Sivas’taki bir ilkokulda öğretmen çocuklara evde ders alınabilecek bir hikaye yaratmalarını, ertesi gün sınıfta anlatmalarını istemiş.
Ertesi gün çocuklar hikayelerini anlatmaya başlamış. İlk önce küçük Kabardey başlamış anlatmaya:
-Bizim çiftliğimiz var. Bir gün babamla yumurtaları topladık, bir sepete koyduk. Arabayla giderken bir tümsekten geçtik, sepet devrildi ve yumurtaların hepsi kırıldı.
-Güzel. Peki bu hikayeden alınacak ders nedir?
-Bütün yumurtaları aynı sepete koyma.
Sonra küçük Hatkoy anlatmaya başlamış.
-Bizim de bir çiftliğimiz var. Babam yumurtalardan civciv çıkması için onları kuluçka makinesine koyar, geçen hafta 12 yumurta koydu. 12 civcivi olacağını sanıyordu, ama sadece 3’ünden civciv çıktı.
-Eveeet. Peki burdan alınacak ders nedir?
-Kuluçka makinesine güvenen Hatkoy olsun.
Küçük Abaza anlatmaya başlamış:
-Komşu Kabardey köyünde çok güzel atlar var ama en güzelleri hep bizim köye gelir.
-Bunu anlamadım. Nasıl bir ders çıkarmalıyız bundan?
-Bunu Kabardeylere sorun öğretmenim.
Küçük Çeçen anlatmış:
-Amcam Çeçen-Rus savaşına katılmıştı. Bir gün helikopterle bir göreve giderken helikopter vurulmuş. Amcam helikopter düşmeden elinde bir makinalı tüfek, bir kasatura ve bir şişe votka ile atlamayı başarmış. Paraşütüyle yere inerken yolda votkayı içip bitirmiş. İnince mermisi bitene kadar makinalı tüfeğiyle 70 kişiyi haklamış. Son 10 kişiyi de silahsız öldürmüş.
-Böyle korkunç bir hikayeden alınacak ne ders olabilir?
-İçkiliyken amcama bulaşmayın.