Efes’in En Eski Adı, Aşuv

0
3295
Bir amazonun kurduğuna inanılan Efes’in tarihteki diğer adının Apasa olduğu konusunda uzmanlar görüş birliği içerisindedirler. Ancak bu yörenin en eski adı, Hitit kaynaklarında “Asuva” biçiminde geçmekte olup bu ad da daha sonraları Asya’ya dönüşmüştür.
Homeros’un İlyada’sının ikinci kısmının 461. dizesinde, bölge, “Assiyos” olarak anılır.
Balıkçı şu tespitleri yapar:
“Homeros’tan çok önce, Lidyalıların Atyaes hanedanı, Asyas adlı bir kahramanın kuşağından geldiklerini iddia ederler ve başlangıçta kendilerine Asya adını verirlerdi. Bu ad sonraları tüm Asya kıtasını kapsadı.
…Homeros zamanında Asya adı Efes dolaylarına atfediliyordu.
…Asya sözüne; yarı evrimleşmiş bir Kibele, bir Ana Tanrıçadan başka bir şey olmayan Efes Artemis’i dolayısıyla rasgeliriz. Artemis’in buyruğu altında kırk tane peri kızı vardı. Bunların yirmi tanesine “Asyalar”, diğer yirmi tanesine de “Okyanoslar” adı verilirdi.
…İsa’dan önce 133 yılında Romalılar, Anadolu’ya sadece, Asya adını veriyorlardı. Bergama kralı üçüncü Attalos Filomotor tarafından; Misya, Karya, Frigya ve Lidya’ya Asya adı veriliyordu.
…İncil’in “Eski Ahit” ya da Tevrat’ın “Tekvin” kısmının onuncu babı ve ikinci ayetinde “Yafet”, “Asya” adındaki tanrıça ile evleniyor. Asya bu evlilikte Yafet’e, Gomer, Maday, Yavan, Tubal, Meşek ve Tiras adlarındaki çocukları doğuruyor. Birçok incelemelerden sonra Gomer’in Anadolu’ya gelen “Kimmerler”, Maday’ın “ Midyalılar”, Yavan’ın “İyonlar”, Tubal’ın “Tibarenler”, Meşek’in “Moşyalılar” ve Tiras’ın “Etrüskler” oldukları anlaşılıyor.
…Demek ki; Anadolu’da çok eskiden, yani tarihten çok önce Asya adında bir tanrıça vardı. Belki de Anadolu’nun asıl büyük Ana Tanrıçası sayılan Kibele’nin çok eski adı Asya idi.
…Onun için Anadolu’nun asıl adı Asya’dır. Bu ad kıtayı kapsadıktan sonra Anadolu’ya Küçük Asya denildi.” (Balıkçı, s.13-14-15-16).

Hatti Kökenli Bir Halk; Aşuvalar

Balıkçının saptamalarının bazı bölümlerini açıklayıp ilişkilendirmemiz gerekmektedir. Öncelikle belirtelim ki, Balıkçının “çok eski dönemler, tarihten önce” deyimleriyle anlatmak istediği dönem Anadolu’nun yazıya geçmediği çağlardır ki bu dönemdeki en eski Anadolu halkı yine en eski yazılı tabletlerde “Hatti” olarak anılmaktadır. Hattilerin konuştukları dili Adige-Abhaz- Ubıh diliyle ilişkilendiren uzmanlar bulunmaktadır. “Aşuva” halkının Hitit ve Mısır metinlerinde M.Ö. 1450 yıllarında Batı Anadolu’da yaşayan bir halk olarak anılması bu bakımdan çok önemlidir.
Hint-Avrupalıların “s” seslerini “ş” ye dönüştürdüklerini göz önüne alarak, “Asuva” adının en doğru biçiminin “Aşuva” olabileceği, daha doğrusu bu sözcükle Abazaların “Aşuva”   boyunun anlatıldığı ve bu adın daha sonraları Asya’ya dönüştüğü sonucuna ulaşıyoruz. Bu durumda Aşuvaları, Hattilerin farklı lehçe konuşan bir kolu olarak değerlendirmek gerekir.
Balıkçı’nın saptamalarından. Aşuvaların çok eski dönemlerde, “Aşuva” adlı bir ana tanrıçaya taptıkları ve bu tanrıçanın adının daha sonra Asya’ya dönüştüğü anlaşılmaktadır.

