Çeçen halkının beşiği

0
867
Mehk-Khel

Neredeyse tüm Çeçenlerin atalarının Galançoj’dan geldiği söylenir. Timur ve Nadir Şah’tan saklanmak için burada gizlenirlerdi, tanrıça Tuşoli’ye tapınır, parlamentolarını toplarlardı. Ama şimdi Galançoj’da kimse yaşamıyor. 

Galançoj bölgesinin tarihi halkındaki bilgiler çelişkili… Uzmanlar, halkın binlerce yıl burada yaşadığını, ancak 1944 sürgününden sonra Çeçenlerin bu bölgeye geri dönmelerine izin verilmediğini belirtiyor. 2012 yılında, cumhuriyet anayasasında değişiklikler yapılarak Galançoj bölgesi idari bir birim konumuna getirildi ve yakın bir geçmişte buraya bir yol inşa edildi, daha önce kapalı olan sınır bölgesi ise açıldı.  

  

Kalkan gibi havza 

“Bu yer, insanların hayatında muazzam bir rol oynadı” diyen Çeçen Cumhuriyeti Bilimler Akademisi İnsani Araştırmalar Enstitüsü araştırmacısı-tarih uzmanı Amin Tesaev anlatmaya devam ediyor. 

“Tarihi Galançoj bölgesinin toprakları, diğer alanlardan izole edilmişti ve istisnai bir konuma sahipti. Bugün bile buraya gelmek çok zor ve ortaçağda bu yol daha da aşılmaz durumdaydı. Bu topraklara aşina olmayan bir yabancının buraya gelmesi neredeyse imkânsızdı. Düşmanın bu bölgeye girebileceği yollar küçük birlikler tarafından kolayca engellenirdi. Galançoj havzası, düşmanı püskürtmeyi mümkün kılan doğal bir kalkan görevi görüyordu. 

Moğol-Tatar istilasından kurtulan Çeçenlerin buraya kaçtığına dair birçok efsane var. Burada beklediler, güçlerini toparladılar, aile kurdular. Galançoj bölgesi, Timur’un işgali ya da Pers saldırıları gibi birçok çalkantılı durumda, çatışmalardan kurtulanların saklanabildiği, yeniden güçlenebildiği ve sonra ovaya dönüp topraklarını geri alabildikleri bir yer oldu.” 

  

Dağlıların parlamentosu 

Bütün araştırmacılar, Naşxa bölgesine (Çeçen Cumhuriyeti’nin güneybatısı, Açhoy–Martan ve Itum-Ğala bölgelerinin bir parçası) özel bir önem atfeder. Burası, Çeçen halkının beşiği olarak adlandırılan Galançoj bölgesindeki bir kule kompleksidir. Naşxa yerleşimleri arasında, Mexk-Qel (Mehk- Khel – Halk Mahkemesi) toplantılarının yapıldığı Motsaroy Köyü vardı. Mehk-Khel, teiplerin (sülaleler) liderlerini, askeri birliklerini ve din adamlarını (öncesinde rahipleri, İslam sonrasında mollaları) içeren temsili bir iktidar organıydı. Önemli yargı ve yasama kararlarını veren, savaş ilan eden ya da ateşkes imzalayan onlardı.  

Tesaev, “Mehk-Khel, halk parlamentosunun bir tür üst meclisiydi. Her biri sira olarak adlandırılan 12 yaşlıyı içeriyordu. Böylece Naşxa, Çeçenlerin dağ oyuklarındaki tecrit döneminde ülkenin siyasi ve ruhani merkezi olarak hareket etti” diyor. 

Tanrıça Tuşoli heykeli – Vilakh

Birliğin üç sembolü 

Mehk-Khel tarafından alınan tüm kararlar, ulusal tarihçe olan ‘qhoman teptar’a kaydedilirdi. Ayrıca halkın yaşamındaki önemli olaylar da kayıtlara girerdi. Girilen bilgilerin gerçekliği, ulusal mühür olan ’qhoman muhar’ ile tasdiklenirdi. Bu nesnelerin her ikisi de kutsal emanet olarak kabul edilirdi ve ulusal birlik anlamına geliyordu. Üçüncü sembol ise ‘qhoman yey’ (ulusal kazan) idi.  

