Adige dilinin (Kaberdey, Çerkes, Adigey) tarihini iki döneme ayırmak gerekir.
a) Eski tarihlerden 19.yüzyılın ilk yarısına kadar olan dönem.
b) Adige dili yazı dili olduktan, yani 19.yy. ilk yarısından bu güne kadar geçen zaman.
Adige dili Abhaz/Abaza ve Ubıh dilinin eski dönemlerde tek bir dil olduğu kabul edilir. Bu dillerin eski döneme ait yazılı belgeleri şimdilik elimizde yok. Bu dillerin eski tarihlerde yazıyı kullandıklarına dair ipuçları olmakla birlikte henüz elimizde kesin deliller yok.
Tarih öncesi dönemde bir dilin durumunu kavrayabilmek, o dilin gelişimini inceleyebilmek için en öncelikli ihtiyaç duyulan şey o dönemlere ait yazılı belgedir. Yine de benzeştiği diller, onların diyalektleri, eski Adige söylenceleri, eski Adige şarkı sözleri gibi kaynaklardan istifade edilerek tarihsel eşleştirme/karşılaştırma metodu ile Adige dilinin eski dönemlerine ait bir kısım belge toparlanabilmiş, okunmuş ve tekrar yazıya geçirilmiştir.
Adige dilinin tarihini bilimsel disiplin içerisinde ele almak gerekir.
Adige halkı çok eski tarihlerden kalma yazılı eserlere sahip olmadığı için dilimizin tarihi ele alınamamış olsa da, diğer yandan halkımız çok uzun zamanlardan bu yana kendi dili, kendi ismi ve tarihi ile varlığını sürdürmektedir.
Bir dilin tarihini ele alırken öncelikle o dilin gelişimini ve değişimini iyi izlemek gerekir, bu değişim çok yavaş olsa da süreç mutlaka devam eder. Halkların gelişim sürecinde dil topyekün ortadan kalkarak yerine bir başka lisan geçmez, bu süreç o dilin içerisinden yavaş yavaş kelimelerin eksilmesi, bunların yerine yeni kelimelerin gelmesi şeklinde olur. Bu değişim en çabuk sözlük içeriğinde, kelimelerde ve kelime haznesinde farkedilir. Bir kelime toplum tarafından kullanılmaz hale gelince onun yerine geçen, toplum tarafından benimsenen yeni kelime sözlük içeriğindeki yerini de alır.
Bu değişim bazı kısa dönemlerde çok yoğun olabildiği gibi, bazı uzun dönemler içerisinde de çok az olabilmektedir. Bu durum yaşanan dönemde toplumun hayatında olan değişimlerle direkt alakalıdır, örnek vermek gerekirse Sovyet idaresinin ilk yılları bu tür değişimlerin en yoğun yaşandığı dönemdir ve toplumun yaşamındaki değişiklikler dilimize doğrudan yansımış, kelime haznemize kültür, sağlık, ekonomi, sosyal yapılar vb. alanlarda pek çok yeni sözcük girdiği gibi aynı dönemde pek çok sözcük de dilimizden eksilmiştir. Dilin içerisinde giren sözcükler eksilen sözcüklerden fazla ise o dilin geliştiğini kabul ederiz. Eğer bu durum eşitse eski sözcüklerin yerini yenileri alsa bile dilde bir gelişmeden sözedilemez. Bu tür değişmeler, gelişmeler dilin her alanında fonetiğinde de, gramer yapısında da olmaktadır.
Yakın zamana kadar tek bir dil olan Adige dili ile Adigey dili arasında fonetik sistem açısından, diyalekt açısından meydana gelen farklılaşma, dilin bu alanlarındaki değişime en iyi örnektir.
-Dilin gelişim sürecinde gramer değişimler fonetik değişiklikten çok daha yavaş gerçekleşir. Adige dilinin tarihini kavramak için şimdiki Kaberdey-Çerkes dilini incelemek onun diyalektlerini* ele almak gerekir. Çünkü bu dil süreç içerisinde en gelişmiş (diğer bir deyişle en değişmiş) olanıdır, o nedenle Adige dilinin içerisindeki tüm gelişme ve değişmeleri burada görebiliriz.
