Bir gece tilki hırsızlık yapmak için bir köye girmiş. Besili bir tavuğu kapıp ormana kaçmış. Tilkiyi fark eden köyün köpekleri onu takip etmeye başlamış. Tilkinin izine rastlamamışlar ama tilki korkudan tir tir titriyormuş. Dişlerinde taşıdığı tavukla ormanın kuytu bir köşesine gitmiş.
Tan ağarırken bir kurtla karşılaşmış. Gece avına çıkan ve hiçbir şey yakalayamayan kurt hem aç hem de sinirliymiş. Kurdu görünce afallayan tilki tavuğu saklamaya vakit bulamamış.
Kurt seslenmiş.
-Korkma. Tavuğu nerede buldun?, diye homurdanmış.
Tilki tüm sevimliliğini takınıp kuyruğunu sallayarak cevaplamış kurdu.
-Bu tavuk köyden orman hayvanlarına düşen paylardan biri. Aslında üç taneydi ama hepsini bir seferde taşıyamadım. Önce bunu getirdim, diğerlerini de bir şekilde alacağım. Senin payına da beş tane var, ne zaman istersen gidip alabilirsin, sahipleri seni bekliyor.
-Tamam öyleyse, demiş kurt ve hızla köye doğru koşmaya başlamış. Tilki ise bir deliğe saklanmış.
Kurt köye varır varmaz köpeklerin saldırısına uğramış.
-Bana havlamayın, ısırmayın beni. Çalmak için gelmedim ben. Payıma düşenleri almak için geldim. Beş tavuğumu verin gideyim, demiş.
-İşte payın, demiş köpekler ve kurdu ısırmışlar.
-Peki, Başka bir zaman gelirim payımı almaya öyleyse, demiş kurt ve koşmaya başlamış.
Köpekler takip etmiş ama kurt saklanmayı başarmış.
Ormanın bir köşesine oturup yarasını yalamaya başlamış kızgınca. Tam o sırada sevinçle koşan tilkiyi görmüş.
Kurdu gören tilki korkuya kapılmış.
-Korkma, yaklaş, demiş kurt.
-Neden korkayım ki? Biz seninle eski dostuz. Söyle bana, o gri kürkün neden kırmızıya döndü?
-Çünkü seni dinledim. Salak gibi köye gittim, köpekler neredeyse parçalayacaklardı beni.
-Ahhh, büyük bir hata yapmışsın arkadaşım. Hiç gündüz vakti gidilir mi köye? Sen biraz yaralarını iyileştir, bu akşam sana kılavuzluk yaparım.
-Bu akşam mı? Yaralarım ancak bir ayda iyileşir.
-Eğer beni dinlersen güneş batmadan iyileşmiş olursun. Yalnız sabırlı olman gerek, bunu aklından çıkartma.
Aptal kurt bir kez daha kurnaz tilkiye kanmış.
-Çabucak iyileşmek istiyorum, tedavi et beni. Söz veriyorum, sabırlı olacağım ve ne olursa olsun katlanacağım.
-Tamam. Şimdi git ve ısırgan otlarının üzerine uzan. Isırgan seni yakacaktır ama aldırma. Daha sonra dikenli çalılara sürtün. Dikenler yaralarına batacaktır ama dayan. Sonra tuzlu suda yıkan, bu da biraz acı verecektir. Acı çekeceksin ama sağlığına kavuşacaksın. Sonra inine gir ama kuyruğun dışarıda kalsın. Sakın kıpırdama ve dışarı çıkma. Akşam olunca köye gitmek için seni çağıracağım.
Kurt tüm söylenenleri yapmış. Önce ısırgan otlarının üzerinde yatmış. Nasıl işkence çektiğini tahmin etmek zor değil. Sonra dikenli çalıların üzerine atmış kendini. Sürüne sürüne uzaklaşmış dikenlerden ve tuzlu suda yıkanmış. O anda artık dayanamamış ve var gücüyle inlemeye başlamış.
Olanları izleyen sinsi tilki, kurdun aptallığına gülüyormuş.
Tedavi olduğunu sanan kurt inine gitmiş. Tilkinin dediği gibi kuyruğunu dışarı çıkarmış.
Tilki hemen tarlaya koşmuş ve avcıyla köpekleri bulmuş. Onları kurdun yuvasına doğru götürmüş. Kurdun kuyruğunu gören köpekler kuyruğundan yakaladıkları kurdu dışarı çekmiş.
Avcı yetişmiş, köpekleri uzaklaştırmış ve kurdu vurmuş. (mirckazok.ru)
Çeviri: Serap Canbek