeren Kafkas Müslüman Lejyonu’nun kompozisyonunu ve oluşumunu açıklamaktadır: qa.edu.vn+6qa.edu.vn+6WikiMili.com+6 everything.explained.today+8Wikipedia+8WikiMili.com+8. • Alman istihbaratının (Sonderverband Bergmann) çabalarından elde edilen ulusal taburlar, semboller ve sabotaj birlikleri hakkında ek bilgiler: Wikipedia+1foreign-volunteers.fandom.com+1.
Sovyet atlı keşif birlikleri Kafkas Dağları’nda
Hitler’in Kafkasya politikası
Ömer Aytek Kurmel
III. Reich petrol için Kafkasya’yı işgal etti
Adolf Hitler
Üçüncü Reich, panzer tümenlerini ve Luftwaffe’yi yarattı. Almanya’nın geleneksel tercihi olan manevra savaşını yapması buna bağlıydı. Ne var ki panzerlerin ve uçakların hareketliliği, bol miktarda petrole sahip olmayı gerektiriyordu. Oysa Almanya, petrol zengini bir ülke değildi. II. Dünya Savaşı başladığında, Almanya petrol ihtiyacının yüzde 70’ini ithal etmek zorundaydı.
Nazi-Sovyet Paktı (1939) Berlin için bir fırsattı. Almanya kredi ve teknoloji verecek, buna karşılık Sovyetler Birliği’nden (SB) petrol alacaktı. Almanya 1940 yılında SB’nden her ay 50.000 ton petrol ithal ediyordu. Bu petrolün çoğu Kafkasya kaynaklıydı… Ne var ki Hitler huzursuzdu. SB, son kertede Almanya’nın can düşmanıydı ve teknoloji transferi uzun vadede bu ülkeyi güçlendirecekti.
Hitler 1940 yılının aralık ayında 21 numaralı talimatını yayımladı. Buna göre SB’nin hızla mağlup edilmesi gerekiyordu…
Alman kuvvetleri 1941 yazında Kızıl Ordu’ya büyük kayıplar verdirdiler, geniş topraklar işgal ettiler… Rostov’u ele geçirdiler… Kızıl Ordu toparlandı. Rostov’u geri aldı…
Ve Hitler kararını verdi: 1942 yaz taarruzuyla birlikte, ekonomik hedefler işgal edilecekti… Alman istihbaratına göre Sovyet petrol üretiminin yüzde 70’i Kafkasya bölgesinde gerçekleşiyordu…
…Hitler, çok eleştirilen, Kafkasya ve Stalingrad’ı aynı anda işgal etme emrini bu koşullar altında vermek zorunda kaldı.
Blau Operasyonu
… Hitler 5 Nisan günü “Führer Direktifi”ni yayımladı… Hedef Kırım, Don düzlükleri ve Kafkasya olacaktı. 28 Haziran günü Blau Operasyonu (Operation Blue) başladı…
… Karadeniz kıyı bölgesinin ve Kafkasya’nın tamamını ele geçirecekti. Burada kilit hedef Maykop, Grozni ve Bakü idi. Bunlar petrol kentleriydi…
Blau, Kafkasya petrolleri ve Maykop
… İlk Alman birlikleri Maykop’a yaklaştığında petrol kuyularını ve rafinerilerini tahrip edilmiş ve yanar halde buldular. Oysa Maykop’un yıllık kapasitesi 2 milyon idi. Alman birlikleri Grozni’ye hiç erişemediler. Çünkü 160 kilometre mesafede durduruldular. Grozni’nin yıllık üretim kapasitesi, Almanya’nın tedarik ettiği toplam petrol miktarını kat be kat aşıyordu. Bakü ise petrol içinde yüzen bir şehirdi. Buranın yıllık üretim kapasitesi 20 milyon tonun üzerindeydi. Bu rakam Almanya’nın yıllık tüketiminin üç katıydı. (Overy: 231).
