Karden Mehmet Ali – Nalçik
-Bize kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
-İsmim KARDEN Mehmet Ali, 1962 Pınarbaşı doğumluyum.
-Ne zaman ve nasıl döndünüz Kafkasya’ya?
-1992 yılında döndüm,o günden beri anavatanda yaşıyorum.
-Buraya döndükten sonraki yaşamınızı kısa başlıklar halinde özetlerseniz bize ne anlatabilirsiniz?
-Buraya döndükten bir yıl sonra 1993 yılında evlendim, iki kız çocuğum var. Kızlarım henüz ilk öğretim çağındalar, eşim de mesleği olan öğretmenliğe devam ediyor.
Buraya gelişimden itibaren 2000 yılına kadar devam eden işim inşaat üzerine idi, daha sonra ticaret ile uğraşmaya başladım şu anda halen devam ediyor.
Urvan köyünde bir evim var fakat işim gereği Nalçik’te ikamet ediyorum, burada kiralık bir evde oturuyorum..
-İçerisine geldiğiniz ortama uyum sağlamakta zorluk çektiniz mi?
-Bizler ilk dönen insanlardanız, o nedenle geçiş döneminin ekonomik sıkıntıları ve karmaşası içerisine geldik. Zaman zaman zorlandığımız da oldu, fakat hiçbir şekilde buradaki insanların katlanmadığı bir sıkıntıya veya özellikle bize yapılmış bir haksızlığa maruz kalmadık. Tam tersine ilk dönemin duygusallığı içerisinde insanlar bize kucak açtılar, herkes elinden gelen konuda yardım etmeye, cesaretlendirip teşvik etmeye çalıştı.
Kısacası uyum sağlamakta hiçbir zorluk yaşamadım.
-Yani sonradan bu duygusallık bitti mi demek istiyorsunuz?
-Elbette ilk andaki coşkusunu yitirdi zaman içerisinde. Fakat bunda bizlerin yani diasporadan gelenlerin de çok büyük katkısı oldu ne yazık ki. İyi niyeti suistimal eden insanlar türedi. O yokluk ve zorluk yıllarında buraya gelip bir çok boş vaatte bulunan ve sonra da ortadan kaybolup gidenler mi dersiniz, içerisine geldiği insanların yaşam tarzını ve düşünce biçimini saygı sınırları dışına çıkacak kadar kabaca eleştiren, toplumu yargılamaya kalkanlar mı dersiniz. Bu mesele çok uzun aslında, samimi bir özeleştiri yaparsak pek çok şey söyleyebiliriz.
-Sizi buraya getiren asıl şey nedir?
-Çok yalın bir şekilde ifade edersem; kendimi buraya ait hissettiğim için geldim. Çok da iyi etmişim açıkçası, çünkü döndüğüm günden itibaren ruhen huzur buldum hiç abartısız. Türkiye’de de yaşam şartlarım kötü değildi, fakat koşullar ne olursa olsun tarif edemediğim bir eksik vardı içimde. Bir şeyler yarımdı, ne olduğunu ancak burada yaşamaya başladıktan sonra anladım.
-Neymiş peki o eksik?
İçerisinde yetiştiğim dil – kültür, mensubu olduğum halk, sahibi olduğum vatan, hepsi buradaymış, fakat ben oradaymışım. Yani biraz karikatürize edersek bir çam ormanında kavak ağacı gibi kalıvermişim yaşamın ortasında.
-Rusya Federasyonu’nun başka yerlerine gittiniz mi, Kafkasya ile kıyaslama yapabilir misiniz?
-Moskova, Ufa,Volgograd, Voronej ve daha bir çok şehri iş nedeniyle gezdim. Ayrıca Stavropol şehrinde 4 yıl yaşadım, Rostov’a da bir çok kez gidip geldim. Kısaca genel anlamda bilgi sahibiyim diyebilirim.
Bire bir kıyaslama ne kadar doğru olur bilmiyorum ama Kafkasya dışına çıktığınızda Rus yaşam tarzı baskın bir biçimde göze çarpıyor, tabi bu mantalite ve günlük ilişkilere de yansıyor.
Fakat kim ne derse desin, Kafkasya’daki Çerkes xabzesinin ve yaşam tarzının kısmen değişerek de olsa devam ettiğini gözlemliyorsunuz. Yani burada kendimi daha rahat hissediyorum, oysa genel anlamda bakınca diğer bölgelerde insanlar daha serbest gibi, fakat bizim yetiştiğimiz xabze ve yaşam tarzına uygun değil bence.
Ekonomik açıdan bir kıyaslama yaparsak bu saydığım şehirler Kafkasya’daki bizim cumhuriyetlerimize göre (Krasnodar, Stavropol vb. saymıyorum) daha gelişmiş ve daha zengin durumda, fakat burası da eski zamanlarla kıyaslanmayacak kadar hızlı bir gelişme ve değişim içerisinde son yıllarda.
-Ortalama bir yaşam sürebilmek için aylık kazanç ne kadar olmalı, tahmini olarak?
