Anadil

0
518

Bir daha dünyaya gelseydim eğer 

Herşeye yeniden başlardım. 

Dolaşırdım yeryüzünü adım adım 

“Ölü Dilleri” arardım. 

Dağlara taşlara saçılmış 

Eski sözcükleri toparlardım. 

*** 

Boynumda hamayıl gibi “ha” 

Adım Simurg, 

Soyadım Anka. 

Gökyüzüne ağardım; 

Kafdağının tepesine konar, 

Küllerimden doğardım. 

*** 

Kılavuzum olurdu 

Sosruko Nart. 

Yoldaşım, kanatlı bir At. 

*** 

Altımda Karadeniz, Akdeniz, 

Dicle, Fırat. 

Atlantis, 

Mu. 

Arardım kökenimi, soyumu 

Nereli 

Ve 

Kim olduğumu. 

*** 

Terkimde Hatti, kucağımda Hitit, 

Ne Yitik Zebur, 

Ne Ahdi Atik, 

Ne Ahdi Cedid, 

Ne Turu Sina’da Musa, 

Ne çarmıhta İsa. 

Damgalar, 

Çiviyazıları, 

Kil Tabletler… 

Ve, 

Tabula Rasa ! 

*** 

Afrika’dan, Asya’dan geçerdim. 

Soluklanırdım Mezopotamya’da. 

Rastlardım Nuh’a, Ağrı Dağı’nda. 

*** 

Asma Bahçelerinde Babil’ in 

Kan kırmızı şarapları içerdim, 

Kan izlerini bulurdum Kabil’in. 

Mısır’a sürerdim atımı sonra, 

Nil Nehrinde konuk olurdum Firavunlara: 

Siris, Osiris, Ra! 

Seslerin resmini çizerdim duvarlara. 

Do, Si, La, Sol, Fa, Mi, Re. 

Ve yeni anlamlar biçimlere, 

Üçgen, kare, daire. 

Mavi, Sarı, Kırmızı… 

Binlerce yıllık damgamızı 

Vururdum Tarih’in yüreğine. 

*** 

Ah, bir tek yitik sözcüğü bulsaydım eğer, 

Çözülürdü dilimdeki düğümler. 

Şimdi ne yapsam 

Ne etsem 

Nafile! 

Yabancılaştım artık kendime bile 

“Anadili giysisiymiş insan”ın. 

Susa susa ben dilimi yitirdim. 

Başka dillerden sözcükler giydim. 

*** 

Şimdi ben, 

Kırk odalı bir handa, 

Kırk yamalı bir yorgan. 

Şimdi ben, 

Arapça anlayan, 

Latince yazıp, Türkçe konuşan bir Pagan: 

Anadilini unutup, 

Yadırgı dillere tapan. 

*** 

Bağışla beni Baba, 

Bağışla, Anayurdum! 

Adıge gibi yaşamıyorum ama, 

Artık, Adıgece düşünüyorum. 

*** 

Anadilimi örtün üstüme, 

Anadilimi örtün! 

Çıplağım, 

Üşüyorum. 

  

Çetin Öner 

Sayı : 2007 03