Tarihe Not Düşen Kadınlar

0
483

Rachel Corrie 23 yaşında Amerikalı bir barış eylemcisi. 

16 Mart 2003’te 23 yaşındaki Amerikalı insan hakları çalışanı Rachel Corrie, İsrail ordusunun Filistin Gazze Şeridi’nde bir doktorun evini ve ailesini yok etmesini engellemeye çalışırken, bir askeri buldozer tarafından ezilerek yaşamını yitirdi. Rachel, ailesine yazmış olduğu dikkate değer bir dizi e-postasında, kendi yaşamını neden tehlikeye attığını açıklıyordu.


Merhaba arkadaşlarım, ailem ve diğerleri; 

7 Şubat 2003 

Filistin’e geleli şu anda iki hafta ve bir saat oldu ve buna rağmen gördüklerimi anlatmakta kelime bulamıyorum. Benim için en zoru, Birleşik Devletler’e mektup yazmak için oturduğum zaman burada olup bitenler hakkında düşünmek—lükse açılan sanal geçitle ilgili bir şey. Buradaki çocuklar, evlerinin duvarlarında tank mermisi delikleri ve bir işgal kuvvetinin onları yakın çevrede sürekli izleyen kuleleri olmadan bir gün yaşamış mıdır, bilmiyorum. Tam emin olmasam da, bu çocukların en küçüğünün bile, her yerde hayatın böyle olmadığını anlayabildiğini düşünüyorum. Ben buraya gelmeden iki gün önce sekiz yaşında bir çocuk bir İsrail tankı tarafından öldürülmüş ve çocukların birçoğu bana onun ismini mırıldanıyor. 

Bugün, bir zamanlar evlerin bulunduğu yerlerde, yıkıntıların tepesinde yürürken, sınırın öte tarafındaki Mısırlı askerler yaklaşan bir tankı haber vermek için bana “Kaç! Kaç!” diye bağırdılar. Ondan sonra ise el salladılar ve “İsminiz nedir?” diye sordular. Bu dostça merakta rahatsız edici bir şey var. Bu bana hatırlattı ki, hepimiz diğer çocukları merak eden çocuklarız: Tankların yolunda gezinen tuhaf kadınlara bağıran Mısırlı çocuklar. Neler olup bittiğini görebilmek için saklandıkları duvarın arkasından kafalarını uzatıp, tanklar tarafından vurulan Filistinli çocuklar. Tankların karşısına pankartlarla duran uluslararası çocuklar. Tanklarda rasgele, bazen bağıran -bazen de el sallayan- İsrailli çocuklar; birçoğu zorla buraya getirilmiş, birçoğu sadece saldırgan, biz uzaklaşırken evlere ateş eden. 

Onlar Birleşik Devletler’deki çocukların anne ve babalarının vurulmadığını ve okyanusu görmeye gidebildiklerini biliyorlar. Fakat eğer okyanusu görmüş olsanız ve su bulma sıkıntısının olmadığı, (su kaynaklarının) geceleyin buldozerler tarafından yok edilmediği, huzurlu bir yerde yaşamış olsanız ve eğer uykudan evinizin duvarlarının aniden yıkılmasıyla uyanmak korkusu hissetmeden bir gece geçirseniz ve eğer hiç kimsesini kaybetmemiş insanlarla karşılaşsanız -eğer ölüm saçan kuleler, tanklar, silahlı “yerleşimler” ve bu şimdiki dev metal duvar ile çevrelenmemiş bir dünyanın gerçekliğini yaşasanız, dünyanın tek süper gücü tarafından desteklenen, dünyanın dördüncü büyük ordusunun, sizi vatanınızdan silmek için yaptığı devamlı baskıya karşı direniş içinde, sağ kalma -yalnızca yaşama- mücadelesiyle geçen tüm çocukluk yıllarınız için dünyayı affedebilir miydiniz, merak ediyorum. Bu, buradaki çocuklar hakkında merak ettiğim bir şey. Gerçekten bilselerdi, ne olacağını merak ediyorum… 

 

Sayı : 2007 08