Doğru dürüst giysisi ya da yiyeceği olmayan aptal bir adam varmış. Durumundan sıkılmış ve “Tanrıya gideyim, belki benim için bir şey yapar” diye yola çıkmış.
Yürümüş, yürümüş ve ormanlık bir alana gelmiş. Çimenlerin üzerinde başını yerlere vuran kocaman bir ayı görmüş.
-Neden başını yerlere vuruyorsun?
-Sana ne. Sen nereye gittiğini söyle…
-Fakirim, giyeceğim ve yiyeceğim yok, Tanrıya gidip benim için bir şeyler yapmasını isteyeceğim.
-Öyleyse beni de şu baş ağrısından kurtarmasını rica et. Ağrıyan başımı yerlere vuruyorum ama bu sefer de acı veriyor.
-Tamam, diye söz vermiş adam ve yoluna devam etmiş.
İçinde birçok ağaç olan bir avluya varmış. Ev sahipleri adamı selamlamış. Adam da nereye gittiğini anlatınca hemen ricacı olmuşlar.
-Ağaçlar her sene çiçek açıyor ancak o kadar çok çiçek oluyor ki ağaç taşımakta zorlanıyor. Ama meyveler olgunlaşacağı zaman hepsi kuruyor ve düşüyor. Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Tanrıya ne yapmam gerektiğini sorar mısın?
-Kesinlikle soracağım.
Yürümeye devam eden adam krallık topraklarına girmiş. Yakalanmış ve kralın huzuruna çıkarılmış.
-Nereye gidiyorsun?, diye sormuş kral.
Adam da niyetini anlatmış.
-Öyleyse benim de bir ricam var, Tanrıya ne kadar iktidarda kaacağımı sor.
-Tamam, soracağım.
Yeniden yola çıkan adam büyük bir nehire ulaşmış. Sığ bir geçit aramış ama bulamamış. Nehrin kıyısında yürürken karşı kıyıda bir dev olduğunu fark etmiş.
-Nereye gidiyorsun?, diye sormuş dev.
-Çok fakirim ve Tanrıdan yardım istemeye karar verdim.
-Zengin olmak için akla ihtiyacın var.
-Buraya gelirken bir ayıya rastladım, baş ağrısından kurtulmanın yolunu bulmamı istedi. Bir bahçe sahibi ağaçların çok güzel çiçeklendiğini ama meyvelerin olgunlaşamadan kuruduğunu anlatıp ne yapması gerektiğini sordu. Bir kralla karşılaştım ve ne kadar süre iktidarda kalacağını sordu.
-Tüm sorularını cevaplayacağım. Ayı eğer iyileşmek istiyorsa bir aptalı yemeli. Bahçe sahibinin meyveleri olgunlaşmıyor çünkü bahçenin altında altın var, altın yüzünden ağaçlar yeterince suyla beslenemiyor. Bu yüzden toprağı kazıp altını çıkartmalı. Rastladığın kral aslında bir kadın. Halk onun kadın olduğunu anlayıncaya kadar krallıkta hüküm sürecek.
Devi dikkatle dinleyen adam dönüş yolculuğuna başlamış. Kralın yanına varınca devin söylediğini anlatmış. Kadın da adama onunla evlenip kral olmasını, böylece iktidarı birlikte sürdürebileceklerini söylemiş. Ama adam reddetmiş çünkü ileteceği cevaplar varmış sırada.
Bahçe sahibinin evine gitmiş ve olanları anlatmış.
-Öyleyse toprağı birlikte kazıp altını çıkaralım. Böylece sen de hayatını rahat sürdürürsün.
Adam bu teklifi de reddetmiş çünkü ayıya iletecek mesajı varmış sırada.
Ormana ulaşmış ve ayıyı bulmuş.
-Bir cevap getirdin mi bana?
Adam baş ağrısının çaresinin bir aptalı yemek olduğunu söylemiş.
-Anlatsana, yolda neler oldu, kimlere rastladın, neler öğrendin?
Adam yollarda başına gelenleri anlatmış: Kralı, bahçe sahibini, devi…
-Sen tam bir aptalsın ve senden daha aptalını bulamam, demiş ayı ve adamı yemiş.
O günden sonra da hiç başı ağrımamış. (kot-bayun.ru)
Çeviri: Serap Canbek