Çerkes-Vubıhlar (Sefer E. Berzeg)

0
569

Soçi’nin İnsanları

“Çerkes-Vubıhlar, kimseye boyun eğmediler. Olan biten hiçbir şeyi unutmadılar ve affetmediler. Ve yurtlarından da asla vazgeçmediler” Sefer E. Berzeg

Yüz yıldan fazla süren Kafkas-Rus savaşlarının son aşamasıydı. 19 Mart 1864 günü, Rus birlikleri Şakhe ırmağının denize döküldüğü bölgede bulunan Golovinskaya kalesini de alarak, Çerkesya’nın o dönemdeki siyasi merkezi ve işgal edilememiş son bölgesi olan Vubıh (bugünkü Soçi) topraklarına girdiler. Vubıh ülkesinin en gelişmiş yöresi olan Vordane’deki çok sayıdaki köy ve tüm yerleşim yerleri “uygar” Rus sürüleri tarafından birer birer yakılarak yok edildi.

Bunu bugünkü Soçi yöresinde Vubıhlar’la iç içe yaşayan Ahçıpsı, Aybga, Pshov gibi küçük Çerkes (Abaza) halklarının “temizlenmesi” ve sağ kalanlarının zorla deniz kıyısına sürülerek oradan da Vubıhlar’la birlikte Osmanlı ülkesine gönderilmeleri izledi.

Bu olay sömürgeci Rus imparatorluğu için o kadar büyük ve önemliydi ki, Çar II. Aleksandr 18 Nisan 1864 günü “Kafkasya Genel Valisi”ne şu telgrafı göndermişti:

“Vubıhlar sorununun mutlu bir şekilde sonuçlanmasına gerçekten çok sevindim. Bu sonuç dolayısıyla Allaha şükretmekten başka ne yapabiliriz?” 20 Mayıs günü, Kafkasya’nın Soçi yöresindeki tüm köyleri ve çiftlikleri yakmış, insanlarını ya öldürmüş, ya da Osmanlı topraklarına gönderilmek üzere deniz kıyılarına dökmüş olan Rus ordusunun “mutlu” ve “kahraman” birlikleri, Ahçıpsı yöresinin merkezi olan Gubada’da -Ruslar’ın buraya sonradan verdiği adla “Krasnaya Polyana” (Kızıl Çayır) düzlüğünde- birleştiler. 21 Mayıs 1864 günü, Gubada’da, Çar’ın “Kafkasya Genel Valisi”nin de bizzat katıldığı askeri ve dinsel bir törenle, “Kafkasya’nın fethi ve Kafkas savaşının sonu” kutlandı.

Kafkasya’nın Karadeniz kıyılarının işgali ve sömürgeleştirilmesinde önemli rol oynamış .. Rus Generali N.N. Rayevski .. şunları yazmaktan kendini alamayacaktı:

“Bizim Kafkasya’da yaptıklarımız, İspanyolların Amerika kıtasını ilk işgalleri sırasında yaptıkları felaketi hatırlatıyor. İnşallah Kafkasya’nın fethi Rusya tarihinde, o fetihlerin İspanya tarihinde bırakmış olduğu gibi kanlı izler bırakmaz.

Bu da yetmiyormuş gibi, tam da “Kafkasya’nın fethi”nin 150. yıldönümüne rastlayan 2014 yılında, Çerkesya’nın merkezi Soçi’de, “Kış Sporları Olimpiyatları” düzenlenmiş bulunuyor. Dünyadaki sağduyulu insanlar ve tüm Kafkasyalılar, bu olimpiyatları, çok haklı olarak “Kafkasya’nın Rusya Tarafından İşgalinin ve Çerkes Soykırımının 150. Yılının Ruslar Tarafından Kullanması Olimpiyatları” olarak algılamaktadırlar.

