Saklı Geçmiş

0
484

Uzun süreli istirahatgahından bir adam, 

Sessizliğini bozup yüzyılların ardından 

Kalktı artık tanımadığı bir dünyada ayağa! 

  

İlk gördüğüne yapıştı ve söylenmeye başladı, 

Dinleyen yaşlı bir adamdı, anlamadı, sıyrıldı kaçtı. 

İkinci adamı yakaladı ve genç adama 

kendi dilinden elverdiğince, 

Dokunaklı bir Türküyle yakardı. 

  

Çaresiz o da “kim bu deli” diyerek kaçtı! 

Bir güzel gördü, gönlünün bahçelerindeki 

Tüm çiçekleri terennüm etti, anlaşılmadı! 

  

Çocukları gördü en sonunda, yaklaştı, 

Ne söylediyse alay edip kaçıverdiler. 

Biri kaçmamıştı ve yeni 

yürümeyi öğrenmiş gibiydi. 

  

Adamın aklına ninni söylemek geldi 

Ve derinden söylemeye başladı ninniyi! 

Çocuk o güzel bebek ifadesiyle gülümsedi, 

Anlamlı anlamlı büyülenmiş gibi bakakalmıştı! 

  

Uzunca bir süre söyledi adam 

Bir hortlaktan 

beklenmeyecek kadar duygulu, 

Kendi diliyle söylediğinden midir nedir? 

Ninniyle sanki can suyunu yürüttü 

tersinden! 

  

Çocuksa masmavi gözlerle, 

Gök gözlerle ninninin 

çekilmişti bir kez içine! 

Artık bilmediği o dili anlar gibi 

Başlamıştı mırıl mırıl mırıldanmaya! 

“Ay day dalalay!” 

*** 

Birgün öldüğünde kimse, 

Kendisiyle beraber mezara 

Bir dili de taşıdığını nereden bilebilir ki? 

Bilse ölmek o kadar kolay 

Gelebilir mi ki? 

*** 

Birgün rüyasında bir taş kaldırır genç, 

O taşın altında geçmişi saklıdır onun, 

Geçmişin üstünde bir yazıt: 

“İşte burada sen yatıyorsun!” der! 

Semih Seyyid

Sayı : 2007 02 

Yayınlanma Tarihi: 2007-02-01 00:00:00