… Almanlar Maykop’ta bulundukları süre boyunca günde ancak 70 varil petrol çıkarabildiler (Overy: 232).
Edelweiss Operasyonu
… Temmuz 1942’de operasyon başlatıldı. 1 Ağustos 1942’de 1. Panzer Ordusu Maykop kentine yaklaştı. Almanların sıradaki hedefleri şunlardı: 1. Grozni (dünyanın en kaliteli gazolini); 2. Kabardey (molibden); 3. Kuzey Osetya (çinko); 4. Zengezur (bakır); 5. Bakü (petrol).
… Alman güçleri Orjonikidze önlerinde durduruldular. Ayrıca, Terek Nehrini geçmeyi başaramadılar.
Almanlar hiçbir zaman Sohum’a ulaşamadılar. Buna karşılık, dağ birlikleri 1942 yazında gamalı haçlı bayrağı Elbruz Dağının zirvesine diktiler. Karadeniz kıyısı boyunca ilerleyen Alman birlikleri ise Tuapse’den öteye gidemediler…
… Kuzey Kafkasya 9 Ekim 1943 tarihinde tamamen kurtarıldı…
“Alman idaresi altında, istediğiniz gibi yaşayacaksınız”
Kafkasya’nın dağlık arazisi gerillalara mükemmel saklanma olanakları sunuyordu. Buna rağmen Kuzey Kafkasya’daki Sovyet partizanları Alman işgalcilere karşı pek başarılı olamadılar. Bunun birkaç sebebi vardı…
… Ama asıl sebep başkaydı; Almanların uyguladıkları politikadan kaynaklanıyordu…
Dr. Otto Brautigam, Almanların Kafkasya’da uyguladıkları politikayı derli toplu özetleyen isimlerden biriydi…
Toprak reformunun hızlı biçimde uygulamaya konması, köle işçiliğe kesinlikle yönelinmemesi ve yerel halka insanca muamele edilmesi sayesinde Kuzey Kafkasya halkları Alman işgal makamlarıyla neredeyse sorunsuz bir ilişki içinde olmuş, hatta işbirliği yapmışlardı…
Hatta binlerce insan polis ve orduda çalışmak için gönüllü olmuştu. Halktan uyması beklenen ikmal ve tedarik kotalarının yüksek olmasına rağmen sistem neredeyse sorunsuz işlemişti.
Son olarak, Alman kuvvetleri Kafkasya’yı terk ederek onlarla birlikte çıkan mültecilerin sayısı oldukça yüksekti…
Önemli bir nokta, Kafkasyalıların Slav olmayıp “Aryan” kabul edilmeleriydi…
Muhtemelen Hitler’in de onayıyla, Kafkasya’da, işgal altındaki diğer bölgelere nazaran çok daha yumuşak bir politika izlendi. Aşağıdaki propaganda sloganı, bu politikayı yeterince özetler gibiydi:
“Alman idaresi altında, istediğiniz gibi yaşayacaksınız”.
Kafkasya’da Alman propagandası
… Kurulması planlanan Reichskommissariat Kaukasien (sivil bir idare) sınırlarının kuzeyde Rostov kenti, batıda Karadeniz, doğuda Hazar Denizi, güneyde ise Türkiye ve İran hudutları olması öngörülüyordu.
Reichkommissariat 7 birimden oluşacaktı:
…
3. Dağlık bölge (Dağıstan, Kuzey Osetya, Kabardey-Balkar, Çeçen-İnguşetya, Çerkesya),
…
Alman devleti, Rusya İç Savaşı’ndan beri Avrupa’da yaşamakta olan Kafkasyalı mültecilerle temas kurdu. Amaç, Almanya’nın planları doğrultusunda onlardan yararlanmaktı. Ne var ki Kuzey Kafkasyalı mültecilerle anayurtları arasındaki ilişkiler sorunluydu. Bir kere, mültecilerin Kafkasya’da fazla bir etkileri yoktu. İkincisi, mültecilerin fikirleri dağlı halklara yabancıydı.
