Yaşlı bir karı koca ile üç kızları varmış. Fakir adam, ormana gidip odun keserek ve ağaçtan bazı aletler yaparak geçimlerini sağlıyormuş.
Bir gün yine ormana gitmiş, büyük kızı ona öğle yemeği götürecekmiş, babası kızı yolunu bulabilsin diye giderken yola darı serpmiş, fakat kuşlar darıları yedikleri için kız yolunu şaşırmış, ne babasını bulabilmiş ne eve dönebilmiş. Ormanın eteğinde bir ışık görmüş, oraya doğru yürümüş, kulübeye varıp kapıyı çalmış, kapıyı beyaz sakallı bir ihtiyar açmış. Kızı içeri almış. Odanın içinde ihtiyardan başka bir tavuk, bir horoz, bir de inek varmış. İhtiyar onlara, kızı misafir edelim mi diye sormuş, tavuk gıdaklayarak, horoz öterek, inek böğürerek kabul ettiklerini bildirmişler.
Biraz sonra ihtiyar kıza, mutfağa geçerek yemek yapmasını, orada her çeşit yemek malzemesi olduğunu söylemiş. Kız yemek hazırlayıp getirmiş, ihtiyarla birlikte yemişler. Hayvanlara bir şey vermemiş. Kız, uykusu gelince ‘yatabilir miyim?’ diye sormuş. Kızı bir odaya sokup kapıyı üstüne kilitlemişler.
Kızın babası ormandan dönünce karısına:
– Neden bana yemek göndermedin? diye sormuş. Karısı da yemek gönderdiğini, ama kızın geri dönmediğini, çıkıp aradılarsa da bulamadıklarını söylemiş.
Ertesi gün ortanca kızı yemek götürecekmiş. Babası, kuşlar yiyemesin diye bu kez mısır taneleri dökerek gitmiş, fakat kuşlar onları da yemişler. Ortanca kız da yolunu şaşırmış, ne babasına gidebilmiş, ne eve dönebilmiş. O da ışık yanan kulübeye gitmiş. Onu da ablası gibi karşılamışlar, yemek yap demişler, o da ablası gibi yapıp ihtiyarla yemiş, hayvanlarla ilgilenmemiş. Uyku zamanı onu da odaya koyup üstüne kapıyı kilitlemişler. Babası ormandan dönünce durumu öğrenmiş, o da aramış, fakat bulamamış.
Üçüncü gün adam yine ormana gitmiş, küçük kızının yemek getirmesini istemiş, annesi itiraz etmiş, iki kızı kaybettik, üçüncüyü de kaybetmeyelim, demiş, ancak adam kabul etmemiş:
– O akıllı bir kızdır, yolunu kaybetmez, demiş.
Giderken, yola nohut dökmüş, fakat kuşlar nohutları da yemişler. Küçük kız da yolunu şaşırıp kaybolmuş ve aynı kulübeye gitmiş, onu da iyi karşılamışlar, ihtiyar ona da yemek yapmasını söylemiş. Kız, peki demiş, ama önce hayvanları güzelce doyurmuş, ondan sonra ihtiyarla kendisi yemek yemişler.
Uyku zamanı onu değişik bir yere koymuşlar. Kız sabahleyin uyanınca kendini güzel ve rahat bir yerde bulmuş. Kapıyı tıklatınca içeriye birbirinden güzel üç kız girmiş ve:
– Emret, ne istersen yapalım, demişler. Kız:
– Ben hiçbir şey istemiyorum, yolumu şaşırıp kaybolmuştum, sadece annemi ve babamı bulmak istiyorum, demiş. Yaşlı adamın nerede olduğunu sormuş. Kızlar:
– Artık sen başka yerdesin, yaşlı adam burada değil, demişler.
Bulunduğu yer, meyvalarla dolu bir bahçenin içinde güzel bir saraymış. Kızlar:
– Bundan sonra sen burada kalacaksın, anneni-babanı da buraya getireceğiz. Gördüğün tavuk, horoz ve inek bizlerdik. Bizi o hale sokan büyücü, sizi düşünen ve doyuran bir kız gelirse, o zaman tekrar insan haline dönersiniz demişti. Sen geldin, bizi tekrar insan yaptın, senin için yapmayacağımız bir şey yoktur, demişler.
Kızın annesini ve babasını da oraya getirmişler ve mutlu bir hayat sürmüşler.
Çerkesce Anlatan:Şewcen Ali, Haziran 1997, Uzunyaylalı. Derleyen:Jeyne Thamokoe
Çerkes Masalları – Okyanus Yayınları – Yaşar Bağ
Sayı : 2009 12
Yayınlanma Tarihi: 2009-12-01 00:00:00