Tesaev, ‘qhoman yey’in ayrıca, ‘chast yey’ (bakır kazan) olarak da adlandırıldığını açıklıyor ve devam ediyor: “Efsane, Galançoj bölgesinin topraklarında halk parlamentosunun temelini atan kurucuların ortak bir kazan yaptığını anlatıyor. Bu kazan, birbirine perçinlenmiş altı parça bakır plakadan oluşuyordu.”  

Tesaev, Naşxalıların bir kazana yedi koç veya bir boğa yerleştirdiğine dair tanıklıklara atıfta bulunuyor: “Halk toplantıları sırasında, yemek bu kazanda pişirilir ve insanların aynı kazandan yemek yemeleri, birlikteliklerini sembolize ederdi. 

Çeçenler, şimdi bile birlikte yemek yeme konusunda benzer bir tutum sergiliyor. Aynı aileden bireylerin kitlesel katılımıyla gerçekleşen olaylara, çeviride ‘iyi-kötü’ anlamına gelen dika-won denir. Neşeli veya hüzünlü herhangi bir olay: Düğün, cenaze veya mevlit gibi çeşitli törenlere tüm akrabaların katılması gerekir. Ve düğün kutlamaları, zengince hazırlanmış sofralarda yapılır, yas menüsü daha kısıtlıdır. Et büyük bir kazanda kaynatılır, et suyu ile birlikte misafirlere ikram edilir. Büyük kazanlara bugün bile ihtiyaç var. 

Ulusal kazan günümüze ulaşmamış olsa da, bu konuda farklı kişilerden çok sayıda tanıklık aldık. 19. yüzyılın etnografları da bu kazan hakkında yazılar yazdı. Ulusal kazana kutsal bir anlam verildi. O sadece bir kap değildi.” 

  

“Kazanın kayboluşu İmam Şamil dönemiyle bağlantılı” 

Tesaev’e göre, insanlar ovaya dönmeye başladığı andan itibaren, Galançoj’dan ayrılan ailelerin reisi olan erkeklerin isimleri birliğin üç sembolünün üzerine kazınmaya başladı. Ne yazık ki, üç sembolün kalıntılarından hiçbiri günümüze ulaşamadı.  

Tesaev, “Kazanın kayboluşu İmam Şamil dönemiyle bağlantılı” diyor: “1843’te Şamil’in Galançoj bölgesinin topraklarına geldiğine ve naiplerinden birine bu kazanı kendisine getirmesini emrettiğine inanılıyor. İddiaya göre askerlere yemek hazırlanması için istemiş. İmamı reddetmek zordu ve kalıntının sahipleri onu almasına izin verdi. Şamil’e kazan ulaştığında onu özellikle yok etti. İmam, yaylalar üzerinde mutlak hâkimiyet kurmasını bu kazanın engellediğine inanıyordu: Bu kazan, Çeçen toplumunu birleştiriyordu ve Şamil’e muhalif olan Mehk-Khel’in sembolüydü. Bu arada, bilgi kaynaklarım bana ünlü Çeçen yazar, Dosh sözlüğünün derleyicisi Ebu İsmailov’un dedesinin, çocukluğunda bu kazanın bir plakasından yapılmış bir leğende yıkandığını söylemişti.” 

Tesaev, o dönemlerde kazanın Galançoj bölgesinde harap Mocharxa kompleksinin topraklarındaki bir kulede muhafaza edildiğini söylüyor.  

Galançoj’un tarihi 1944’te sona erdi. O zamana kadar, cumhuriyetin en yoğun nüfuslu bölgelerinden biri olarak kabul ediliyordu. Şimdi ıssız, ama burada görülecek bir şey var.  

Argun Müze-Rezervi’nin kültürel miras alanlarının tanıtımından sorumlu daire başkanı Ramzan Bakanaev, deneyimli bir dağcı. Kafkasya’nın neredeyse her köşesini ziyaret etmiş, ancak Galançoj bölgesinin hepsinden değerli olduğunu söylüyor: “Başınızı nereye çevirseniz farklı bir manzarayla karşılaşırsınız. Her tarafta geçitler var, inanılmaz bir şey. Tüm bu geçitleri ve zirveleri keşfetmek için bir ömür yetmez.” 

