Nazar etme ne olur!

0
541

FETÖ tarafından 15 Temmuz 2016’da gerçekleştirilen alçak Darbe Girişimi’nin sene-i devriyesi oldu bile.Darbe ile sokaklara dökülen halkımız, 15 Temmuz 2017’de bir kez daha meydanlara çıktı ki, bu da bir anlamda geçen yılın sağlaması sayılır.
Gezi’de “zor tutuyorum” dediği milyonları, 15 Temmuz’da bir sözüyle sokağa çıkaran Cumhurbaşkanı’na nazire yapmaya kalkan Kılıçdaroğlu da, bu arada Demirel’i haklı çıkarırcasına yolların yürümekle aşınmayacağını göstermiş oldu. Gezi hempalarının “mesele ağaç değil kardeşim” sözünden ilhamla, “sokağı” deneyen Kılıçdaroğlu halkın sağduyusu ile karşılaşınca “kontrollü darbe” söylemine sarıldı. “Ateşle oynama” pratiği tutmayınca da, “meydan yarışı” başlattı. Açık olan bir şey varsa, bu işte de her zamanki gibi mağlup olduğudur.
Bu açık mağlubiyet karşısında, kamyon yazılarından esinlenerek başlığa çıkardık ana fikrimizi. “Nazar etme ne olur; çalış senin de olur” diyeceğiz ama bunlar çalışmayı da sevmiyorlar ki birader. Beslendikleri ana damar kaos olunca, çalışmak zor geliyor beyzadelere. Ondan sonra da işin en kolayına sarılıyorlar: Halk cahil!..
Halkın sağduyusu ile dalga geçmek onlarda. Vatandaşı küçümsemek desen evvel ezel düsturları. Milletin feraseti onlarda olsa algılayabilecekler belki bazı şeyleri; ama maalesef.
Kendilerini de inkâr edercesine sarıldıkları “Kontrollü Darbe” yalanı karşısında, insanın içi acıyor açıkçası. Darbe gecesi meclisteki arkadaşlarının yaşadıkları da ona bir ders olmuyor. 7 Ağustos’ta Yenikapı’da sahneye çıkan Kılıçdaroğlu’nun içinde bulunduğu çıkmazı anlatmak için, FETO’ya koşulmuş olmasından başka bir şey akla gelmiyor insanın.
Bu yalanla ilgili vereceğim çok örnek var ama sadece şu örnek bile “kontrollü” yalanına umarım cevap olur. Cumhurbaşkanı’nın uzun yıllardır en yakınındaki arkadaşlarından birisi olan Erol Olçok ve onun cumhurbaşkanına olan sevgisinden dolayı, ismini Abdullah Tayyip olarak koyduğu oğlunun, 15 Temmuz’da şehit düşmesi bile ayıltmıyor muhalefet cephesini.
Bu kadar apaçık ve de çırılçıplak bir gerçeği görmemek için insanın bakar kör olması gerekir deyip, bir fıkra sokuşturalım araya ki derdimiz anlaşılsın.
Adam eşinin kendisini aldattığından kuşku duyduğu için, bir dedektif tutar.Birkaç gün sonra detektif rapor vermeye gelir: Efendim önceki gün eşiniz genç ve yakışıklı bir erkekle lüks bir restoranda buluştu. Karşılaşınca, birbirlerine sımsıkı sarılıp bir müddet öylece kaldılar. Sonra el ele, göz göze yemeklerini yediler.
Adam “Olabilir canım, bunda ne var, eski bir arkadaşı ile karşılaşmış olabilir” der.
Dedektif raporuna devam eder: Sonra restorandan çıkıp adamın pahalı arabasına bindiler. Arabaya bindikleri gibi de, öpüşmeye başladılar.
Adam huylanmaya başlar ama yine de “olabilir canım, bunda ne var” der.
Detektif : Sonra adamın ultra lüks villasına gittiler. Ben de binanın karşısındaki bir ağaca çıkıp kendilerini takip etmeye devam ettim. Sonra öpüşe kokuşa birbirlerini soymaya başladılar. Son parçayı çıkarmadan önce de perdeyi kapattılar. Ondan sonrasını bilemiyorum.
