Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Leningrad Çerkesleri

Bu, unutulmaması gereken inanılmaz bir kahramanlık hikâyesidir. Büyük Vatanseverlik Savaşı sırasında, Karaçay-Çerkes’in Habez Bölgesi’ndeki Besleney Köyü’nün sakinleri, kuşatma altındaki Leningrad’dan tahliye edilen çocukları ölümden kurtarmıştı. 32 çocuk, köydeki aileler için kendi çocukları gibi oldu: Yetimler, ailenin bireyleri olarak yetiştirildi ve idam tehdidine rağmen faşistlere teslim edilmedi.

12 No’lu Yetimhane’deki çocuklar, Nisan 1942’de Leningrad’dan tahliye edildi. Ancak Kafkasya’ya giderken tren, Armavir İstasyonu’nda Alman uçakları tarafından bombalandı. Sağ kalanlar, dört araba ile Kurgan Köyü’nden dağlara doğru götürüldüler. Geçtikleri köylerin sakinleri ekmek getirdiler, ancak çocukları götürmekten korkuyorlardı. Çünkü çoğunluğu Yahudi ailelerden geliyorlardı ve Naziler onları saklayanların canlarını bağışlamazdı.

Tek kollu çavuş

Sağ kurtulanlar daha sonra kendilerine yeni taburcu olmuş tek kollu bir çavuşun eşlik ettiğini hatırladılar, ancak ne yazık ki ismini anımsamıyorlar. Çocuk kafilesi dört ay boyunca köyler ve beldeler arasında dolaştırıldı. Ve 13 Ağustos 1942’de arabalar Besleney’in eteklerinde durdu. Yerel halk bu yolcular için ekmek ve kefir getirdi. Ve sonra asker, köylülere dönerek şöyle dedi: “Son arabada 32 çocuk var, en zayıf ve en hasta olanlar. Onları almanızı talep etmiyorum, çünkü ben olsam onları almayacağımı biliyorum…”

Ölümcül sessizlik

Alla Skagoşeva, Besleney’deki okulda tarih ve sosyal bilgiler dersleri veriyor ve ayrıca köylülerin kahramanlıklarına dair tanıklıkların ve anılarının yer aldığı bir müzeyi yönetiyor.

Skagoşeva “Konuklarımıza bu olayları birçok kez anlattım. İnanmayacaksınız ama hâlâ gözyaşlarımı tutamıyorum.

13 Ağustos 1942’de, kadınlarımız arabanın üzerindeki brandayı kaldırdılar ve ağlamaya başladılar, çocuklar çok zayıf ve bitkindi. Onları en çok etkileyen şey ölümcül sessizlikti. Çocukların gürültü yapması gerekirdi… Ama orası o an o kadar sessizdi ki sineklerin vızıltısını duyabiliyordunuz. Çocukların konuşmaya bile gücü yoktu” diyor.

Katya – Fatima, Vitya – Ramazan

Çocukların kaderi bir toplantıda kararlaştırıldı. Onları saklamak tüm köyü tehlikeye atmak anlamına gelecekti. Almanlar Kafkasya’ya çoktan girmişti. Saklamamak ise çocukları kesin ölüme mahkûm etmek demekti. Yaşlı Murzabek Okhtov çizgiyi çekti: Ablukadan kurtulanlar her ne pahasına olursa olsun teslim edilmemeliydi. Besleney sakinleri bir gecede tüm çocukları aile sicillerine aldılar.

Zor bir geceydi, özellikle de Kolektif Çiftlik Başkanı Khusin Lakhov ve Köy Konseyi Başkanı Sagid Şovgenov için. Sabaha kadar, çocukları yeni Çerkes isimleriyle hane siciline kaydettiler. Böylece Katya Ivanova’nın adı Fatima Okhtova, Vitya Voronin’in adı Ramazan Adzinov oldu.

Sabah tüm işlemler bitmişti.

Kukra ve Musa

Hiçbirini teslim etmediler

15 Ağustos’ta Almanlar köye varmıştı. İlk yaptıkları şey bir tercüman aracılığıyla köy sakinlerinin listesini ve belgeleri kontrol etmek oldu. Kolektif çiftliğin başkanı uyarıldı. “Eğer bir Yahudi çocuk bulursak hem seni, hem çocuğu hem de saklayan aileyi öldürürüz” dendi. İşgalciler, köyü ve çevresini yaklaşık beş ay boyunca yönetti. Bu süre boyunca Besleney sakinleri tek bir çocuğu bile teslim etmedi.

Skagoşeva “İlk başlarda çocuklara bir açıklama yapmamıza gerek olmamıştı. O kadar sessizlerdi ki Rusça konuşup kendilerini ele vermezlerdi. Birkaç ay içinde Adigece öğrendiler. Köyde onlara ‘Leningrad Çerkesleri’ deniyordu. Almanlar ortaya çıkınca çocuklar çatı arasında ya da bodrumda saklanıyordu” diyor.

