“Sululuk yapmayın!”
Türkiye’nin gündemi son bir aydır ‘sivilleşme’ye kilitlendi. Önce CHP Genel Başkanı Deniz Baykal sürpriz bir çıkış yaparak “Geçici 15. maddeyi kaldıralım” deyiverdi. 1980 darbesinin acısını yaşamış kitlelerin yıllardır talebi olan bu öneriye AKP’den de aynı şaşırtıcılıkta bir tepki geldi: “Sululuk yapmayın!” Bu ‘ciddi’ siyasi atmosfer, CHP ile AKP arasında tam bir pehlivan el ensesine dönmüştü ki, bu kez de ortaya “belge-kağıt parçası” tartışması çıktı.
Ortalığı karıştıran ‘İrticayla Mücadele Planı’ adlı belgenin altında Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek imzası vardı. Adı daha önce, “Lahika 1” başlığını taşıyan “Bilgi Destek Planı ve Faaliyet Çizelgesi”ni hazırladığı iddiasıyla duyulan Çiçek üzerine herkes bir açıklama yaptı. Başbakan Tayyip Erdoğan, belgeyle ilgili AKP olarak suç duyurusunda bulunacaklarını söylerken, darbecilerin yargılanmasını isteyen Baykal, Ergenekon avukatlığı görevine geri dönerek, “Bir fotokopinin belge olduğunu nasıl iddia ediyorsun? Önce belge mi değil mi araştırılsın, gerçek ortaya çıksın” dedi. Nitekim, askeri savcılık gerekli soruşturmayı yaptı ve Albay Dursun Çiçek tarafından hazırlandığına dair bir kanıt olmadığına hükmederek, kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Ancak dosyayı, araştırılmak üzere sivil savcılığa gönderdi. Hemen ardından da Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ beklenen açıklamayı yaparak “Söz konusu belge bir kağıt parçasıdır” dedi.
Sivil savcılık yani Ergenekon savcıları dosyayı incelerken, hükümet de askerlerin sivil yargıda yargılanmalarını sağlayan yasa üzerinde hummalı bir çalışma yürütüyordu. Ama bundan kimsenin haberi yoktu. Hatta yasanın altına imza atan CHP ile MHP’nin bile. Ta ki iki gün sonra bir gazetede yasanın içeriği açıklanana kadar! Bu haber üzerine birbirine giren muhalefetle iktidar arasındaki diyalog ise tam bir kara mizah örneğiydi.
Yaşadıkları şaşkınlıkla adeta uyku mahmurluğu modunda “Kandırıldık, kandırıldık! Gece yarısı bizi uyutup yasayı imzalattılar” diye yakınan CHP’ye, AKP de “Grup başkanınız uyanık olsaydı kardeşim” yanıtını verdi.
Ancak tebessümle izlenen bu sahneler, tok bir sesle gerilime dönüverdi. Orgeneral Başbuğ devreye girdi. Yoğun gündem nedeniyle 7 saat süren Milli Güvenlik Kurulu toplantıdayken, Albay Çiçek’in tutuklandığı haberi geldi. Belki bu haberin de etkisiyle, MGK sonlanırken, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Başbuğ, saatler süren bir mini MGK toplantısı daha yaptı. Bu heyecanlı gelişmeler televizyonların bir türlü “son” olmayan “Son Dakika!” anonslarıyla aktarılırken, bu kez de Albay Çiçek hakkındaki tutuklamaya itiraz edildiği haberi geldi. İtirazı yerinde bulan mahkeme Çiçek’i Hasdal Cezaevi’den geri döndürdü.
Ancak tartışma bitmedi. Baykal MGK bildirisinden tatmin olmadığını açıklarken, Erdoğan’a “Elini medyadan çek, elini yargıdan çek, elini Silahlı Kuvvetlerden çek” dedi.
Buna karşılık veren Erdoğan da adeta “Ben çekmem , sen çek” dedi ve ekledi: “Askerin üzerinden elini çek, çek. Sivil siyaset yap, sivil davran. Polisin üzerinden elini çek, yargının üzerinden elini çek.”
Bu ilkokul düzeyindeki diyalog farklı aşamalarda sürerken, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, askere sivil yargı yolunu açan yasayı onayladı. Anayasa Mahkemesi’ne başvuracağını açıklayan CHP, düzenlemenin anayasanın askeri yargılamayla ilgili 145. maddesine aykırı olduğunu savunuyor. Bakalım Anayasa Mahkemesi bu kara mizahı sonlandıracak mı, yoksa sürdürecek mi?
Sayı : 2009 07