Denizin bir geldiği, bir gittiği…
Günde iki defa en yüksek, iki defa en düşük…
Denizin üstünde yüzen yosunlar, kumların üstünde güneşlenen yosunlar, şahit…
Torii’nin ardında…
…
Kapı açıldığında girebileceğim…
‘Geçiyordum Uğradım’…
Bir çırpıda okunanların, ‘ömür içinde’, bir ömürde yazıldığını bilebilmek…
…
İki köşe sahibi, köşelerinden değil, koltuklarından yazıyorlar…
Kitap gibi konuşanlar, kitap cümleleriyle yazışıyorlar…
…
Siyah bir silüet, beyaz bir silüet yan yana…
Kum tanesi ışık almış…
Bir üfleme ile bozulacak, bir el hareketi ile dağılacak…
Bir tanesinde kahve pişen, bir çekirdeğin içinde saklanan bir hazine…
Elli dosta nasip olacak, bir sayfa çevrilince…
Yüzümüz gülsün, elli çift göz, çift elle sayfalara sarılınca…
‘Geçiyordum Uğradım’ denecek dostlar, sayfalar dolu oldukça olacak…