Almanlar Kafkasya’ya petrol yataklarını yağmalama umuduyla girmişlerdi. Adolf Hitler Temmuz 1941 tarihli, 33 numaralı talimatında, Güney Ordu Grubu’nun Don’dan hareket ederek Kafkasya’ya gireceğini duyurdu. Ne var ki bu gerçekleşmedi. General Von Kleist’ın 1. Panzer Ordusu 20 Kasım 1941’de Rostov kentine girdiğinde yakıtı bitmek üzereydi. Oysa Kleist’ın niyeti, hiç durmadan, 300 kilometre uzaklıktaki Maykop petrollerine doğru ilerlemekti. Halbuki Almanlar Rostov’u elde tutacak halde bile değillerdi. Nitekim kenti ele geçirmelerinden bir hafta sonra Kızıl Ordu’ya bırakmak zorunda kaldılar.
Bu duruma aldırış etmeyen Hitler 8 Aralık 1941’de 39 numaralı talimatını yayımladı. Buna göre Güney Ordu Grubu Don yakınlarında konuşlanacak ve bahar gelince Kafkasya yönünde operasyona başlayacaktı (Forczyk: 23). Ama 39 numaralı talimat da 33 numaralı talimat gibi gerçekçi olmaktan uzaktı.
Hermann Göring’in Stalingrad felaketinde oynadığı rol iyi bilinir. Buna karşılık, Wehrmacht’ı Kafkasya’ya sürüklemesi tarihin karanlıkta kalmış yanlarından biridir. 1940 yılının kasım ayında Alman petrol sanayisinin başına geçen Göring, Kontinentale Öl AG (kısaca Konti Öl) adlı şirketle yakın ilişkiler içinde oldu. Göring ve şirketin amacı, başta Luftwaffe olmak üzere Alman savaş makinesini çalıştıracak petrol kaynaklarının yerini saptamaktı. Konti Öl’e, ele geçirilecek topraklardaki petrolü satmak için geniş haklar verildi.
Konti Öl uzmanlarının bilhassa Kafkas petrolüne ilişkin beklentileri yüksekti. Bu uzmanların Göring’e verdikleri raporlara göre, petrol kuyularının ele geçirilmesi ve işler hale getirilmesinin üzerinden geçecek 6 ay içinde Maykop’ta ayda 30.000 ton, Grozni’de ise 9.000 ton ham petrol çıkarılabilecekti. Buna ek olarak, 1943 yılına gelindiğinde her iki kentteki kuyulardan yılda toplam 1 milyon tondan fazla ham petrol çıkarmak mümkün olacaktı.
Bu öngörüyü gerçekleştirmek üzere Göring, Luftwaffe komutası altında, Mineralöl Teknik Tugayı (Technical Brigade Mineralöl/TBM) adlı bir birim kurulmasını emretti. Birimin görevi, ele geçirilen kuyuları yeniden işler hale getirmek olacaktı. 5.500 personel istihdam eden Tugay 1.100 vasıta ve 80.000 ton ağırlığında petrol çıkarma ekipmanına sahipti. Bu ekipman, Fransız petrol sanayisinden yağmalanmıştı (Forczyk: 24).
Göring’in tahayyülüne göre, Alman ordusu Maykop ve Grozni kuyularını ele geçirince tugay bunları hızla işler hale getirecek, petrol oluk oluk akmaya başlayacaktı. Bu durumda Göring ve Konti Öl’deki ortakları servetlerini katlayacaklardı. Göring ve başında olduğu Luftwaffe bu stratejik başarıdan aslan payını alacaktı. Göring’in Hitler’i ikna etmesi zor olmadı. Zaten Hitler de doğuda giderek büyüyen başarısızlıktan kurtulmak istiyordu. Führer, Almanya’nın kırılan gururunu onarmak için kolay bir zaferin peşindeydi. Göring de bunun farkındaydı. Kafkasya bunun için bulunmaz bir fırsattı. Moskova’nın tersine, Kafkasya iyi korunmuyordu. Ne var ki Hitler uzaklardaki Kafkasya’da geniş ölçekli operasyonlar yürütmenin zorlukları üzerine etütler yapmak yerine, burasını özel bir askeri koloni yapma hayallerine daldı. Buna göre, Alman savaş gazileri petrol kuyularını korumak üzere Kafkasya’ya yerleştirileceklerdi.
Doğudaki savaşın kazanılmasının Kafkasya petrollerinin ele geçirilmesine bağlı olduğuna inandırılan Hitler 5 Nisan 1942’de 41 numaralı talimatını (Operation Fall Blau) yayımladı. Talimata göre Sovyetler’in elinde kalan tüm savunma potansiyeli tahrip edilecek, Sovyet iktidarının en önemli savaş sanayi tesisleriyle bağları koparılacaktı. Eldeki tüm kuvvetler –düşmanı Don önünde yok etmek, Kafkasya petrol kuyularını ve Kafkas Sıradağları’ndaki geçitleri ele geçirmek üzere– güney cephesindeki ana operasyonlara yoğunlaşacaktı (Forczyk: 24).
Ne var ki Göring ve Konti Öl uzmanları bir şeyi fark etmemiş ya da bilerek Hitler’e söylememişlerdi; petrol kuyularının Almanların eline geçmeden önce tahrip edilme olasılığı çok yüksekti.
Göring ve Konti Öl, işgal edilecek Kafkasya’da bir servet bulunacağının sözünü vermişlerdi. Oysa Mineröl Teknik Tugayı, Maykop’ta Kasım 1942 ile Ocak 1943 arasında sadece 1.000 ton petrol çıkarabildi. Sonra Almanlar Maykop’u terk ettiler. Kuyular tekrar Sovyetler’in eline geçti. Almanlar çok sınırlı bir üretim yapabilmiş, günde ancak 7-10 ton petrol çıkarabilmişlerdi. Çıkarılan petrol ancak yerel ulaşım faaliyetlerinde kullanıldı ve Almanya’ya gönderilemedi. Tugayın tahminlerine göre Maykop’ta 1943 yılı ortasına kadar ciddi bir üretim yapılamayacak, büyük ölçekli üretim ise (yani ayda 50.000-70.000 ton) ancak 1943 yılı sonunda başlayabilecekti. Yani Maykop kuyularını tam kapasiteyle çalıştırmak için en az 15 aya ihtiyaç vardı. Oysa Almanların bu kadar beklemeye tahammülleri yoktu (Forczyk: 91).
Almanların Maykop kuyularını ele geçirmesi Sovyet savaş aygıtına ciddi bir darbe vurmadı. Çünkü Stalin, Ural bölgesinde yeni kuyular açtırmak suretiyle petrol üretimini artırmıştı. Hatta Almanya’nın Kafkasya’yı işgaliyle Sovyet petrol üretimi daha da artmıştı.
Kaynakça:
Forczyk, Robert. The Caucasus 1942-43: Kleist’s Race for Oil. Oxford: Osprey Publishing, 2015.