… 1942 yılının nisan ayında, Alman propagandasının esasları belirlenmiş durumdaydı. Buna göre:
1. Almanya devleti Kafkasya halklarını dost kabul ediyordu;
…
4. Kafkasya’nın ulusal, kültürel ve ekonomik güçlerinin özgürce gelişmesi desteklenmeliydi. Kafkasya halklarının bağımız ulusal ve kültürel gelişmesinin Almanya tarafından korunmasına ihtiyaç vardı.
Asırlık adetlere saygı duyulacak, Kafkasya halkları anadillerini kullanacak, kendi okullarına sahip olacaktı. İnanç alanında ise tüm Kafkasyalılar ibadetlerinde özgür olacaklardı. Kiliseler ve camiler yeniden açılacaktı;
5. Öz-yönetim hakkı tanınacak, Almanya tarafından güvence altına alınacaktı;
6. Kolhozlar dağıtılacaktı;
…
Karaçay ve Kabardey-Balkar’da işgal politikaları
… Kuzey Kafkasya bölgesi içinde Almanların en sıcak karşılandığı yer ise Karaçay yöresi oldu. Alman işgalcilerin Karaçay yöresine gelmesinden önce öğretmen Mecit Koçkarov, başkent Mikoyan Şahar’da görevine başlamıştı bile. Koçkarov, Almanların yöreye gelmelerinin ardından belediye başkanı olarak görevlendirildi. Birkaç hafta sonra da Kadı Bayramukov’un yönetiminde Karaçay Ulusal Komitesi kuruldu.
İşgal sürecinin doruk noktası ise kuşkusuz Kislovodsk kentinde 11 Ekim tarihindeki Ramazan Bayramı etkinlikleri idi. Karaçay Ulusal Komitesi tarafından Köstring, Schiller ve diğer yüksek rütbeli Alman yetkililere hediyeler sunuldu. Almanlar ise, buna mukabil, kolhozların dağıtılacağını ve kendi saflarında çarpışmak üzere gönüllü Karaçay atlı birliği kurulacağını duyurdular…
Kabardey-Balkar Özerk Cumhuriyeti’nde ise özellikle Balkar halkı Almanları sıcak bir şekilde karşıladı. Kabardeyler Almanlara karşı daha temkinli yaklaşırken, Balkarlar işbirliğine daha yakınlardı. Burada yerel bir hukukçu olan Selim Şadov yönetiminde yerel bir idare kuruldu…
18 Aralık 1942’de Nalçik’te, Alman temsilcilerin de hazır bulundukları etkinliklerle, Kurban Bayramı kutlandı. Burada da karşılıklı hediyeler verildi. Yerel halkın temsilcileri Alman misafirlere cins atlar hediye etti. Buna karşılık Almanlar armağan olarak Kur’an ve silahlar verdiler…
Camiler ve kiliselerin ibadete açılması kararı halkta büyük memnuniyet yarattı…
Almanlar (bilhassa Ordu) Kuzey Kafkasya halklarına karşı düşmanca tavırlar sergilemedi. Buna karşılık, Doğu Bakanlığı (Ostministerium) Rusya ve Ukrayna’da Slav halka vahşet uyguladı.
Lejyon dergilerinden Gazavat
Alman ordusu (Wehrmacht) bünyesinde görev yapan Doğu Lejyonlarının (Kuzey Kafkas, İdil-Ural, Azerbaycan, Türkistan) kendi yayın organları vardı. Bunlar Berlin’de yayımlanıyordu. Abdurrahman Avtorhanov tarafından çıkarılan Kuzey Kafkas lejyon dergisi Gazavat (Kutsal savaş) adını taşıyordu.
Farklı halkların lejyon dergilerinin ortak özelliği, okurlarına İslami eğitim vermek ve İslami kimliği canlı tutmaktı. Her dergi, ulusal kimliğin temel ögesi olarak Müslümanlığı öne çıkarıyordu.
