Kamuoyunda Cumartesi Anneleri olarak bilinen, Türkiye’nin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine her köşesinde güvenlik kuvvetleri tarafından gözaltına alınıp varlıkları inkâr edilen ve bir daha kendilerinden haber alınamayan insanların aileleri, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), İnsan Hakları Derneği ve Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon’un ortak çalışmasıyla Hakikat ve Adalet Konferansı’nda “Plaza de Mayo’dan Galatasaray’a Gözaltında Kayıplar Mücadelesi” diyerek bir araya geldiler.
30 Nisan 1977’de kaybedilen evlatları için Plaza de Mayo Meydanı’na çıkan annelerin mücadelesinden güç alarak Türkiye’de de anneler, kaybedilen evlatlarının akıbetini sormak için ve başka kayıplar olmasın diyerek 1995 Mayıs ayından itibaren Galatasaray Meydanı’nda her cumartesi günü saat 12.00’de bir grup insan hakları savunucusuyla bir araya gelerek evlatlarının fotoğraflarıyla oturmaya başladılar.
Sadece anayasal haklarını kullanarak, gözaltına alındığı tanıklarla kanıtlanmış evlatlarının, eşlerinin, babalarının, kardeşlerinin akıbetini sordular. “FAİLLER BELLİ KAYIPLAR NEREDE?” yazılı pankartın önünde 699 hafta faillerin yargılanmasını istediler. 700. haftada (28.08.2018) devlet şiddetiyle karşılaştılar; oturmalarına izin verilmedi, devlet eliyle kaybedilen yakınlarıyla buluşma mekânı olan Galatasaray Meydanı, “Cumartesi Anneleri”ne yasaklandı ve meydan abluka altına alındı. Daha önce Diyarbakır’da Koşuyolu Parkı’nın yasaklanması gibi…
Herkes için adalet mücadelesi veren biz “Cumartesi Anneleri / Cumartesi İnsanları” bir hukuksuzlukla daha karşı karşıya kaldık. Anayasal hakkımız olan protesto hakkımıza, barışçıl eylemimize İçişleri Bakanlığı’nın keyfi uygulamasıyla ipotek kondu. Asla vazgeçmeyeceğimiz bu haklı mücadelemize 28 Ağustos 2018’den bu yana yine her cumartesi günü saat 12.00’de İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi önünde basın açıklamamızı yaparak sesimizi duyurmaya çalışıp hem kaybedilen sevdiklerimizin akıbetini soruyor hem de kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray Meydanı’nın bize açılmasını ve bu hukuksuzlukların sona ermesini dile getirerek adalet talebinde bulunmaya devam ediyoruz.
Cumartesi Anneleri’nin adalet arayışı Hakikat ve Adalet Konferansı ile daha görünür kılındı, deneyimler paylaşıldı, yol haritası çizildi. TİHV ve İHD, “Plaza de Mayo’dan Galatasaray’a, Galatasaray’dan Koşuyolu’na” diyerek bizleri bir araya getirdiler. Konferansa “Plaza de Mayo Anneleri” adına Margarita Isabel Noia katıldı. Margarita 1976 yılında Arjantin-Buenos Aires’te gözaltında zorla kaybedilen Maria Lourdes’in kız kardeşi. Maria 30 yaşında bir psikolog. 13 Ekim 1976’da eşi ve çocuğuyla birlikte gözaltına alınmış. Cuntanın en büyük yasadışı gözaltı merkezi olan Deniz Kuvvetleri Teknik Okulu’na götürülmüş. Eşi ve çocuğu serbest bırakılmış. Kendisinden bir daha haber alınamamış. Annesi Josefine Garcia de Noia, 30 Nisan 1977’de kaybedilen evlatları için Plaza de Mayo’ya çıkan 14 anneden biri. 2015 yılında 94 yaşında ölünceye kadar kayıplar mücadelesi içinde yer aldı. Şimdi onun mücadelesine Margarita devam ediyor. Bize yaşadıklarını ve orada yaşananları anlattı. İnsanların nasıl evlerinden, sokaktan, işyerinden alınarak, arabalarla kaçırılarak devlet tarafından kaybedildiğini anlattı. Burada yaşananlardan hiç farklı değildi. Sanki bizi bize anlatıyordu.
Dünyanın kilometrelerce uzağında birbirini tanımayan ama ortak acıları yaşayan insanlar bir araya geldik. Sanki yıllardır tanışıyorduk, sanki evimizden biriydi ya da her hafta birlikte Galatasaray’da kardeşlerimizi arıyorduk. O kadar yakındık birbirimize… Çünkü söylemlerimiz aynıydı. Margarita’nın annesi şöyle demiş: “Mücadeleden vazgeçersen asıl o zaman kaybedersiniz.” Baba Ocak da (Hasan Ocak’ın babası) yıllar önce “Terk edilmiş mücadele kaybedilmiş mücadeledir” diyerek kayıplar mücadelesinde hepimizi yüreklendirmişti. Yaşananlar aynı olunca söylemler de aynı oluyor.
Konferans dört bölümden oluştu. 1. oturum “Kayıp Yakınları Konuşuyor” başlığı altında Sebla Arcan moderatörlüğünde yapıldı. Konuşmacılardan Ceylan Deniz, 2001 yılında Silopi’de gözaltına alınıp kaybedilen Ebubekir Deniz’in kızı. Babası kaybedildiğinde henüz 5 yaşındaymış. Şimdi babaannesi ve annesinin mücadelesini o devam ettiriyor. Remziye Bayram ise 1996’da Diyarbakır Kulp Jandarma Karakolu’na götürülerek henüz 18 yaşındayken kaybedilen Şirin Bayram’ın annesi. Kendilerine “Davanızdan vazgeçin, size 20.000 TL verelim” demişler. Cevabı net: “Çocuklarımızın kanı bu kadar mı ucuz? Ne yaparsanız yapın asla vazgeçmeyeceğiz.” Hanife Yıldız, 1995’te İzmir Bornova Özkanlar Asayiş Şubesi’nde kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi: “Ben bu devlete, adalete güvenerek çocuğumu kendi ellerimle teslim ettim. Bir daha oğlumdan haber alamadım. Devlet anneliğimi elimden aldı. Oğlumu sorduğumda önce ‘Biz bıraktık, sen getirdiğin için sana kızmıştır, gelir, git evinde bekle’ dediler, sonra ‘Feribottan atlayıp kaçtı’ dediler. Ben adalete güvenmiştim, şimdi adaleti arıyorum.” Dördüncü katılımcı Margarita da 42 yıldır süren ve sürecek olan “Plaza de Mayo Anneleri”nin mücadelesini paylaşarak şunu ekledi: “Her ne olursa olsun asla unutmayacağız, vazgeçmeyeceğiz!”
Bu oturumdan çıkardığım sonuç şudur: Dünyanın neresinde olursa olsun devletin dili unutmaya ve unutturmaya yöneliktir. Bunun için her şeyi yapar. Ama tarihte kaybedenler kaybedecek. Çünkü siz ne yaparsanız yapın biz ASLA UNUTMAYACAĞIZ, UNUTTURMAYACAĞIZ, VAZGEÇMEYECEĞİZ…
Ne yazık ki annemin sağlık sorunları nedeniyle çok değerli konuşmacıların yer aldığı 2. ve 3. oturumları ve 4. bölümde kayıp yakınlarını dinleyemedim.
* 80’li yıllarda ailenin en büyük oğlu Hayrettin Eren gözaltında kaybedildiği için Cumartesi Annesi Elmas Eren tarafından başlatılan adalet mücadelesini sürdürüyor.