Bir daha dünyaya gelseydim eğer
Herşeye yeniden başlardım.
Dolaşırdım yeryüzünü adım adım
“Ölü Dilleri” arardım.
Dağlara taşlara saçılmış
Eski sözcükleri toparlardım.
***
Boynumda hamayıl gibi “ha”
Adım Simurg,
Soyadım Anka.
Gökyüzüne ağardım;
Kafdağının tepesine konar,
Küllerimden doğardım.
***
Kılavuzum olurdu
Sosruko Nart.
Yoldaşım, kanatlı bir At.
***
Altımda Karadeniz, Akdeniz,
Dicle, Fırat.
Atlantis,
Mu.
Arardım kökenimi, soyumu
Nereli
Ve
Kim olduğumu.
***
Terkimde Hatti, kucağımda Hitit,
Ne Yitik Zebur,
Ne Ahdi Atik,
Ne Ahdi Cedid,
Ne Turu Sina’da Musa,
Ne çarmıhta İsa.
Damgalar,
Çiviyazıları,
Kil Tabletler…
Ve,
Tabula Rasa !
***
Afrika’dan, Asya’dan geçerdim.
Soluklanırdım Mezopotamya’da.
Rastlardım Nuh’a, Ağrı Dağı’nda.
***
Asma Bahçelerinde Babil’ in
Kan kırmızı şarapları içerdim,
Kan izlerini bulurdum Kabil’in.
Mısır’a sürerdim atımı sonra,
Nil Nehrinde konuk olurdum Firavunlara:
Siris, Osiris, Ra!
Seslerin resmini çizerdim duvarlara.
Do, Si, La, Sol, Fa, Mi, Re.
Ve yeni anlamlar biçimlere,
Üçgen, kare, daire.
Mavi, Sarı, Kırmızı…
Binlerce yıllık damgamızı
Vururdum Tarih’in yüreğine.
***
Ah, bir tek yitik sözcüğü bulsaydım eğer,
Çözülürdü dilimdeki düğümler.
Şimdi ne yapsam
Ne etsem
Nafile!
Yabancılaştım artık kendime bile
“Anadili giysisiymiş insan”ın.
Susa susa ben dilimi yitirdim.
Başka dillerden sözcükler giydim.
***
Şimdi ben,
Kırk odalı bir handa,
Kırk yamalı bir yorgan.
Şimdi ben,
Arapça anlayan,
Latince yazıp, Türkçe konuşan bir Pagan:
Anadilini unutup,
Yadırgı dillere tapan.
***
Bağışla beni Baba,
Bağışla, Anayurdum!
Adıge gibi yaşamıyorum ama,
Artık, Adıgece düşünüyorum.
***
Anadilimi örtün üstüme,
Anadilimi örtün!
Çıplağım,
Üşüyorum.
Çetin Öner
Sayı : 2007 03