Ahmet Cavit Alfabesi Miladi 1897 yılında yapılarak İstanbul’da basılmıştır. Alfabe, döneminde fazlaca kullanılmamıştır. Aynı alfabe Hicri 1327-Miladi 1911 yılında İstanbul Osmanlı İktisat Kütüphanesi’nde yeniden basılmıştır. Alfabe, Osmanlı alfabesindeki harflerin bazıları modifiye edilerek elde edilmiştir.
Ahmet Cavit, Çerkes Teavün Cemiyeti’nin (ÇTC) aktif yöneticilerinden birisiydi. Hazırlamış olduğu bu alfabeyi ÇTC adına hazırlamış ve ÇTC için kullanmıştır.
ÇTCnin yaymak istediği temel konulardan biri de Çerkesçenin Latin alfabesi ile yazılmasıydı. Bu konuda çalışmalar yapan ilk kişi Ahmet Cavit Therkhet Paşa’dır. Ahmet Cavit’in katkısı ile yapılan Latin alfabe ise 1918 yılında basılıp kullanılmaya başlamıştır.
Ahmet Cavit Paşa’nın katkı vermiş olduğu Çerkesçe alfabe üç tanedir. Bunlar ÇTC ve Şimali Kafkasya Cemiyeti’nin ortak çalışmaları ile hazırlanmış ve ÇTE’ye bağlı tüm diğer cemiyet ve okullarda hatta Kafkasya’da kullanılmıştır.
Karahisar Şarki mutasarrıfı Ahmet Cavit tarafından 4 Rebiulahir 1324/28 Mayıs 1906 tarihinde Maarif Nezareti’ne yazılan dilekçede “Çerkes çocukların ilk talimlerine hizmet için tertip ve telif ettiği ve ‘Ahmet Cavit Elifbası’ adını verdiği elifbanın basılmasına ve neşrine izin verilmesini” talep etmiştir. 30 Haziran 1906 tarihinde, teftiş ve muayene heyeti tarafından tab ve neşrine izin verilmiştir. Ahmet Cavit Alfabesi ilk kez 1910-1914 yılları arasında Çerkes Teavün Mektebi’nde kullanılmıştır.
Alfabe, fonetik olmayan versiyonel bir alfabedir. Harfler bulundukları mevkiye göre ses değişimine uğrar. Bazı durumlarda hareke denilen simgeler kullanılır. Harakeler açık hece oluşturmada kullanılır. (-) işareti sesli harfleri elde etmek için kullanılmıştır. Örneğin harf üstünde ‘e’, altında ise ‘i’ misyonu verilmiştir.
Ahmet Cavit Paşa
1840 yılında Kafkasya’nın Soçi yöresinde doğdu. Büyük Çerkes Sürgünü’nde, ailesiyle birlikte Anadolu’ya göç etti. Bandırma’nın Çinge köyüne yerleşti.
Ağır göç şartlarında önce Türkçe öğrendi. İstanbul’dan getirttiği kitaplarla kendi kendini yetiştirdi. Daha sonra İstanbul’a giderek memurluk yaptı. Çeşitli devlet memurluklarında bulundu. Suveyde (Suriye), Bandırma, Yenipazar, İstanköy, Humus ilçelerinde kaymakam olarak görev yaptı. İstanbul Zabtiye Nezareti’nde çeşitli görevlerde bulundu. Mirmiran rütbesiyle sivil paşa payesi verildi. Prizren, Ergiri ve Şarkikarahisar’da mutasarrıflık yaptıktan sonra emekli oldu.
Uyanık fikirli, yeniliği sever ve çalışkan bir zattı. Özellikle eğitim işlerinde çok önemli yenilikler gösterildi. Yazdığı yeni elifbayı bütün okullarda yeni usulle okutmaya, kurslar açarak bizzat öğretmenler yetiştirmeye büyük gayret sarf etti. Sancağı içerisindeki bütün köylere birer okul, birer cami, birer konuk odası ve her eve birer tuvalet yaptırdı. Köy köy dolaşarak bu işlerin yapılmasına bizzat nezaret etti. Böylelikle halkı bilgisizlikten, köyleri sağlıksız durumdan kurtarmaya çalıştı.
Namık Kemal’in kişisel dostuydu. Zabtiye Nezareti’nde şube müdürü olarak bulunurken onun Avrupa’ya kaçmasına yardımcı oldu.
Emekli olduktan sonra İstanbul’a dönerek Üsküdar’da yerleşti. Çerkes folklorundan derlemeler yaptı.
30 Ekim 1916 tarihinde İstanbul’da vefat etti. Mezarı Selimiye Camii haziresindedir.