Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

İnguş Bayrağı ve Maan Simgesi

Goga Cengiz’in Mesajı

Şamil Eğitim ve Kültür Vakfı’nda yıllardır yöneticilik yapan sorgulayıcı bir insan, sevgili kuzenim Cengiz Gül, “Man Adası ve Kafkasya” adlı yazım nedeniyle Maan klanının damgasıyla tıpatıp benzer bir simgeyi bayrağında kullanan İnguş halkına dikkat çekiyor ve İnguşetya Bayrağı’nı göndererek soruyor:

“İnguş bayrağı, İnguşlar da Aan, Maan, Yağan mı?”

(Aan, ğan, Ağan, Agan, Mağan, Maan, Marğan ve Yağan aynı klanın Abaza ve Çerkesler arasındaki adlarıdır, aynı klanın Gürcüleşmiş kolunun adı Margan’dır)

Mesajın Sorgulanması

Sevgili kardeşim Goga Cengiz’in gönderisini önemsiyor, bir katkı olarak görüyor ve teşekkür ediyorum. Çünkü çok açık belirtmese de görüşlerimi sorguluyor, yazdıklarımı süzgeçten geçiriyor, kuramadığım bir bağlantıyı gündeme getiriyor, konuyu tekrar düşünmeme, yazdıklarımı tekrar ele alıp değerlendirmeme de vesile oluşturuyor.

Bu yazıda sözü edilen mesajı cevaplamaya çalışacağım. Ancak konunun daha iyi anlaşılabilmesi için mesajın içeriğine ilişkin bir değerlendirme yapmayı da gerekli görüyorum. Çünkü sevgili kuzenim açıkça sormasa da belli ki kafasında başka sorular da var.

Belirtmem gereken bir konu daha var. Yukarıda sözünü ettiğim “Man Adası ve Kafkasya” adlı yazıda aynı adı ve simgeyi kullanan halklar arasındaki ilişki sorgulanırken belirleyici olan simgeden çok addı. Oysa yukarıdaki mesajda adları farklı olan fakat aynı simgeyi kullanan iki akraba halk arasındaki ilişki merak edilip sorgulanması isteniyor. Bu çok önemli bir farktır, Kafkas tarihi açısından da çok önemlidir.

Bir klanın armasını, akraba da olsa başka bir halk, neden bayrağında simge olarak kullanır? Bu normal bir şey midir? Tarihte bu türden örnekler var mıdır?

Antik düşünüşte ad sesle, sembol şekille aynı kutsal özü ifade ettiğine, klan adı ile sembolünde klanın soy mitine ilişkin mitolojik mesajlar gizlendiğine göre, başka bir klanın simgesinin bayrak olarak kullanılmasını nasıl açıklamak gerekir? (Bu soru aynı simgeyi kullanan Anadolu’daki Lukh/Lugga, Adige-Abaza Şaluk (Shalukh) klanları için de geçerlidir.)

Ve daha önemlisi, bu simgenin anlamı nedir? Ne gibi bir özellik bu simgeyi bunca değerli hale getirmektedir? Yine önemli bir soru: Bu simgeyi İnguşlar mı Maanlardan almıştır, Maanlar mı İnguşlardan?

Önemli bir soru daha: Abazaca bir adla, Aha-Maan (Grekleşmiş biçimiyle Ahameniş) adıyla anılan Pers kral soyunun aynı armayı krali sembol olarak kullanmasını nasıl açıklamalıyız?

Sorular, sorular, sorular!..

Aynı sembolün arkaik Anadolu halkı Likyalılarda ve okyanusun ortasındaki Man Adası’nda kullanılmasını nasıl açıklamak gerekir? Bir ilişki var mıdır, yoksa hepsi tesadüf müdür?

Görüldüğü gibi yukarıdaki bir cümlelik sorunun, hiç de basit bir cevabı yoktur. Yeterli bir araştırma yapmadan bu sorulara cevap vermeye kalkışmak doğru olmaz. Klişeleşmiş bir cevap vermek de bilgiçlik ya da kolaycılık olur ve bizi yanlış sonuçlara götürür.

Bu nedenle bu aşamada bu sorulara cevap veremeyeceğimi belirtiyor, konunun detaylı bir şekilde araştırılmasını gerekli görüyorum. Fakat araştırmacıların kabul ettikleri bazı gerçekleri ve varsayımları belirtmeden geçmek de doğru olmaz.

Kafkas Halklarının Ortak Kökeni

Genetik araştırmaların sonuçlarına göre çağdaş Kafkas halklarının genetik kökeni aynıdır. Yine ileri sürülen ve büyük ölçüde kabul gören bir varsayıma göreyse, Bask halkı ve çağdaş Kafkas halkları “Kafkosoid” ırk grubuna (Akdeniz ırkına) dahildir. “Kafkasoid” ırk kırk bin yıl öncesinden itibaren Hindistan ile İspanya arasındaki sahalarda kesintisiz bir süreklilik içerisinde yaşamış, aynı genetik kökenden gelen ancak binlerce yıllık sürede anlaşılmaz olan akraba dilleri konuşmuştur.

