Birden, nereden geldiğini anlayamadığı, kocaman bir kurt bitivermiş önünde. Koçun,
kaçmak şöyle dursun, kımıldayacak yeri yokmuş.
‘İyi günler, güzel koçum benim !’ demiş kurt.
‘Sağ ol !’ demiş koç, ama korkudan gözleri yerinden fırlayacak gibi olmuş.
‘Seni çok beğeniyorum. Harikasın. Ama şu iki koca boynuzun var ya, onların neye yaradığını bir türlü anlamıyorum. Sahi ne işe yarar şu boynuzlar, yenmezler içilmezler? Oysa onlar da kuyruğun gibi olsa ne iyi olurdu değil mi?’
Koç kendini biraz toplamış.
‘Hey, kurt! Deli misin sen ? Bu benim boynuzlarım var ya, bana güç veren onlardır. Onların içindeki içeceği içersen iştahın öyle artar ki, bir öğünde benim gibi iki koç bile yiyebilirsin’ demiş.
Kurdun ağzının suyu akmış ve merakla sormuş:
‘Peki bu su nasıl içilir?’
‘Kolay!’ demiş koç;
’Tam karşıma geçer, boynuzumu ağzına alır, emerek içersin.’
Kurt pek heveslenmiş ve koçun dediği gibi, tam karşısına geçmiş, boynuzu emmeye niyetlenmiş.
Koç da sıkı durmuş, bekliyormuş. Aç gözlü kurt tam karşısına gelip koçun boynuzunu emmeye uzanmış. Koçun da beklediği tam böyle bir anmış. Birden saldırmış, boynuzlarını kurdun gövdesine saplamış, akılsız kurdu savurup atmış, boylu boyunca yere sermiş. Koç, akıllı ve soğukkanlı olabilmenin yararını görmüş. Sevinmiş, otlamaya devam etmiş.
Çerkes Masalları
Çev. Mehmet Yasin Çelikkıran(Teşü)
Kafkas derneği -2001
Adıge Pşısexer (s.44) , Anlatan: Aşşıne Ahmet Aslançeriyko
Sayı : 2006 11