… Birçok makale Üçüncü Reich’ı İslam’ın kurtarıcısı olarak tanımlıyordu.
… Gazavat dergisinin 1943 sonbahar sayısının manşetinde Almanya’nın savaşı kazanması durumunda Müslümanların ibadet özgürlüğüne kavuşacakları yazılıydı…
Gazavat dergisine göre, … gençler inançlarına sahip çıkmışlardı; şimdi de Almanların safında “anayurtlarının özgürlüğü ve İslamiyet’in bekası için” savaşmaya hazırlardı…
Gazavat dergisi, bir başka sayısında (Şubat 1944), şu anda ülke dışında verdikleri kutsal savaşı er geç yurda taşıyacaklarını ilan ediyordu.
Alman askerleri, Maykop bölgesinde yanan petrol sahalarını izlerken (Ağustos 1942)
Kaynakça:
-Forczyk, Robert. The Caucasus 1942-43: Kleist’s Race for Oil (Oxford: Osprey Publishing, 2015)
-Overy, Richard. Why the Allies Won, (New York: W.W. Norton & Company, 1996)
-Darabadi, Parvin. “The Caucasus and the Caspian in the Great Geostrategic Game on the eve of and during World War II”. The Caucasus & Globalization. Volume 2 Issue 1 2008 (pp. 133-152)
– Cooper, Matthew. The Nazi War Against Soviet Partisans 1941-1944 (New York: Stein and Day Publishers)
– Dallin, Alexander. German Rule in Russia 1941-1945: A Study of Occupation Policies (London: The MacMillan Press Ltd., 1981)
-Motadel, David. Islam and Nazi Germany’s War (Cambridge, Massachusetts ve London: The Belknap Press of Harvard University Press. 2014)
Yalta anlaşması ve Stalin cehenneminden kaçarak hürriyet ve istiklâl uğrunda kahramanca çarpışan 7000 vatandaşımızın zorla Sovyetlere teslimi, asla aklımızdan çıkmayacak ve bu olay, çılgınlığı yapanlar için ilelebet bir yüz karası olarak kalacaktır. 28 Mayıs 1945, Kafkasyalılar için milli bir felâket günüdür. O gün, müttefiklerin Almanya’yı işgalinden sonra Lienz (Avusturya) civarında Oberdrauburg’da benzeri görülmemiş korkunç bir cinayet işlendi: Tek suçları hürriyet için savaşmak ve Rus cehennemine dönmemek arzusu olan 7000 Kuzey Kafkasyalı Bolşeviklere teslim edildi…
… Kuzey Kafkaslı göçmenler Oberdrauburg’da müttefik askeri makamları tarafından kurulan kampa oldukça iyi kabul edilmişlerdi. Yayılan söylentiye göre Kuzey Kafkaslılar, müttefik ordu birliklerine alınacaklar ve Bolşevizm’e karşı savaşa devam edebilmeleri için yeniden silahlandırılacaklardı. Fakat göçmenler içinde bulunan tecrübeli bazı kimseler, böyle vaatlere inanmamayı ve imkân nispetinde kamptan kaçarak gizlenmeyi tavsiye ediyor ve inanmayanları iknaya çalışıyordu…
… Nihayet, 28 Mayıs 1945 sabahı, bütün subay ve erlerin müttefik orduya alınması, yeniden silahlanmaları ve rütbelerinin iadesi meselelerini müzakere için Bellach mahalline, bir müttefik ordu generalinin nezdine çağrıldıkları ilan edildi. Alman ordusuyla hiçbir ilgisi olmayan ve vaktiyle Kafkasya hürriyeti için vatanlarında kızıllara karşı çarpışan eski subaylarla, Bolşevizm’e karşı yeniden mücadele etmek arzusunda bulunan “yeni” göçmenlerin hepsi istisnasız bu davete uyarak Bellach mahalline toplandılar. Herkes büyük bir sevinç ve ümit içinde bulunuyordu.