-Adige dili ve onun diyalektleri ile bu dilin kökdeşi olan Abhaz dili ve onun diyalektleri, Abaza dili, Ubıh dili ile bir karşılaştırma yaptığımızda bu dilin içerisinden yok olmuş veya günümüzde kullanılmayan söz, ses ve formlar yakalayabiliriz. Aynı şekilde söylenceler, destanlar, eski dönem türkü ve ağıtları da bu konuda bize ipucu verebilecek kaynaklardır.
Dilin tarihsel durumunu bütün yönleri ile en iyi gösterebilecek olan şey eski yazıtlardır, fakat ne yazık ki bizim dilimiz ile ilgili bu tür bulgulara bu güne kadar ulaşılabilmiş değildir. Adigelerin ataları olan halkların bu tür yazılı kaynakları olduğunu gösteren ipuçları mevcut olsa da henüz tam olarak ortaya konulabilmiş bilgi ve belgeler yoktur.
-İstifade edebileceğimiz eski yazıtlarımız şimdilik mevcut olmadığına göre dilimizin tarihsel gelişimini ve değişimini tespit edebilmek için kullanabileceğimiz en önemli metod diğer diller ile kıyaslama yoluyla en doğru tarihsel bağlantıları araştırmaktır.
-Bir halkın tarihi ile o halkın dilinin tarihi birbiri ile doğrudan bağlantılıdır. Mesela dilimizdeki bu konudaki kelimelerin zenginliği Adigelerin tarım, hayvancılık, arıcılık gibi konularla çok eski zamanlardan bu yana ilgili olduklarını gösteriyor.
Benzer şekilde Adigelerin kültürleri, yaşayış biçimleri, dini inanışları ile ilgili ipuçlarını da sözcüklerde, deyimlerde bulabiliyoruz. Dilimize giren yabancı sözcüklerden Adigelerin hangi halklarla ticari, ekonomik, dini ilişki içerisinde olduklarının ipuçlarını bulabiliyoruz. Bu şekilde dilimizde mevcut Yunanca, Rusça, Türkçe, Farsca sözcükler bize tarihsel ilşkilerimiz hakkında ipuçları verebiliyor.
Halkların geçmişinin araştırılmasında dilin tarihi ile tarihin dili birbirinin yardımcısıdır. Bu tarihsel bağı kullanmak hangi halklarla ilişkilerimiz olduğunu, hangi halkların dilinden dilimize sözcükler girdiğini, hangi halklar ile tarihsel süreç içerisinde işbirliği yapıldığını, kültürel ve dinsel anlamda hangi halkalara etki edildiğini veya etkilenildiğini gösterir bize.
*Adige dilinde Kabardey diyalektinin içinde sayılan Balk ağzı, küçük Kabardey ağzı vardır. Bunların dışında Kabardey diyalektinin kapsamadığı Çerkes, Besleney, Kuban diyalekti, Mezdegu ve Pervomayski ağzı konuşulmaktadır.
Çerkes diyalekti, Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti’ndeki Çerkesler tarafından kullanılmaktadır. Bu diyalekt 19. yy ortalarında Kafkas savaşları nedeni ile Kabardey’den göç eden bir grubun Kuban nehri kıyılarına yerleşmesi ile ortaya çıkmıştır.
Besleney diyalekti adı üstünde Besleneyler’in dilidir. Besleneyler Kabardeyler’in ilk yerleşim bölgelerini terkedip bu günkü yerleşilen bölgelere inmeyen bir başka kesimidir. Onlar eski topraklarında kalmayı tercih etmiş, yer değiştirmemişlerdir. Bu diyalekt eski Adige dilinin özelliklerini muhafaza edegelmiştir.
Kuban diyalekti ise 19. yy başlarında Kabardey’den göç ederek Adigey’e yerleşen Kabardeyler tarafından kullanılmakta olup Adigey diyalektinin izleri bu şivede farkedilmektedir.
Mezdegu diyalekti ise 18. yy ortalarında Mezdegu bölgesine göç ederek yerleşen bir kısım Kabardey’in konuşma biçiminden türemiştir.
Balk ağzı, Karaçay-Çerkes bölgesindeki Pervomayski köyünün konuşma biçimini ifade eder.
Bunların dışında da değişik ülkelerde yaşayan Adigelerin kendilerine has konuşma biçimleri zaman içerisinde oluşmuştur.
Kaynak: Adige Dilinin Tarihi Kitabı. (Nalçik 2000)
Yazan: Wurıs X|etali (Filolog – Yazar)
Çev: Ergün Yıldız
Sayı : 2008 12 – 2009 01