Kafkasya’nın öz evlatları ve Soçi’nin sürgündeki gerçek sahipleri olan Vubıhlar, günümüzde de, tıpkı diğer Kafkaslı-Çerkes kardeşleri gibi, çeşitli ülkelerde -özellikle de Türkiye’de- yaşam kavgalarını ve anayurtlarına olan bağlılıklarını inatla sürdürerek, yaşamayı sürdürüyorlar. Sürgünlerde doğan tüm Kafkas – Çerkes nesilleri gibi, günümüzdeki Vubıhlar da cennet yurtları Kafkasya’yı ve güzelim Soçi’yi ne kimseye vermiş ve ne de ondan vazgeçmiş değiller.

Meşrutiyet’in ilanından (1908) hemen sonra kurulan ve bir dönem Çerkesler’in siyasi partisi olarak da işlev gören “Çerkes İttihad ve Teavun Cemiyeti”nin kurucu ve yöneticileri arasında Thuğa Fuad Paşa, Berzeg Mehmed Zeki Paşa, Therkhet Ahmed Cavid Paşa, Dığ Şemseddin Tletseruk Paşa, Şhaplı Osman Ferid Paşa, Peukh Nazmi Paşa vb. gibi ünlü Vubıhlar da bulunuyordu..

1910’lu yılların sonunda İstanbul’da oluşturulan “Çerkes Kadınları Teavun Cemiyeti”nin ve onun yayın organı olan “Diyane” gazetesinin kurucuları arasında da Hunca Hayriye Melek, Berzeg Makbule, Peukh Seza hanımlar gibi Çerkes-Vubıh kadınları en öndeydiler. Osmanlı devleti ve TC döneminde yetişen Çızemuğ Halid Lem’i Atlı, Bıjnau Muhlis Sabahaddin ve Nev’eser Kökdeş kardeşler gibi ünlü kompozitörler, Hüseyin Avni Lıfıj, Namık İsmail Big, Avni Arbaş gibi ünlü ressamlar Kafkas-Vubıh kökenliydiler.

“Demirperde” yıkıldıktan sonra (1992), bağımsızlığını ilan eden ve “Kafkas Halkları Konfederasyonu” hareketine devlet bazında katılan Abhazya Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Vladislav Ardzınba, ülkesine saldıran Gürcü ordusuna karşı “Abhazya’da yaşayan Abhazlar’ın silahlı direnişine, Kuzey Kafkasyalı kardeşlerimiz, Türkiye, Suriye ve Ürdün’de yaşayan Abhazlar, Adıgeler ve Vubıhlar’ın da destek verdiklerini” belirtiyordu. Abhazya’da doğmuş bir Vubıh ve dünyada resmi nüfus kaydına “Vubıh” olduğu işlenmiş tek kişi olan genç Hamıta Sergey de, Abhazya’daki bu şanlı direnişin ve bağımsızlık savaşının unutulmayacak şehitleri arasındaydı.

Dünyadaki genel değişimin bir sonucu olarak 1980’li yılların sonunda SSCB’nde oluşan “Glasnost” politikasının etkileriyle, SSCB’nin dağılması sonrasında, Rusya’da ve Kafkasya’da da, anavatandaki ve sürgündeki Kafkasyalılar hakkında sağlıklı bazı eserler yazılmaya ve yayınlanmaya başlamıştır. Tüm Kafkaslılar tarafından saygı ve sevgiyle anılan Rus tarihçi Tamara Polovinkina’nın, Türkçe’ye de çevrilmiş bulunan “Çerkesya Gönül Yaram, 2001” adlı kitabı bu tür cesur ve gerçekçi eserlere bir örnek olarak gösterilebilir.

Çok daha genişletilebilecek nitelikte olan bu araştırmanın tamamlanması ve içermesi olası olan ufak tefek hatalarının düzeltilmesi ise, herkesten önce Kafkas diasporasında yaşayan genç Kafkaslı’lara ve özellikle de Çerkes-Vubıh kökenli araştırmacılara düşmektedir.

İlgilenenlere yararlı olması dileğiyle sunuyorum.

Sefer E. Berzeg

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz