Barış imzacısı akademisyenler tarafından kurulan İzmir Dayanışma Akademisi bünyesindeki Monokritik isimli YouTube kanalı, ‘Sivil Ölüm: Akademisyen İhraçları’ başlıklı videosunu yayımladı. Monokritik’in amacı, toplumun geniş kesimlerini ilgilendiren sorunlar hakkındaki raporlara ve akademik yayınlara görünürlük kazandırmak, bilgiyi herkes için anlaşılabilir ve takip edilebilir kılmak…
20 yıllık tahribat ve direnişin hikâyesi
“Sivil Ölüm: Akademisyen İhraçları” başlıklı video, daha önce ‘O Halde Üniversite’ ve ‘Bizim Hafızamız: Bu Suça Ortak Olmayacağız’ başlıklı bölümleri yayımlanan, Türkiye’deki üniversitelerin ve akademik ortamın 20 yıllık tahribat ve direniş hikâyesinin anlatıldığı ‘Akademi üçlemesi’nin de son videosu.
Videoda barış imzacıları Aslı Davas, Cansu Akbaş Demirel, Feride Aksu Tanık, Nermin Biter ve Zeynep Özen Barkot, 15 Temmuz sonrası OHAL sürecinde KHK’ler ile ihraç edilen akademisyenlerin yaşadıkları hak ihlallerini ve dayatılan sivil ölümü özellikle barış imzacıları örneğinden yola çıkarak anlattılar.
“Türkiye tarihi, bir travmalar tarihi”
Videoda Türkiye tarihinin bir travmalar tarihi olduğunu söyleyen Zeynep Özen Barkot, 2015 yılında Kürt illerinde yaşanan sokağa çıkma yasakları ve şiddete karşı akademisyenlerin bir araya gelerek imzaladıkları “Bu Suça Ortak Olmayacağız” metninin kamuoyu ile paylaşılmasından sonra yaşananlara dair şunları söyledi:
“Barış İçin Akademisyenler, 2015 döneminde sokağa çıkma yasakları sırasında yaşanan şiddet ve travmaya karşı ‘Bu suça ortak olmayacağız’ dediler. Ancak öyle bir noktaya gelindi ki barış için akademisyenler kendileri başlı başına bir sosyal travma olarak bu tarihe eklemlendiler.”
“Hedef, akademiyi suskunlaştıracak baskı ortamı oluşturmaktı”
Barış imzacılarının imza sonrasında üniversitelerinde uğradıkları soruşturmalar, kurul ve komisyonlardan çıkarılma, yurtdışı görevlerinin, yer aldıkları projelerin iptal edilmesi gibi yaptırımlarla başlayan ve nihayetinde ihraç edilmelerine giden sürecin aslında bir baskı ortamı yaratmayı amaçladığını belirten Feride Aksu Tanık, “Akademinin genelini, toplumun genelini suskunlaştıracak bir baskı ortamı oluşturmaktı hedefleri, bunda başarılı olduklarını düşünüyorum. Akademide küçük bir grup akademisyenin akademik özgürlükler ve akademinin gerçek değerlerinin korunması konusunda cesur bir mücadele verdiğini, ama büyük çoğunluğun da kabuklarına çekildiklerini söylemek mümkün” ifadelerini kullandı.
“Akademisyenler hemen yan yana gelebilme iradesini gösterdiler”
Videoda, yaşanan tüm hukuksuzluklara ve ihlallere rağmen barış imzacılarının bir mağdur kimliğini reddettiklerini belirten Nermin Biter ise “Bu reddedişi de haklı olmaktaki ısrarlarına dayandırdıkları görüyoruz. Farklı şehirlerde, farklı disiplinlerde olsalar da akademisyenler hemen yan yana gelebilme iradesini gösterdiler. Devlet eliyle ortaya çıkan bu şiddetin veçhelerini gördüğümüz, travmatik etkilerle baş etmeye çalışırken bu sürece müdahale kapasitesinin dayanışma ve örgütlülükle şekillendiğini görüyoruz” şeklinde konuştu. (Gazete Duvar)