  

Taşlaşmış ordu  

Bölgenin en ilgi çekici yerlerinden biri de Galançoj Gölü ve uzaktan insan figürlerini andıran taş heykellerdir. Kökenleri efsane ile açıklanmaktadır: Bir zamanlar, bir düşman ordusu eşi görülmemiş güzellikte bir kızın peşine düşer. Düşmana yakalanmak istemeyen kız, onu takip eden herkesi taşa çevirmesi isteği ile Tanrı’ya yakarır. Ve dileği gerçekleşir.  

  

Rapunzel ve doğurganlık tanrıçası  

Ramzan Bakanaev, “Etnolog Lecha İlyasov’a göre, kulelerden biri MÖ 1. binyıla ait. Fortanga Nehri’nin sağ kıyısında yer alan Hai Tarihi Kompleksi mesela. Burada neredeyse tüm kule mimarisi örneklerini görebilirsiniz: Konut, savaş ve hatta kaya kuleleri. Askeri kulenin birinci katı taş ve toprakla dolu. Bu, yapının dengesini kaybetmemesi için yapılırdı. Binanın zemin katında bir gedik açar veya taşları çıkarsalar da kule ayakta kalabilirdi.  

Rapunzel’in hikâyesi, bu binalar hakkında anlatılanlardan sonra artık inanılmaz görünmüyor. Birçok savaş kulesine ancak ikinci kattan girilebiliyordu. Bir merdiven tırmanmaya yardımcı oluyor, tırmanan kişi merdiveni içeri alıyor ve kulenin girişi, ulaşılmaz bir yükseklikte kalıyordu. 

Bakanaev, “Bu insanların hayatlarının ne kadar zor olduğunu bir düşünün! Kendilerini savunmak için dağlarda yüksek kule kompleksleri inşa etmek zorunda kaldılar. Ve bunun için büyük taş blokları taşımak gerekiyordu. Böyle bir alana o taşları ekipmanlarla sürükleyemezdiniz. Hep bir düşman saldırısı beklentisiyle sürekli teyakkuz halinde yaşadılar” diyor. 

Tesaev şunları söylüyor: “Pagan kültüyle ilişkili yerler de var. Vilakh yerleşiminde 4 metrelik bir Tuşoli heykeli keşfedildi, pagan dönemde Çeçenlerin doğurganlık tanrıçası. Taş stellerin bulunduğu yerler var. Mezar stellerinden değil, gösterge levhalarından bahsediyorum. Keşif sırasında, toplumlar arasındaki sınırı belirleyen bir taşa rastladık. Üzerinde Gunoev sülalesinin işareti var.” 

  

Çeçenlerin Palmira’sı 

Bölgedeki tarihi anıtların çoğu harap durumda ve restorasyon gerekiyor. Bakanaev şunları söylüyor: “Çeçenya’da yaşanan savaşlar sırasında çok sayıda kule hasar gördü. Kulelere ateş ettiler, sığınak yapmak için taşları kırdılar. Ateş yakmak ve ısınmak için ahşap kirişleri söküp çıkardılar. Çok üzücü. Herkes Suriye Palmira’da yaşananların yasını tutuyor, ama bizim kültürel miras alanlarımız uçak ve toplarla yok edildiğinde nedense kimse tepki göstermedi. Bazı yapılarımız Suriye’dekilerden daha eski.” 

Çeçenya Cumhuriyeti Turizm Bakanlığı, Galançoj bölgesini ziyaret etmek isteyen turistler için özel bir rota oluşturulacağını açıkladı. Bakanaev, “Tabii ki turistik tesislerle donatılması gerekiyor ama yine de bence turistlerin içinde yaşadığımız doğal ortamı görmeleri önemli. Bir de bütün dağları beton ve camla kaplamamak gerek” diyor. (etokavkaz.ru) 

  

Çeviri: Serap Canbek 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz