Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Karaçay-Malkar aydınları ve toplum üzerindeki etkileri

Türkiye’deki Karaçay-Malkar topluluğu yaklaşık 50 bin kişiden oluşuyor. 85 milyonluk Türkiye’de, 3-5 milyonluk Kafkas kökenli nüfus düşünüldüğü zaman küçük bir topluluk. Bundan dolayı Karaçay-Malkarlıların güçlü sivil yapıları yok, ancak bu temsil boşluğunu aydın figürleri doldurdu. Müslüman, Türk, Kafkas, Çerkes kimliklerinin kesişim kümesi olan Karaçay-Malkar halkının dikkat çekici özelliklerinden biri, içlerinden çok sayıda aydın çıkmasıdır. Karaçay-Malkar aydınlarının kendi toplumları üzerinde kurdukları özgün bir etki var.

Mahmut Duda, Yılmaz Nevruz, Tekin Koçkar, Hayati Bice, Ufuk Tavkul, Nurullah Tabakçı, Abdullah Temizkan, Adilhan Adiloğlu, Ufuk Tuzman, Kutbi Kılınçer Ebu’dan bahsedilebilir. Elbette başka isimler de var, fakat bir tablo ortaya koymak için belirli isimler üzerinden ilerlemek yeterli olacak. Çeşitli alanlarda faaliyetler gösteren, diaspora ve Kafkasya’da diyalog kuran bu insanların daha fazla anlaşılması gerektiği açık. Çoğu akademik süreçten geçen Karaçay-Malkar aydınları, yaptıkları çalışmalarla hem kendi halkı için bir kimlik inşa etti hem de genel kamuoyunu Karaçay-Malkarlılar ve Kafkasya ile ilgili bilgilendirip etki sahası oluşturdular.

Entelektüel-Aydın üzerine tartışmalar

Tartışmayı entelektüel değil de aydın kelimesi üzerinden yürütmek mantıklı görünüyor. Entelektüel, toplumsal düşünmekten ziyade, bilgi üzerinde fikir yürüten, oyun oynayan bir imaja sahip. Aydın ise içerisinden çıktığı halkın problemleriyle ilgilenen, kendi toplumuna yön gösteren bir anlama geliyor. Teoride bir fark yok, ancak kelimelere yüklenen güncel anlamlar entelektüel ve aydın arasındaki farklılığı artırdı.

Popülist ve otoriter siyasetçiler aydınların halk kitlelerini aşağıladığı, kültürleriyle çatışan yeni değerler dayattığı ve seçimlerine saygı duymadıkları yönünde propaganda yapıyor. Türkiye’de de aydınlar halka tepeden bakan ve onları geri kalmışlıkla suçlayan, konfor içerisinde yaşayan elitler olarak kodlanır. Halk geçmişin karanlığında ve geri. Aydın ise geleceği inşa eder ve ışık saçar.

Bu tip önyargıların Kafkas diasporası ve Karaçay-Malkar toplumu içinde yaygın olmadığı söylenebilir. Çünkü aydınların birçoğu halk ile olan bağlantılarını canlı tutuyor. Özellikle kültürün yaşatılmaya çalışıldığı diaspora topluluklarında aydınlar bir değer taşıyor. Dolayısıyla genel Türkiye kamuoyu ile karşılaştırıldığı zaman Kafkas diasporasında aydın ve halk arasında aşırı bir kopukluğun olmadığı belirtilmeli.

Türkiye’de Karaçay-Malkar aydınları

Karaçay-Malkar aydınlarının ortak özelliği bilimsel çalışmalar yürütmeleri. Bu kapsamda Türkiye’de Karaçay-Malkarlılıkla ilgili ilk temeli Mahmut Duda’nın attığı söylenebilir. Kafkasya doğumlu olan Duda, İkinci Dünya Savaşı sonrası Türkiye’ye mülteci olarak geliyor. Bir dönem burada bulunup ABD’ye sığınıyor. Duda’nın görüşleri Birleşik Kafkasya çizgisinde ve Karaçay-Malkarlılık anlayışı da bu doğrultuda şekilleniyor. Ankara’da üniversitede çalıştığı dönemde Türk akademisyenlerle araştırmalar yürütüyor. Yazdığı kitapları bizzat Eskişehir ve Konya’daki Karaçay-Malkar köylerinde dağıtıyor.

