Hitapsız, buna rağmen bazen birden fazla adresini bulan binlerce mektup gitti…
Tek istisna ile, bir ada ülkesinde yaşayana gönderilen mektup haricinde tüm mektuplar zarfsız ve isimsiz gitti…
7 Nisan 1980, günlerden pazartesi…
Kardeşimin doğum günü kutlamasının bir gün sonrası…
…
Dün, kırk bir yıl sonra hitaplı yazdığım bir mektup geçti elime…
Anneanneme ve dedeme yazdığım bu mektubu ilk ‘Oubykh Mektubu’ olarak kabul edebiliriz…
‘Öbürkü sene’ öncesi yazdığım bir başka mektup çıkarsa eğer, o zaman düşünürüz çaresini…
Şubat tatilinde Yoğurtçu Parkı, ucundan Kız Kulesi manzaralı, Kurbağalı Dere’ye komşu evde, kömür olmadığı için kaloriferin yanıp yanmadığını soran, Haydarpaşa’dan Kurtalan’a kadar trenle veya Harem’den Siirt’e kadar otobüsle gelemeyeceği için dedesinin uçakla gelmesini isteyen torunun, şimdi olduğu gibi kargacık burgacık yazısı var bu mektupta…
O zamanlar demek, dolmakalemle yazılırmış mektuplar, tükenmezkalemle yazmak ayıpmış, o yüzden özür dilemişim tükenmezkalemle yazdığım için…
Sekiz yaşını doldurmamış bir çocuğun büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öpmesi tebessüm ettirsin bizi…
7.4.1980 Pazartesi
İlk ‘Oubykh Mektubu’