-Ortalama bir yaşam sürebilmek için 15-20 bin ruble kadar bir geliriniz olması gerekiyor. Tabii bu ortalama yaşamdan ne anladığınıza da bağlı.
-Peki ortalama bir insanın bu parayı kazanma şansı ne kadar?
-Burada disiplinli ve normal çalışan bir insan bu parayı rahatlıkla kazanabilir. Basitçe söylersek vasıfsız bir işçi ücreti aylık 10 bin ruble civarındadır. Biraz elinden iş gelen kimse çok daha fazlasını kazanabilir, tabi çalışırsa.
-Köy yaşamı ve buradaki köylerin durumu hakkında ne söyleyebilirsiniz?
-Ben buradaki köylerden bahsedeyim ama siz Türkiye’deki ilçeler gibi düşünün, çünkü burada 1000 hanelik köyler küçük köy sayılıyor. Bu köylerde birkaç okul, sinema, spor salonları, tiyatrolar, sağlık ocakları, pazarlar mevcut. Burada bir şaka yapayım, bu köyler Türkiye’de olsa hemen bir siyasetçi çıkar, il yapardı.
Toprak oldukça verimli ve bereketli. Normal tarım, yanı sıra bağcılık, bahçecilik ve seracılık yapılıyor. Hayvancılık zaten köy yaşamının bir parçası. Bunun dışında da köylerde küçük ve büyük işletmeler mevcut
-Türkiye’deki akrabalarınızla ve ailenizin geri kalanı ile ilişkileriniz nasıl?
-Artık iletişim imkanları çok rahat, sık sık telefonla görüşüyoruz, ayrıca her yıl birbirimizi ziyaret ediyoruz.
-Bu gün vatanınızda yaşıyorsunuz, diasporada yaşamak ile arasındaki fark nedir?
-Bunun cevabı önceki söylediklerimin içinde var zaten. Bu aslında misafirlikten kendi evine dönen birine “hangisi iyi” diye sormaya benzer
-Bu günden geçmişe yaşamınıza göz attığınızda pişmanlıklarınız oldu mu?
-Açıkçası ciddi biçimde pişman olacağım bir şey yok, özellikle de vatanıma dönmek konusunda hiçbir pişmanlık söz konusu değil, aksine daha önce de söylediğim gibi burada huzur buldum, kendimi buldum.
-Diasporadaki insanlarımıza son olarak ne söylemek istersiniz?
Diasporadaki her kardeşimi içtenlikle selamlıyorum, bir gün hepsinin vatanımıza dönebilmesini diliyorum.
-Teşekkür ediyoruz.
Sayı : 2009 06
Yayınlanma Tarihi: 2009-06-01 00:00:00
-Bize kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
-İsmim KARDEN Mehmet Ali, 1962 Pınarbaşı doğumluyum.
-Ne zaman ve nasıl döndünüz Kafkasya’ya?
-1992 yılında döndüm,o günden beri anavatanda yaşıyorum.
-Buraya döndükten sonraki yaşamınızı kısa başlıklar halinde özetlerseniz bize ne anlatabilirsiniz?
-Buraya döndükten bir yıl sonra 1993 yılında evlendim, iki kız çocuğum var. Kızlarım henüz ilk öğretim çağındalar, eşim de mesleği olan öğretmenliğe devam ediyor.
Buraya gelişimden itibaren 2000 yılına kadar devam eden işim inşaat üzerine idi, daha sonra ticaret ile uğraşmaya başladım şu anda halen devam ediyor.
Urvan köyünde bir evim var fakat işim gereği Nalçik’te ikamet ediyorum, burada kiralık bir evde oturuyorum..
-İçerisine geldiğiniz ortama uyum sağlamakta zorluk çektiniz mi?
-Bizler ilk dönen insanlardanız, o nedenle geçiş döneminin ekonomik sıkıntıları ve karmaşası içerisine geldik. Zaman zaman zorlandığımız da oldu, fakat hiçbir şekilde buradaki insanların katlanmadığı bir sıkıntıya veya özellikle bize yapılmış bir haksızlığa maruz kalmadık. Tam tersine ilk dönemin duygusallığı içerisinde insanlar bize kucak açtılar, herkes elinden gelen konuda yardım etmeye, cesaretlendirip teşvik etmeye çalıştı.
Kısacası uyum sağlamakta hiçbir zorluk yaşamadım.
-Yani sonradan bu duygusallık bitti mi demek istiyorsunuz?
-Elbette ilk andaki coşkusunu yitirdi zaman içerisinde. Fakat bunda bizlerin yani diasporadan gelenlerin de çok büyük katkısı oldu ne yazık ki. İyi niyeti suistimal eden insanlar türedi. O yokluk ve zorluk yıllarında buraya gelip bir çok boş vaatte bulunan ve sonra da ortadan kaybolup gidenler mi dersiniz, içerisine geldiği insanların yaşam tarzını ve düşünce biçimini saygı sınırları dışına çıkacak kadar kabaca eleştiren, toplumu yargılamaya kalkanlar mı dersiniz. Bu mesele çok uzun aslında, samimi bir özeleştiri yaparsak pek çok şey söyleyebiliriz.