Köye getirilen 32 çocuğun hepsi kurtulmuştu. Bir kısmı, Leningrad Kuşatması ve savaşın sona ermesinin ardından kendi yollarına gitti. Bir kısmı da yıllar sonra akrabalarını bulunca köyü terk etti. “Leningrad Çerkesleri”nden beşi ise ülkeden ayrılmadı, bazı ailelerle görüştük.

Mikhail – Mişa

Savaş, Mikhail’i Belarus’un Slutsk şehrindeki Bezverkhovichi Köyü’nden meslek okulunda okumak için gittiği Leningrad’da yakalamıştı. Besleney’e geldiğinde 16 yaşındaydı. Sıska, sarışın çocuğu Ayşat ve Amin İslamov evine almıştı. Amin, ebeveynsiz kalmanın nasıl bir şey olduğunu çok iyi biliyordu. Çünkü kendisi de bir yetim olarak bir Çerkes aile tarafından evlat edinilmişti. Stavropol Bölgesi’nden Filipp Gaivoronsky’ye ailesi yeni bir ad vermişti. Filipp-Amin artık kendisine bir oğul bulmuş ve kendi soyadını vermişti.

Amin ve Ayşat’ın torunu Ali Kardanov şöyle anlatıyor: “Büyükannem ve büyükbabamın iki kızı vardı, oğulları yoktu. Mikhail, savaş yıllarını aileyle geçirdi. Birçok insan okulu bırakıp kolektif çiftlikte çalışmaya başlamış. Ama büyükbabam bir çocuğun ekmeğini kazanacağı bir mesleği olması gerektiği konusunda ısrarlıymış. Mikhail o zamanlar revaçta olan bir meslek edinmiş: Kunduracılık.

Mişa Kononçik-İslamov, 1946 yılında köyden başka çocuklarla birlikte uçak fabrikasında çalışmak için Moskova’ya gitmiş. O dönemde de biyolojik ebeveynleri İvan ve Anna’nın hayatta olduğunu ve onu beklediklerini öğrenmiş. Ayşat ve Amin’e bir mektup yazarak Belarus’a gitmek istediğini belirtmiş. Dört yıl boyunca onu oğulları gibi gören ve tüm kalpleriyle onun için telaşlanan büyükannem ve büyükbabamın keyfi kaçmış. Büyükbabam mantığıyla hareket ederek karar vermiş, ‘Öz olmak başka bir şey, bırakalım gitsin’ demiş.

1947’de Mikhail ülkesine gitmiş. Moskova’daki uçak fabrikasına dönmek istememiş. Ama orduya ait olan fabrika yönetimi tarafından firari ilan edilerek üç yıllığına Sibirya’da sürgüne gönderilmiş. Sürgün cezasını çektiği Krasnoyarsk Krayı’nda orduya yazılarak Uzakdoğu’da hizmet vermiş. Tüm bu dönem boyunca her iki ailesine de mektuplar yazmış.”

Mikhail, Bezverkhovichi Köyü’ne 1954 yılında dönebilmiş. Bir tamirat tesisinde şoför olarak iş bulup evlenmiş. Eşi Lina ile birlikte Tatyana ve Tamara adında iki kızları olmuş. Tatyana’nın oğlu Andrey Burak şunları söylüyor: “Savaş ve yaşadığı zorlukların bedeli büyüktü, dedemin kalbinde sorun vardı. 1947’de büyükannem Lina kanserden öldü, bu da dedemi iyice çökertti. Eşinin vefatından bir yıl sonra, 49 yaşındayken hayata veda etti.”

Mikhail Kononçik’in Karaçay-Çerkes ve Belarus’taki iki ailesi halen görüşüyor ve haberleşiyor.

Murzabek Okhtov (ortada oturan) ve ailesi

Vladimir – Nur

Aslan Kaspotoviç Kardanov, en küçük çocukları henüz 3 yaşındayken eşini yitirmişti. Üç oğlunu (Magomed, Azamat, Hasambi) tek başına büyüttü. Üçü de cephedeydi. Kardanov, Ağustos 1942’de Leningradlı çocuklar getirildiğinde onlardan birini almak isteyen ilk gönüllülerin arasındaydı. Bunu yaptığı için ileride kaderine teşekkür edecekti. Yaşamının son günlerine dek şuna inanmıştı: Bunu yaptığı için oğulları savaştan canlı dönmüştü. Evlatlık aldığı Vladimir (Volodya) Kolesniçenko’ya ışık anlamına gelen “Nur” adını verdi.

