Her şey 28 Kasım 2010’da çıkan yangınla başladı. Gar binasının başta çatısı olmak üzere birçok bölümü zarar gördü. Uzun yıllar üstü branda ile örtülü olarak onarımını bekleyen gar binasının belleklerdeki hikâyeleri aklımdan geçti. Siyah beyaz film karelerinde İstanbul’a giriş kapısı olarak geçen o güzel sahneler, İstanbul ile Anadolu’yu buluşturan özlem, sevgi ve hasret dolu anlar… 1924 yılından itibaren TCDD’nin ilk genel müdürlük binası, sonrasında da 1. Bölge Müdürlüğü binası olarak hizmet veren İstanbul’un bu simge yapısını kent hafızasından silecek projeler önerildi.
2000’li yıllarla başlayan projeler içinde 2004 yılında ticaret ve turizm merkezi yapılmak istenen bölgede 70 katlı tam 7 tane gökdelen projesi açıklandı. Medyada proje görselleri ile yer aldı. Boy boy görseller İstanbul’un Anadolu yakasının siluetini yok sayarcasına kurgulanmıştı. Aynı zamanda kruvaziyer liman ile Haydarpaşa Port projesi de tanıtıldı. Toplumsal tepkiler nedeniyle bu proje rafa kaldırılırken, 2005 yılında çizilen bir başka projede “Haydarpaşa Venedik gibi olacak, Haydarpaşa binası otel olacak, kültür merkezi olacak” dendi. Yapıyı ve bölgeyi korumak adına yapılan müracaatlar ile 2006 yılında İstanbul 5 No’lu Kültür ve Tabiat Varlıkları Bölge Koruma Kurulu, Haydarpaşa Gar binası ve çevresini “Tarihi ve kentsel sit alanı” ilan etti. Bina ve bölge için akıl almaz yeni projeler gündeme getirildi. İstanbul’un olimpiyatlara aday olması kapsamında boğazın kıyısına 120 bin kişilik stat ve binanın da Olimpiyat Oyunları’nda işlevsel fonksiyonlarla kullanılması önerildi. Hatta bu proje sunulurken stadyumdaki seyircilerin İstanbul Boğazı’nı, Sarayburnu’nu seyrederek stadyumdaki etkinlikleri izleyebilecekleri söylendi.
Ortalık proje pazarları ile kaynarken 2018’de Haydarpaşa Gar binasının tren yolları altında yapılan kazılarda önemli arkeolojik buluntular elde edildi. Kadıköy antik kent limanı ve yerleşkesine ait yapı temelleri ortaya çıkarıldı. Tüm bu gelişmelere rağmen kentin kamu rantını yemek için 2019’da “Haydarpaşa tasarım merkezi olacak” projesi ortaya sürüldü. Bu aynı zamanda Haydarpaşa ile tarihi Sirkeci Garı’nı da içine alan bir projeydi, bu maksatla ihaleye çıkarıldı. Kendilerini garantiye almak için İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) ihaleye girmesi de engellendi. Tüm bu zaman içinde kenti ve kamu alanlarını korumak için kurulmuş olan “Haydarpaşa Dayanışması” tam 19 yıldır aralıksız mücadelesini sürdürüyor. Her pazar atılan “Haydarpaşa gardır, gar kalacak” sloganı da ülke sınırlarını aştı.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bu yağmaya çanak tutacak şekilde Haydarpaşa ve Sirkeci gar binaları ve gar sahalarını [Birleşik Taşımacılık Sendikası’na (BTS) göre her iki gar binası çevresindeki bu alanların toplamı 700 dönümdür] 29 yıllığına Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devretti. Bakan Mehmet Nuri Ersoy’un “Kültür-sanat gücü” ve “Boğazın birleştiricisi” sloganı ile bu alanların kültür-sanata hizmet edecek yerler olacağını söylemesi inandırıcı gelmedi. Zira bakanlıklar arasında daha protokol imzası gerçekleşmeden önce 9 Temmuz 2024 tarihinde Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı’nın, yetkili personel dışında hiç kimsenin giremeyeceği alanlarda elinde projeler ile gözlemler yaptığı görüntülendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın protokol çerçevesi içinde devredilen yerleri kiraya verebilme imkânının da olması bu konudaki kaygıların ne kadar doğru olduğunu bir kez daha ortaya koydu. BTS’nin, bakanlıkların kiralama işlemi ile ilgili “yürütmenin durdurulması” ve “iptal” için açtığı dava devam ederken, bu kez de gar içindeki işletmelerin ve lojmanların derhal boşaltılması yazılı talimatları geldi.
Haydarpaşa Tren Garı vasfını yitirecek. Yapılan tüm çalışmalar bu yönde. Halen mahkeme kararlarına rağmen inşası devam eden Söğütlüçeşme’ye yapılmakta olan AVM binaları, ilave edilecek viyadükler ile trenleri direkt olarak Halkalı’ya yönlendirecekler. Yani Gebze’den çalışan trenler bir şekilde Haydarpaşa’dan baypas edilip Halkalı’ya devam edecekler. Haydarpaşa Tren Garı da vasfını yitirmiş olacak. Yıllardır mücadelesi verilen gar binası ve çevresi için uygulanan her rant projesindeki yolun aynısı bu kez de Haydarpaşa Garı’nda kat ediliyor.
İstanbul’un simgesel kent kimliği de yok olacak. Aslında bakanlıklar arası sözleşmeler, alanların bu yetki ile başkalarına kiraya verilecek olması vs. bütün bunlar, burası için hazırlanan çökme projesinin yolları. Galataport ve diğer uygulamalara bakıldığında bunu görmemek mümkün değil. İçinde Mimarlar Odası’nın da yer aldığı Haydarpaşa Dayanışması’nın mücadelesine tüm gücümüzle katkı koyalım. Tam 19 yıldır süren, dünyada eşi görülmemiş bir mücadelenin parçası olalım. Bu kent bizim. Rant çetelerinin kentler üzerinde oynadığı oyunlara Haydarpaşa’da izin vermeyelim. Yıllardır dillerden düşürmediğimiz slogan ile “Haydarpaşa gardır, gar kalacak”.
Mimarlar Odası İstanbul Büyük Kent Şb.
Anadolu II Bölge Tems. Başkanı
Osman Güdü