Gürcistan Hükümeti’nin Katliamı Sonrası Yapılabilecek tek bir şey var Abhazya ve Güney Osetya’nın Bağımsızlığı Tanınmalıdır!

0
2380

Geçtiğimiz hafta yaşanan olaylar, modern teknolojinin bile önüne geçen politikalar olabileceğini ve teknolojinin kısa sürede binlerce insanın hayatını almak, koca bir şehri yok etmek ve suçu bir başkasına atmak için yönlendirebileceğini gösterdi.

Yaşadığımız günlerde Kafkasya’nın de fakto yani uygulamada bağımsız cumhuriyetlerinden Güney Osetya’da büyük bir katliam yaşandı. Peki bu olaylarda suçlu kim? Daha doğru söylemek gerekirse en suçlu kim?

Bu katliamı yapanlar mı? Yani, elindeki, bu kadar kısa sürede nasıl geliştiği apaçık belli olan silah teknolojisini bir halk üzerinde denemeye cesaret bulan Gürcü askeri birlikleri mi? Ya da bu askeri birliklere katliam emri veren Gürcistan hükümeti mi? Yoksa bu hükümetin askeri güç ve politikalarına destek veren dış güçler mi? Hepsi de bu katliamın bir parçası değiller mi sizce?

Osetya’da Gürcü güçlerinin açtığı ateş sivilleri vurdu, Tsinval şehrini tamamiyle yerle bir etti. Bizce katliamın asıl nedeni, Gürcistan hükümetinin, aralıktaki NATO toplantısına sözde toprak bütünlüğünü oluşturarak katılmak istemesidir. Rusya müdahale etmeseydi bu acımasız katliamın Abhazya’da da devam edeceği apaçık ortadadır. Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Gürcistan’ın silahlandırılmasına destek olan devletlerin, bu ülkenin elde ettiği silah ve askeri gücü öncelikle Abhazya ve Güney Osetya karşısında kullanacağını biliyor olmaları gerekir. O zaman, Gürcistan Hükümeti’ni silahlandıran devletler de, Güney Osetya katliamında Gürcistan Hükümeti kadar suçludur.

Planlanmış olduğu asker yoğunluğu ve silah gücünden belli olan Güney Osetya’daki katliamın tam anlamıyla bir etnik temizlik haline gelmemesi ve Abhazya’da da benzer bir durum yaşanmaması için, Rusya’nın, işgalci Gürcü birliklerine müdahalesi bir gereklilikti. Amerika ve İngiltere, insan haklarından ve insanların canlarından daha çok Gürcistan’ın -aslında hiç de gerçekçi olmayan- toprak bütünlüğüne önem verdiklerini göstererek bu katliama seyirci kalmışlardır.

Basın ise gözlerini gerçeklere kapatıp, internet yoluyla Osetya’dan direkt olarak ulaşan ve Oset Halkının dramını yansıtan gerçek görüntüleri kullanmak yerine, Gürcistan’ın işgalini haklı göstermeye çalışan yanlı görüntüleri yayınlamakta ısrar etmektedir. Şimdi sormak lazım, dünya kamuoyunun Güney Osetya’da ve Abhazya’da yaşananlarla ilgili doğru bilgi kaynaklarına ulaşmasını engelleyen hangi yasaklar ya da politikalardır?

SSCB’nin dağılmasının ardından, Gürcistan’ın üç farklı devlet başkanıyla yaşadığı üç farklı savaş, onun, dağılma sırasındaki sınırlarıyla hiç bir zaman tanınamayacağının, bu sınırlarla varolamayacağının kanıtıdır. Gürcistan ve diğer dünya ülkeleri, Abhazya ve Güney Osetya’yı tanımak zorundadır. Çünkü, yaşadığımız yüzyılda bu halkların hatta Gürcistan’ın, özgür ve güven içinde yaşayabilmesinin tek yolu budur.

Jade Cemre, Abhazya

 

Sayı: 2008 09