Zavallı adam, sağ yumruğunu sol avucuna vurup söylenir: Ah beni aldattığına bir inanabilsem, bir inanabilsem!..
Bu apaçık Darbe Girişimi’ne, hâlâ “kontrollü” falan diye konuşanları görünce bu fıkra aklıma geliyor hep. Bilmem anlatabildim mi?
Birkaç kelam da her geçen gün ruh halleri de bozulan ve bu bozukluk diline vuran benim sevgili hemşerilerime edeyim.
Yıllardır “Çerkes duruşu” der, kendimizi paralarız. Çerkes camiasının anlı şanlı isimleri de, tezvirat yarışını da aşıp düpedüz hakaret etme sevdasına düştüler ki bu acınası bir durum.Hiçbir zaman toptancı bir anlayışla insanları külliyen karalamadım. Tabii ki sürdürülen politikaları karşılıklı eleştireceğiz. Ama bu hiçbir zaman karşımızdaki camiayı bütünüyle rencide edici bir şekle girmemeli.
Birkaç örnek vereyim de ne demek istediğim daha rahat anlaşılsın.
Sanal alemde yazmış bir hemşerimiz: Sela… bu ortamda beladan daha iyi olacak gibi… Tez günde geçmişlerine kavuşmaları daha cazip. Bu pisliklerle Dünya çok kötü kokuyor.
Bir başkası: Ne mi düşünüyorum; yetmez ama selalarınız okunsun inşallah.
Bir diğeri: Bence 15 Temmuz saldıran ve saldırılan da iki grup köpekti, köpek olduğunu bir milletvekili söyleyince 3 gün meclise girme cezası vererek o ite destek olanlar muhteeereem hoca efendiye hakaret etti diyenlerin hepsi KUDUZ KÖPEKTİR. Hala beni yöneten grubun içinde it sürüleri dolaşmakta, birçok yalaka da adlarına methiyeler düzenlemekte ak kaşık olarak gösterilmek istenmektedir, kimse kuduz itleri aklamaya çalışmasın, uğraşıyorsa kendisi de satın alınmış İTTİR.
Şimdi Allah aşkına söyleyin bunun eleştiri ile bir alâkası var mı. Düpedüz hakaret ediyor. Onlar gibi olmayan bizlerin selası okunacak, dünya da size mi kalacak a hemşerim. “Bu pisliklerle” dünya çok kötü kokuyormuş. Klavyesinden irin damlayan birisi yazıyor bunu ha. Ne diyeyim, Allah ıslah etsin.
Selalarımı(z) okununca sana da kalmaz bu dünya diyelim de daha fazla ağır bir şey söylemeyelim hemşireye… Ya da en iyi bildiği tarzda, bir şarkı sözüyle anlatalım meramımızı: Bu dünya ne sana, ne de bana kalmaz; Sultan Süleyman’a kalmadı…
Üçüncü örnekteki şahsa cevabımı ben sanaldan da verdimdi; ama buradan da tekrarlamakta fayda var: Bu kadar ağır hakareti normal kafayla yap(a)mazsın. Ne içtiysen söyle, biz de aynısından içip, senin gibi rahat rahat yazıp, konuşalım.
Bu örneklerin devamı var da fazla uzatmak istemiyorum. Bir kez daha şunu söyleyeyim. Hangi taraftan, kim olursa olsun. Ağzınızdan çıkanı kulağınız duysun. Klavyenizden döküleni de gözünüz görsün. İnsanların sabrını zorlamayın. Mesele hakaret etmekse, bizim de müktesebatımız geniştir ha. Bilesiniz!
Hasılı kelam:
Özellikle solun oldum olası gerçekleştirmeye çalıştığı; bunun için de Taksim’de vs’de “silahlı birliklerle” epey prova yaptığı bir realiteden, bugün sokağa dökülen milyonlara geldik. “Tankın önüne ilk önce ben dikilirim” diyenlere karşın; tankın önüne yatan kahramanları gördük.
Aradaki fark şu: Birincisinin halkta karşılığı yok olmadı, olamaz da…
Diğer tarafta halk var. Etiyle, kanıyla canıyla. Gerçek!..
Yerli!..
Ve milli!..
Kafaları köle, ruhları zincirli değil!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz