Adıgeler bu insanlık dışı sürgün ve soykırıma uğramasalardı, bugünkü nüfusları 18 milyonun üzerinde olacaktı.
Alman biliminsanı F. Kanits’in yazdıklarına göre, Osmanlıdan Kıbrıs’a götürülen 2100 Çerkesten 1300’ü yolda hayatını kaybetti. Öyle bir felaketti ki denizdeki cesetleri izleyerek geminin rotasını kolayca anlayabilirdiniz.
xxx
Batum’da karaya çıkarılan 22 bin Çerkesten 7 bini, Samsun’a götürülen bir başka gruptaki 30 bin kişiden sadece yüzü hayatta kaldı.
xxx
A.P. Berge’ye göre, Samsun ve Trabzon’da günde 180-250 Çerkes hayatını kaybediyordu. Yaşamak zorunda bırakıldıkları durum gerçekten acıklıydı.
xxx
Psij bölgesinin komutanı Yevdokimov, savaşı daha kısa sürede bitirip Kafkasya’yı işgal etmek için 1860’da bir plan hazırladı. Bu plana göre Çerkesler, Psij bölgesine ya da Osmanlıya sürüleceklerdi. Çerkeslerin topraklarına Kazaklar yerleştirilecekti. Bu politikanın ilk adımı olarak en dirençli Çerkes kabilelerinden 10 bin kişi seçilerek Osmanlı topraklarına sürüldü.
xxx
Osmanlıya sürülen Çerkeslerin sayısı 1860’dan sonra hızla arttı. Rus Çarı, Osmanlının daha fazla Çerkes kabul etmemesi olasılığından dolayı endişeliydi. Bu nedenle Çar ve Kafkasya’daki generalleri, Terek bölgesinin idarecisi Loris Melikov’u Osmanlı İmparatorluğu ile anlaşma yapması için İstanbul’a gönderdi. Melikov, Çerkeslerin topraklarına hiçbir şekilde geri gönderilmemesini garanti altına almak için Osmanlı yöneticileriyle gizli görüşmeler ve anlaşmalar yaptı.
xxx
1871’de yayınlanan Vsemirniy Puteshestvennik Gazetesi’ne göre, üç Çerkesten ikisi sürgün yolculuğu esnasında can vermişti.
xxx
Rus-Kafkas Savaşı döneminde görev yapan memurlardan biri şunları söylüyordu: “Gözlerimle gördüğüm vahşi manzarayı asla unutamam. Köpekler tarafından yenen ve parçalanan cesetler her tarafa yayılmıştı, neredeyse hepsi çocuk, kadın ve yaşlıydı. İnsanlar kıtlık ve salgından öylesine tükenmişlerdi ki köpeklere yem olmamak için çaba sarfediyorlardı. Hayatta kalanlar, ölülerini gömemiyorlardı ve kendi sonlarının da diğerleri gibi olacağını biliyorlardı.”
xxx
1872’de, sürgündeki 8500 Adıge aile anavatanlarına dönmek için başvurdu ve Kuzey Kafkasya’nın herhangi bir yerine yerleştirilmeyi kabul ettiklerini bildirdi.
Çar, başvuruları gördü ve üzerlerine şu notu yazdı: “Kafkasya’ya geri dönüş söz konusu bile edilemez.” O sırada Psij bölgesi ve daha birçok bölge boşaltılmıştı ve henüz kimse yerleştirilmemişti.
xxx
Y. Abramov, sürgünle ilgili şu yorumu yaptı. “Çerkesleri Kafkasya’dan çıkartıp Osmanlıya yollamak için Rus yetkililerin elinden gelenin en iyisini yaptığına şüphe yok. Aynı zamanda, Kafkasya’da kendileriyle aynı amaca hizmet eden Osmanlı memurlarını engellemek için de hiçbir şey yapmadılar.”
xxx
Rusların faaliyetlerinin yanı sıra, Çerkesleri Osmanlı İmparatorluğu’na göç etmeye ikna etmek için sıkı çalışan, Çar’ın gizli servisiyle işbirliği yapan Çerkesler de vardı. Mesela, Şapsığ kabilesinde büyük itibarı olan İshak Efendi, gizli faaliyetlerde bulunan işbirlikçilerden biriydi. Ayrıca Natuhoyları Osmanlıya göç etmeye ikna etmesi için Natuhoy liderlerinden birine 2 bin altın teklif edildiği de bilinir.
xxx
Osmanlı Ordu’suna katılmanın ilk şartı bekar olmak ya da ailesi olmamaktı. Bu nedenle bazı Adıgeler, eşlerini hizmetçi, çocuklarını evlatlık olarak konaklara verdi. Kıtlık ve fakirlik karşısında ancak bu şekilde hayatta kalabildiler. Sonra orduya katıldılar.
xxx
Osmanlı kıyıları, gömülememiş cesetlerle doluydu. Ekmek, kişi sayısına göre dağıtıldığı için ölüleri yanlarında uzanmış şekilde muhafaza ediyorlardı.
*Dr., Kabardey-Balkar Devlet Üniversitesi-Tarih Bilimi
(circassianworld.com)
Çeviri: Serap Canbek
Sayı : 2013 05
Yayınlanma Tarihi: 2013-05-01 00:00:00