Duda’dan sonraki yıllarda Yılmaz Nevruz, Tekin Koçkar, Hayati Bice öne çıktı. Nevruz ve Bice’nin genel olarak sağ, Koçkar’ın sol siyasi kümelenmede olduğu söylenebilir. Nevruz geçmişte antikomünist, Türklük ile barışık, Birleşik Kafkasya düşüncesini öne çıkarıyordu, günümüzde ise daha Kafkas merkezli düşünüyor. Koçkar’ın Karaçay-Malkar kimliği belirgin olmakla birlikte Çerkes diasporasıyla ortak iş yapmaya yatkın ve Kafkasya’daki Karaçay-Malkarlılar ile iletişimi var. Bice ise İslami ve Türk milliyetçisi bakış açılarına sahip, Karaçay-Malkarlılığı bu kapsamlar içerisinde gören biri.

Yakın gelecekte ise Ufuk Tavkul, Nurullah Tabakçı, Abdullah Temizkan, Adilhan Adiloğlu, Ufuk Tuzman, Kutbi Kılınçer Ebu isimleri öne çıkıyor. Bu isimlerin bazıları Türkiye’nin Orta Asya ve Kafkasya’ya olan ilgisiyle bağlantılı bir kariyer inşa etti. Tavkul ve Temizkan, sadece Karaçay-Malkarlılık konusunda değil, Kafkasya konusunda da otorite oldu. Tavkul, Kafkasya ve Karaçay-Malkarlılar konusunda akla gelen ilk isimlerden biri. Tabakçı, sivil toplum projelerinde aktif oldu. Adiloğlu, Karaçay-Malkar halkını Türklük içerisinde değerlendirdi ve dijital ortamlarda fikirlerini yaydı. Tuzman, derneklerin federasyonlaşması ve diğer Türki dilli topluluklarla ilişkileri güçlendirdi. Ebu ise sol siyasette ve Kafkasoloji alanında çalışmalar yürüttü, Çerkes diasporası ve Kafkasya ile iletişim kurdu.

Yükselen popülizme aydın alternatifi

Türkiye’deki Karaçay-Malkar toplumu üzerinde; dergiler, kitaplar, konferanslar, internet içerikleri, kişisel bağlantılar ile aydınların etki sahasının çeşitlilik arz ettiği görülür. Karaçay-Malkarlılar arasında yapılacak ufak sohbetlerde bile Karaçay-Malkar aydınlarının bilindiği, onların fikirlerinin kritik edildiği rahatlıkla anlaşılabilir. Müslümanlık, Türklük, Kafkasyalılık, Çerkeslik, Karaçay-Malkarlılık gibi başlıklar etrafında şekillenen kimlik algılarında aydınlar belirleyici bir faktör oldu. Fakat süreç tamamen sorunsuz değil.

En büyük problem aydınlar arasındaki diyaloğun zayıf olması, farklı siyasi fikirler, coğrafi uzaklıklar burada etkili olmakta. Karaçay-Malkar aydınları ve Karaçay-Malkar sivil toplum kuruluşları arasında ortak iş yapılmasını sağlayacak bir zemin inşa edilmediği gibi, iki taraf arasında halkı kimin temsil ettiği noktasında rekabet var. Karaçay-Malkar aydınlarının çoğu Kafkas ve Türk aydın çevreleriyle yeterli bağlantıya sahip değil. Bütün bu nedenler önemli bir potansiyele sahip Karaçay-Malkar aydınlarının etki sahasını kısıtlıyor.

Sonuç olarak entelektüel ve aydın karşıtı bir hava var. Popülizm ve otoritarizm baskın hale geldi. Siyasetçiler zorba, beklenmedik, absürt hareketler sergiledikçe, halk kitleleri onları daha fazla kendilerinden görüyor. Fakat bu sürecin yıkıcı sonuçları hissedilir olmaya başladı. Savaş, ekonomik bunalım gibi senaryolar ağırlaştı. Bu deneyimlerin ardından yeni şeyler söyleyen, eleştirel düşünen, yapıcı tarza sahip aydınlar toplum tarafından tekrar dikkate alınabilir. Kafkas diasporası ve Karaçay-Malkar toplumu kendi aydınlarıyla kuracakları sağlıklı ilişkiler sayesinde günümüzde yaşanan bu süreçlerden asgari zararla çıkmayı başarabilirler.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Yazarın Diğer Yazıları

Karaçay-Malkar sürgünlerini yeniden düşünmek

Çerkesler açısından mayıs ayı, 21 Mayıs 1864 tarihini içerisinde barındırması sebebiyle önemlidir. Sürgün temalı programların düzenlendiği bugünlerde Kafkas diasporası senenin yoğun zamanlarını yaşıyor. Özellikle...

Karaçay-Malkarlılar neden Ukrayna tarafında savaşmadı?

Ukrayna-Rusya Savaşı ile Batı ülkelerindeki Rusya karşıtı yapılanmalar harekete geçti. Stratejik olarak Kafkasya’dan Rusya’ya karşı ikinci bir cephe açılma ihtimali düşünüldü. Ancak bu yönde...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img