-Sizi buraya getiren asıl şey nedir?
-Çok yalın bir şekilde ifade edersem; kendimi buraya ait hissettiğim için geldim. Çok da iyi etmişim açıkçası, çünkü döndüğüm günden itibaren ruhen huzur buldum hiç abartısız. Türkiye’de de yaşam şartlarım kötü değildi, fakat koşullar ne olursa olsun tarif edemediğim bir eksik vardı içimde. Bir şeyler yarımdı, ne olduğunu ancak burada yaşamaya başladıktan sonra anladım.
-Neymiş peki o eksik?
İçerisinde yetiştiğim dil – kültür, mensubu olduğum halk, sahibi olduğum vatan, hepsi buradaymış, fakat ben oradaymışım. Yani biraz karikatürize edersek bir çam ormanında kavak ağacı gibi kalıvermişim yaşamın ortasında.
-Rusya Federasyonu’nun başka yerlerine gittiniz mi, Kafkasya ile kıyaslama yapabilir misiniz?
-Moskova, Ufa,Volgograd, Voronej ve daha bir çok şehri iş nedeniyle gezdim. Ayrıca Stavropol şehrinde 4 yıl yaşadım, Rostov’a da bir çok kez gidip geldim. Kısaca genel anlamda bilgi sahibiyim diyebilirim.
Bire bir kıyaslama ne kadar doğru olur bilmiyorum ama Kafkasya dışına çıktığınızda Rus yaşam tarzı baskın bir biçimde göze çarpıyor, tabi bu mantalite ve günlük ilişkilere de yansıyor.
Fakat kim ne derse desin, Kafkasya’daki Çerkes xabzesinin ve yaşam tarzının kısmen değişerek de olsa devam ettiğini gözlemliyorsunuz. Yani burada kendimi daha rahat hissediyorum, oysa genel anlamda bakınca diğer bölgelerde insanlar daha serbest gibi, fakat bizim yetiştiğimiz xabze ve yaşam tarzına uygun değil bence.
Ekonomik açıdan bir kıyaslama yaparsak bu saydığım şehirler Kafkasya’daki bizim cumhuriyetlerimize göre (Krasnodar, Stavropol vb. saymıyorum) daha gelişmiş ve daha zengin durumda, fakat burası da eski zamanlarla kıyaslanmayacak kadar hızlı bir gelişme ve değişim içerisinde son yıllarda.
-Ortalama bir yaşam sürebilmek için aylık kazanç ne kadar olmalı, tahmini olarak?
-Ortalama bir yaşam sürebilmek için 15-20 bin ruble kadar bir geliriniz olması gerekiyor. Tabii bu ortalama yaşamdan ne anladığınıza da bağlı.
-Peki ortalama bir insanın bu parayı kazanma şansı ne kadar?
-Burada disiplinli ve normal çalışan bir insan bu parayı rahatlıkla kazanabilir. Basitçe söylersek vasıfsız bir işçi ücreti aylık 10 bin ruble civarındadır. Biraz elinden iş gelen kimse çok daha fazlasını kazanabilir, tabi çalışırsa.
-Köy yaşamı ve buradaki köylerin durumu hakkında ne söyleyebilirsiniz?
-Ben buradaki köylerden bahsedeyim ama siz Türkiye’deki ilçeler gibi düşünün, çünkü burada 1000 hanelik köyler küçük köy sayılıyor. Bu köylerde birkaç okul, sinema, spor salonları, tiyatrolar, sağlık ocakları, pazarlar mevcut. Burada bir şaka yapayım, bu köyler Türkiye’de olsa hemen bir siyasetçi çıkar, il yapardı.
Toprak oldukça verimli ve bereketli. Normal tarım, yanı sıra bağcılık, bahçecilik ve seracılık yapılıyor. Hayvancılık zaten köy yaşamının bir parçası. Bunun dışında da köylerde küçük ve büyük işletmeler mevcut
-Türkiye’deki akrabalarınızla ve ailenizin geri kalanı ile ilişkileriniz nasıl?
-Artık iletişim imkanları çok rahat, sık sık telefonla görüşüyoruz, ayrıca her yıl birbirimizi ziyaret ediyoruz.
-Bu gün vatanınızda yaşıyorsunuz, diasporada yaşamak ile arasındaki fark nedir?
-Bunun cevabı önceki söylediklerimin içinde var zaten. Bu aslında misafirlikten kendi evine dönen birine “hangisi iyi” diye sormaya benzer
-Bu günden geçmişe yaşamınıza göz attığınızda pişmanlıklarınız oldu mu?
-Açıkçası ciddi biçimde pişman olacağım bir şey yok, özellikle de vatanıma dönmek konusunda hiçbir pişmanlık söz konusu değil, aksine daha önce de söylediğim gibi burada huzur buldum, kendimi buldum.
-Diasporadaki insanlarımıza son olarak ne söylemek istersiniz?
Diasporadaki her kardeşimi içtenlikle selamlıyorum, bir gün hepsinin vatanımıza dönebilmesini diliyorum.
-Teşekkür ediyoruz.
Sayı : 2009 06