Vladimir-Nur, ailenin en büyük çocuğu olan Magomed’in evinde büyüdü. Savaş kahramanı Magomed’in de üç oğlu vardı: Sosruka, Mukhadin ve Ruslan…

Ruslan Kardanov “Şu anda büyükbabamın evinde yaşıyorum. Sık sık Volodya’yı hatırlarım. Ailemizin bir üyesi gibiydi, ona abimizmiş gibi saygı duyardık” diyor.

60’lı yıllarda Vladimir orduya alınmış. Öncesinde kız kardeşini bulup Leningrad’a gitmiş. Ölümüne kadar Besleney’deki ailesine mektuplar yollamış. Aslan Kardanov’un oğlu Hasambi Kardanov ünlü bir oyun yazarı oldu. Yazdığı “Leningrad Harekâtı” oyununu Vladimir-Nur’a ithaf etti.

2010 yılında açılan “Çerkes Anne” anıtı

Marik – Musa

Kukra’nın Ağustos 1942’de o arabadan alıp kucakladığı çocuk 7 yaşındaydı. O ve eşi Yakub’un hiç çocukları olmamıştı. Gri gözlü sarışın çocuk onların tek oğlu oldu. O gece, çocuğun adı Musa Yakuboviç Agerjanokov olarak kaydedildi. Bu isim, ömrü boyunca Marik’in adı olarak kaldı.

Kızı Zuleta şöyle diyor: “Dedem gerçek soyadını hiçbir zaman hatırlamadı. Ebeveynlerini de hayal meyal hatırlıyordu. Çocukluk anılarından bahsederken, babasının evindeki rafların kitaplarla dolu olduğunu söylerdi. Babam da kitapları severdi. Dönemin tüm zorluklarına rağmen, büyükannem ve büyükbabam oğulları Musa’nın eğitim alması için hiçbir şeyi esirgememişler. Öğretmen okulundan mezun olmuş, sonra da Stavropol Pedagoji Enstitüsü’nü bitirmiş.”

2010 yılında açılan “Çerkes Anne” anıtı

Okuldan mezun olunca geri dönmüş. Gelecekte eşi olacak olan Yura da 10. sınıfta okuyormuş. Birkaç yıl sonra evlenmişler. Musa Yakuboviç, fizik ve astronomi dersleri veriyormuş, başöğretmenken emekli olmuş.

Zuleta “Savaş sonrası yıllarda babam birkaç kez Leningrad’a davet edilmiş. Ama hiçbir akrabasına ulaşamamış. Akrabaları büyük ihtimalle kuşatma sırasında ölmüştü. Kendisini tam bir Çerkes hissettiğini ve yaşamının tamamını geçirdiği köyü asla terk etmek istemediğini söylerdi” diyor.

Musa ve Yura’nın beş çocuğu olmuş: Zuleta, Zulifa, Marina, Mukhtar ve Oleg. Büyük kızı Zuleta da babasının izinden yürüyerek öğretmen olmuş. Emekliliğine kadar Fransızca ve İngilizce öğretmenliği yapmış.

Zuleta “Ben de babam gibi sarışınım, Marina’nın kızı ve Oleg’in iki çocuğu babama çok benziyor” diyor gülümseyerek ve ekliyor: “Ebeveynlerimiz büyük bir uyum içinde yaşadılar. Babam 2014’te vefat etti, hepimiz öksüz kaldık.”

Besleney Köyü’nde heykeltıraş Hatıj Kemriugov tarafından yapılan “Çerkes Anne” anıtı var. Başörtülü bir kadının omzuna güvenle elini koyan bir erkek çocuk… Akraba haline gelen bir yabancının çocuğu…

(www.spravedlivo.ru)

 

Çeviri: Serap Canbek

 

Yazarın Diğer Yazıları

‘Kesişmeler’

Vision Art Platform’da, 11 sanatçının eserlerini bir araya getiren ‘Kesişmeler’ sergisinin açılışı 29 Nisan’da gerçekleşti. Fırat Arapoğlu küratörlüğündeki sergide Aida Mahmudova, Berna Dolmacı, E...

Ritsa Cafe, Mersin’de açıldı

Mersin Kafkas Kültür ve Yardımlaşma Derneği’nin katkılarıyla Mersin’de yaşayan Çerkesler için sapa kalan dernek binasından bağımsız olarak buluşma, görüşme ve yemek ihtiyaçlarını da karşılamak...

Джылъ Уджэраджэм И Макъ

МахуэлI Беслъэн и тхылъ «Джылъ уджэраджэм и макъ» фIэщыгъэр иIэу къыдэкIащ. МахуэлI Беслъэн Замир и къуэр Дзэлыкъуэ куейм хыхьэ Къамылыкъуэ къуажэм къыщалъхуащ. Къэбэрдей-Балъкъэр къэрал университетым...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img