Fakat bütün bunlar yalan ve tuzaktan başka bir şey değildi.
Oberdrauburg’un 3-4 kilometre ötesinde Lienz şehri civarında kalan ihtiyarlar, kadınlar ve çocuklar müstesna, herkes tespit edilen yerde toplandığı zaman müttefik generalinin bir işareti üzerine ormanda gizlenen ve otomatik silahlar ve tanklarla mücehhez bulunan askeri birlikler mültecilerin etrafını sardılar. General, cebinden bir emirname çıkararak okumaya başladı. Ve “Hepiniz gönüllü olarak vatanınıza dönmek zorunluğundasınız. Karşı koyan herkes derhal olduğu yerde kurşuna dizilecektir” dedi…
… Makinalı tüfek ve süngü kuvvetiyle toplama işi başladı. Birçok mülteciler, boğazlarını ve damarlarını kesmek suretiyle intihara teşebbüs ettiler.
Talihli nadir kimseler, tren bütün hızıyla hareket ederken kendilerini pencereden atmak suretiyle kaçmayı başardılar.
Bütün esirler eski Alman askeri kampı Spital’e getirildi. Kurbanlarını bekleyen aç gözlü NKVD’cilerin* eline geçmesin diye bütün esirlerin üstleri büyük bir titizlikle aranarak her şeyleri ellerinden alındı…
… Birçokları çocuklarıyla birlikte kendilerini Drav nehrinin coşkun sularına atarak boğuldular. Bir kısmı oldukları yerde intihar ettiler…
… Müttefikler, Sovyet tab’ası olmadığı için eski göçmen General Sultan Kılıç Girey’e serbest olduğunu söyledikleri zaman o kendi vatandaşları ile birlikte ölmeyi tercih ettiğini bildirdi.
Kuzey Kafkasyalıları Sovyetlere tesliminden birkaç ay sonra, General Sultan Kılıç Girey’in Sovyet askeri mahkemesi tarafından asılmak suretiyle idama mahkûm edildiğini “Pravda” ve “İzvestiya” gazetelerinde okuduk…
*NKVD: Sovyet gizli polis teşkilatı, KGB’nin öncüsü
Ramazan Traho
Kafkasya Kültürel Dergi, Yıl: 1, Sayı: 1, Mayıs-Haziran 1964
1958’de, Düzce Köprübaşı Ömer Efendi Köyü’nde doğdu. 1980 yılında İTÜ Gemi İnşaat ve Deniz Bilimleri Fakültesi’nden mezun oldu. Üyesi olduğu Gemi Mühendisleri Odası’nın (GMO) 50. yıl ve İstanbul Kafkas Kültür Derneği’nin (İKKD) 60. yıl Andaç çalışmalarının editörlüğünü yaptı. Her iki kurumun yönetim kurullarında görev aldı.
Kurucusu olduğu firmada iş yaşamı devam ediyor. 2005 yılı aralık ayında yayın hayatına başlayan Jıneps gazetesinin kurulduğu tarihten itibaren yayın kurulu üyesi.
Azerbaycan-Ermenistan liderleri Washington’da
Barış mı? Gelecek savaşlar için zemin mi?
Azerbaycan’ın Çerkes ilgisi, ABD ziyaretiyle anlaşılır oldu
Ağustos ayı manşetimiz:
“Çerkes Soykırımı emperyal oyunların malzemesi değildir” idi.
Hemen...
Yaşar Güven
Temmuz sayımızda, Kafkas Vakfı organizasyonu ile nisan ve mayıs aylarında, Avusturya’nın Irschen kasabası ve başkent Viyana’da iki aşamalı olarak yapılan ve İstanbul’da devam...
Canberk Apiş, Hatay’daki orman yangın bölgesinden arayıp -muhtemelen müdahale arası- “Hazar TV bir program yapıyor, telefonunu verebilir miyim?” diye sorunca “Elbette” demiştim.
Görüştüm, muhabir özetle...