SSCB’de kitlesel terör: Bir ailenin öyküsü

0
531

1. Bölüm

Asıl sorular cevaplanmamış olarak kalsa da, Sovyetler Birliği’nde kitle terörünün hükümet tarafından bir yöntem olarak kullanılmasına ilişkin çok şey yazılmıştır. Benzeri yaşanmamış baskılar 1917’de Bolşeviklerin iktidara gelmesinin ardından başlayarak 1953’e kadar sürmüştür ve Sovyetler Birliği nüfusunun neredeyse tamamını etkilemiştir. Siyasi nedenlerle infaz edilen ya da hapse atılanların, kamplarda ya da sürgünde açlıktan ölenlerin sayısının yüksekliğini gösteren istatistikler somut bireylerin ve ailelerin akıbetlerini doğrulamaktadır. George Anchabadze, 1930’lu yıllarda Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ve Abhazya Özerk Cumhuriyeti’nde yaşanan kitlesel terörün tarihçesini, kendi ailesinin başından geçenler aracılığıyla betimliyor.

Sohum’da Büyük Bir Aile

1949 yılında Tiflis’te doğdum. Hem annem hem de babam yasadışı baskıya uğramış ailelerden geliyorlardı. (Ailelerin itibarları sonradan iade edilmişti) Karanlık yıl 1937’den küçük yaşta haberdar olmamın nedeni belki de budur. Emniyet güçlerinin gece yarısı baskınlarını, tutuklamaları ve mahkumların çektiği sıkıntıları duydum. Ceza makamları Gürcistan ve Abhazya genelinde halkın en iyi kesimini özellikle de aydınları ortadan kaldırmış, gerçekten yoğun bir zulüm uygulamışlardı. Sovyetler Birliği’nin diğer bölgelerinde de durum aynıydı. Devletin 1920 ve 1930’lu yıllarda kendi halkına verdiği zarar, toplumun ilerideki gelişimi üzerinde çok olumsuz bir etki yaratmıştı. Sonuçları, Sovyet sonrası bu zamanda bile bizi etkilemektedir.
Çarlık ordusundan yarbay rütbesiyle emekli olan büyük dedem Taras Anchabadze’nin geniş ailesi Abhazya’nın başkenti Sohum’da yaşıyordu. Taras Zurabovich ve ‘Gürcüler arasında Okuryazarlığı Yaygınlaştırma Derneği’ adlı hayırsever kuruluşun Sohum şubesi başkanı olarak yaptığı çalışmalardan dolayı halkın tanıdığı karısı Maria Nikolaevna Dadiani’nin altı oğlu ve bir kızı vardı. Elisavetgrad Süvari Okulu mezunu olan büyük oğulları Valerian Rus ordusunda görev yapıyordu ve komutanlığa terfi etmişti. 1. Dünya Savaşında görev yaptıktan sonra hizmetine yeni kurulan Gürcistan ordusunda devam etmişti. En küçük oğulları Varlam (Chych) dahil Vladimir (Ladi) ve Nikolai Anchabadze de Gürcistan ordusunda görev yapmıştı.

Vianor Anchabadze’nin Tıp Hizmeti

Tiflis’in ilk erkek lisesinden 1908 yılında üstün dereceyle mezun olan dedem Vianor Tarasovich Anchabadze, eğitimine St. Petersburg’daki İmparatorluk Askeri Tıp Akademisi’nde devam eder. 1914’te mezun olarak orduya asker olarak alınır ve 1918 yılına dek çeşitli operasyonlara katılır. 1. Dünya Savaşı sırasında doktorluk yapmaya başlar. Birliğin kıdemli doktoru ve hastanenin başhekimiyken asker ve subaylara örnek alınacak bir sağlık hizmeti verir, hasta askerlere karşı özenli ve şefkatli yaklaşımıyla tanınır. Cesareti diğerlerine örnek olur.
Kafkasya Cephesi düşmesinin ardından, 1918 yazında dedemin görev yaptığı birlik koleranın kırıp geçirdiği Azerbaycan’a taşınır. Vianor Anchabadze salgınla mücadele eder. Karabağ’da kurduğu kışlalar nedeniyle Azerbaycan Musavat hükümetinden resmi şükran ödülü alır. 1918 sonunda Abhazya’ya döner ve hemen Gudauta bölgesinde İspanyol gribi salgınına karşı mücadeleye girişir.
Şubat 1919’da Sohum Bölgesi’ne bölge doktoru olarak atanır, Nisan ayında Abhazya Sağlık Hizmetleri Departmanı Başkanı olur. Vera Andreyevna Shengelaya ile evlenir. İki çocukları olur. Zurab (babam) ve İrina.
Dedem doktorluğunun yanı sıra sosyal ve siyasi aktivitelere de katılmıştır. Abhazya Halk Konseyi ve Abhaz Ulusal Meclisi’nin üyesidir, Sosyalist Devrim Partisi’nin sempatizanıdır. Abhazya Anayasa Meclisi üyesiyken, 1918-1921 arasında görev yapan bağımsız Gürcistan’ın ilk cumhurbaşkanı Noe Jordania ve diğer hükümet yetkilileriyle tanıştığı Tiflis’e temsilci olarak gönderilmiştir.