Lidyalıların “Atyaes” Hanedanı

Asyas adlı bir kahramanın soyundan geldiklerini iddia eden ve çok eskiden kendilerine Asya (daha doğrusu Aşuva) adını veren Lidyalıların Atyaes hanedanının diğer adı, aslında daha çok kullanılan ve daha iyi bilinen yaygın adı “Meon-maan” dır ki (Homeros Lidia’yı bu adla anar) bunun en arkaik biçiminin “Mağan” olması gerekir (Umar, s.536). Bergama kralları da aynı “Maan” adını kullanırlar ki, yukarıda Balıkçı tarafından anılan Bergama kralı üçüncü Attalos’a “Maan Dote” deniliyordu. “Dote” terimi halen Adige-Abazalar tarafından yaşlı ve saygın insanlar için kullanılan bir terimdir. Halen bu soy Adige ve Abhazlar arasında “Mağan-Maan” adıyla yaşamaktadır.

Asya (Aşuva) ile Yafet’in Çocukları

 “Eski Ahit”e göre, Nuh’un oğlu “Yafet”in “Asya” adındaki tanrıça ile evliliğinden doğan çocuklarının adları ve ilişkilendirildikleri halkların çoğunluğu da Kafkas halklarıdır. Gomer, Anadolu’yu da fetheden “Kimmerlerle” ilişkilendirilir ki, kimlikleri hakkında çok açık bilgiler bulunmayan Kimmerler, Kafkas ya da Kırım kökenli bir halktır. Maday, “Midlerle” ilişkilendirilir ki bu halk da “Mıd, Mit, Miduva, Mudara, Med, Med Çünatuka” adlarıyla Adige-Abhazlar arasında yaşayan yaygın bir soydur.
Herodot tarafından da Grek değil Pelasg sayılan “İyon” halkının(Herodotos, Klio-56) adını Bilge Umar, “İaonia/İonia” ve “İaones (İaonlar)” saptamakta ve aslının “İawana” olduğu sonucuna ulaşmaktadır ki, doğrudur (Umar, s.330). Bu durumda “Yavan” adının daha doğru okunuşu “Yağan” olmalıdır. Yağanlar, yukarıda sözünü ettiğimiz Mağan-Maan halkının bir koludur. Bu soy da Adige-Abhazlar arasında yaşar.
Aslında “Yavan” ve bu adın çağrıştırdığı “Yuvan” klanları da Adige ve Abhazlar arasında yaşayan klanlardandır.
“Tibarenlerle” özdeşleştirilen “Tubal” halkının adı, Adige-Abhazlar arasında yaşayan “Bal-Bala, Pal-Pala” halkını çağrıştırır. Bilindiği gibi Pala halkı Hititler döneminde Anadolu’da da görülen büyük bir halktır.
“Tiras” adında Kafkas halkı yoktur. Fakat bu halkın Etrüsklerle ilişkilendirilmesi ilginçtir, çünkü; “Atruş- Atruşba” adlı bir Aphaz klanı bulunduğu gibi yaygın inanca göre Etrüskler, Lidyalıların bir koludur. Lidyalıların Kafkas halklarıyla ilişkisini de yukarıda gördük.
“Meşek” halkını ve bu halkın ilişkilendirildiği “Moşyalıları” da tanımıyoruz. Belki de ilkçağda Batı Anadolu’da yaşayan ve bizim Abhaz “Maz/Mas” ve Adige “Mışa” halkıyla ilişkili olabileceğini düşündüğümüz “Masa-Maşa” ya da aynı bölgede daha sonra görülen “Mıs-Mış” halkıyla ilişkili olabilir.
Görüldüğü gibi daha önceki adının Aşuva olduğunu gördüğümüz Ana Tanrıça Asya’nın çocuklarının adları Abhaz-Adige klan adlarıdır. Bu durumda, Eski Ahit’te tanrıçanın çocukları olarak sayılan adların Ana Tanrıçayı kutsayan klanların adları olduğu sonucuna ulaşıyoruz.
KAYNAKÇA
Bilge Umar, Türkiye’deki Tarihsel Adlar, 1993.
Halikarnas Balıkçısı, Merhaba Anadolu, 1997.
Herodotos, Herodot Tarihi, 1983.

Sayı: 2011 04