Abhazya’nın Sovyetleştirilmesi

Şubat 1921’de Sovyet Rusya Gürcistan’ı işgal eder. Taras Anchabadze’nin dört oğlu Bolşeviklere karşı askeri operasyonlara katılır. Abhazya’daki Gürcü grubunun komutan yardımcılarından biri olan Valerian Anchabadze takdire değerdir. Sohum’un batısındaki savunma mücadelelerinde Kızıl Ordu 9. Birliği’nin saldırılarına karşı direnişte liderlik yapmıştır. Sovyet sonrası, 1992-93 Gürcistan-Abhazya silahlı çatışmasının başladığı ilk cephe olan Gumist köprüsünün yakınında ölmüştür.
Abhazya’nın Sovyetleştirilmesinden sonra bağımsızlığı ilan edilen Abhazya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti bir akit temelinde Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne katılır. Abhazya 1931’de ‘akit’ statüsünü kaybeder ve Sovyetler Birliği’nin dağılmasına kadar statüsü değişmeksizin Gürcistan içinde özerk bir bölge haline gelir.
Sovyet gücünün Abhazya’daki ilk yılları dramatik olaylarla gölgelenmemiştir. Yetkililer
toplumun işçi olmayan kesimine karşı ‘oldukça akıllı’ bir politika uygulamıştır. Abhaz liderler, Nestor Lakoba öncülüğünde ortak kullanım ve kamulaştırmaya karşı köyleri ellerinden geldiğince korumuşlardır. ‘Yeni Ekonomi Politikası’yla** Abhazya’da yaşam giderek gelişir.
Abhaz aydınların neredeyse tamamı daha iyi bir gelecek umuduyla yeni hükümetle işbirliğine girer. Abhazya Kaplıca İşletmeleri Başkanı olan Vianor Anchabadze Abhazya’nın tatil bölgelerini canlandırma çabasına girişir. Profesör Kuprava kitabında şöyle der: “Vianor Anchabadze tıbbi personel, donanım ve ilacın olmadığı zor bir dönemde
sanatoryum ve dinlenme evinin yeniden inşası ve gelişmesi için üstün gayret sarf etmiştir. Kısa zamana sığdırdığı çabalarıyla önemli bir başarı kazanmıştır.” Vianor kariyerine Abhazya Sağlık Başkanı (Sağlık Bakanlığı) olarak devam eder, 1928-1930 ve 1932-1937 yıllarında olmak üzere iki kez bu görevi üstlenir.
Vianor Anchabadze’nin ailesiyle yaşadığı ev, Abhazya Merkez Yürütme Kurulu Başkanı Nestor Apollonovich Lakoba’nın evinin yanındadır. Pek benzer yönleri olmasa da (biri eski bir devrimci diğeri ise eski elitlerin bir temsilcisi) ilişkileri oldukça normaldir. Vianor, Nestor Lakoba’nın yönettiği hükümetin bir üyesidir. Yanı sıra oğulları Zurab Anchabadze ve Rauf Lakoba ayrılmaz iki arkadaştır, aynı okulda okurlar ve bütün günlerini Sohum gençlerinden oluşan arkadaşlarıyla geçirirler.
Vianor’un kardeşleri de Sovyet hükümetiyle çalışmaya başlar. Varlam ve Vladimir Abhazya Kızıl Ordu’da görev yapmaktadır. (‘akit cumhuriyeti’nin kendi milisi vardı) Bildiğimiz gibi, 1920’li yıllarda Sovyetler Birliği’nde hala profesyonel askeri personel ve silahlı güç yoktu, eski subay ve generaller askeri uzman olarak işe alınmıştı. Bu arada Abhazya Kızıl Ordu Süvari Alayı’nın komutanı büyükannemin kardeşi Varlam Shengelaya idi. Varlam eski bir muhafız subayıydı ve bir keresinde Denikin Gönüllü Ordusu’nun saflarında Bolşeviklere karşı savaşmıştı.

Yaklaşan Terör

Huzur ortamı üzün sürmez. Yaklaşan tehlikenin ilk sinyalleri 1920’lerin sonunda belirir. Stalinist baskıların zirveye çıkışıyla gerçekleşen Batılı araştırmacıların ‘Büyük Terör’ olarak tanımladığı 1937-1938 kanlı olayları, 1920’lerin sonuyla 1930’ların başında kollektivizasyon ve hızlı sanayileşme kararının yürürlüğe konmasıyla başlamıştır.
Yönetimin gaddarlığı bu dönemde Abhazya’da görünür hale gelmiştir ve 1937 başlangıcından itibaren özerk cumhuriyetteki siyasi baskılar sistematik ve devamlı hale gelmiştir. Her şey Nestor Lakoba’nın Aralık 1939’da Tiflis’te belirsiz bir şekilde ölmesinin ardından başlamıştır.
Lakoba, Sohum’da büyük bir törenle defnedilir. Ama yaklaşık bir ay sonra halk düşmanı olarak ilan edilmiştir. Cesedi mezarından çıkarılıp tahrip edilir. Nestor’a yakın olan herkes baskı altındadır. Aile bireyleri, (annesi, eşi, oğlu), akrabaları, meslektaşları ve arkadaşları… ‘Büyük Terör’ ün tekerleği Abhazya’da ivmesini arttırmaktadır. (resourcesecurityinstitute.org)
* Tiflis İlia Devlet Üniversitesi’nde Tarih Prof. 1984-1992 arasında Abhazya Devlet Üniversitesi’nde görev yapmıştır.
**Rus ekonomisini çöküşten kurtarmak amacıyla Lenin tarafından ortaya konan ekonomik politika. Bazı özel işletmelere izin verilerek, NEP sayesinde küçük işletmelerin kapitalizmde olduğu gibi kazanç mantığıyla devam etmesini içeren politikada sosyalist devlet bankaları, büyük sanayi kuruluşlarını ve dış ticareti tekel olarak kontrol etmeye devam etmiştir.
Çeviri: Serap Canbek

Sayı : 2011 03