Sözü uzatmadan söylemek gerekirse, Maanlarla İnguşlar, aynı kökenden gelen bir dili konuştukları gibi, aynı soydan gelen halklardır. Kökenleri, kültürleri ve yaşam biçimleri aynıdır. Tarihöncesi çağlardan beri aynı coğrafi bölgede yaşamışlar, aynı özellikleri taşıyan tanrılara tapmışlar, aynı kaderi ve ortak değerleri paylaşmışlardır. Bu iki halkın (Mağanların temsi ettiği Adige ve Abazalarla İnguşların temsil ettiği Nakhlar ve Dağıstanlıların) iki ayrı etnik gurup olarak ortaya çıkışları nispeten yenidir ve öyle görülüyor ki bu etnik oluşum Anadolu, Azerbaycan, Kuzey Mezopotamya ve Kuzey Suriye coğrafyasında zamanımızdan 5-6 bin yıl önce gerçekleşmeye başlamıştır. Çeçen-İnguş-Dağıstan dil gurubuyla ilişkilendirilen Hurri dili; Adige-Abaza-Pakh dil gurubuyla ilişkilendirilen Hatti dili bu oluşuma denk düşmektedir.

Yine de, yukarıda yapılan saptamalar, Maan klan simgesinin İnguş Bayrağı’nda neden yer aldığını açıklamaz; çünkü Maanlar bir klan, İnguşlar bir kabiledir ve simge de kökende klana aittir. Hiçbir klan simgesi de öyle rasgele alınmaz, alınamaz. Robert Olorenshaw’ın da belirttiği gibi, “hiçbir kimse bir sembol uydurup ona zorla bir anlam yükleyemez.” Sembollerin anlamları, tarihsel süreç içerisinde kültürel olarak üretilir; bu üretimde özellikle iki kültürel kaynak, mitoloji ve din önemli rol oynar.

Bir kabileyi oluşturan her klanın farklı bir sembolü (işareti, damgası, simgesi) bulunmaktadır. Kültürel mirastan kaynaklanan semboller mitik anlamlarla yüklüdür. Bir klanın sembolünün bir kabilenin bayrağında yer alabilmesi içinse, adı geçen klanın kabile yaşamında çok önemli bir siyasal rolünün olması gerekir. Böyle bir rolü olmayan klanın sembolü kabile sembolü düzeyine asla yükselemez.

Semboller farklı tarihsel zamanlarda farklı mitik anlamlarla yüklü olduklarından sembolün hangi tarihten itibaren hangi gerekçelerle bayraklaştırıldığının da büyük önemi bulunmaktadır.

Özetle söylemek gerekirse, ele aldığımız konunun açıklığa kavuşturulabilmesi için, İnguş kabilesinin etnik oluşum tarihinin, bu oluşumu gerçekleştiren klanların sosyal yapılarının, kültürlerinin ve yaşam biçimlerinin, ilişkide bulunduğu diğer etnik gruplarla ilişkilerinin, tarihsel bir süreç içerisinde incelenmesi bir zorunluluktur.

Bu saptamalardan sonra sorunun ikinci bölümüne, “Man Adası ve Kafkasya” adlı yazımızla ilgili açıklama ve değerlendirmelere geçebiliriz.

Man Adası va Kafkasya Yazısıyla İlgili Açıklamalar

“Man Adası ve Kafkasya” adlı ilk yazımızda da belirtildiği gibi, ele aldığımız konu çok kapsamlıdır, detaylı bir araştırma yılları alır, bir gazete yazısının boyutlarını da çok aşar. Konu gazetede, gazetenin ve yazarın mütevazı olanaklarıyla çok genel bir şekilde ve yüzeysel olarak ele alınmıştır. Gazete makalesinin olanakları sınırlı olduğundan istenildiği halde pek çok bağlantı kurulamamış, bir seçme yapmak durumunda kalınmıştır.

Yazı, olanakların elverdiği ölçüde dar bir okur çemberinde ilgi uyandırmak, konuya ilgi duyan araştırmacıların ilgisini çekmek ve konunun tartışılmasını sağlamak amacıyla yazılmıştır. Daha ileri bir iddiası bulunmamaktadır, amacını aşan bir anlamın da yüklenmemesi gerekir.

Dikkat edilmesi gereken diğer bir husus da yazının öncü niteliğidir.

Bu konuyu biraz daha açacak olursak, şimdiye kadar, Ege ve Girit’in arkaik halklarıyla İrlanda’nın arkaik halkları arasında bir bağ kurulsa da, aynı bağlantı Mısır’ın ilk firavun soyu Aha-Manlar; Pers kral soyu Aha-Manlar ve Lidya’nın mitik atası Manes arasında kurulmamıştır. Böyle bir görüş ilk kez bu çalışmayla gündeme taşınmaktadır. Ayrıca bu çalışmada, adı geçen halklar ve Man Ada’sının arkaik halkıyla, çağımızda “Maan” adını taşıyarak yaşayan Abaza klanı arasında bir bağlantı olup olmadığı sorgulanmaya çalışılmaktadır.

Demem o ki, yazı, öncü çalışma olduğundan, öncü çalışmanın kaçınılmaz eksikliklerini de mutlaka taşıyacaktır. Ancak bu türden eksiklikler öze ilişkin eksiklikler değil, tartışılarak giderilecek eksikliklerdir. Diğer deyişle bir çalışmada bu türden eksiklikler de bulunsa savunulan görüş doğru olabilir. O nedenle bu eksikliklerden çıkarabileceğimiz tek sonuç, görüşün yanlışlığı değil, yeterince araştırma yapılmadığı olmalıdır.

Adı geçen yazıyı bu bağlamlarıyla tekrar değerlendirdiğimde, ilişkileri gösteren yeterli belgelerin sunulduğunu güvenle söyleyebiliyor, daha çok araştırma yapmanın da, önümüzde en önemli görev olarak durduğunu belirtmek istiyorum.

Merak, Varsayım ve Sorgulama

Merak, insanın soylu bir özelliğidir. Bilim meraktan doğdu, tarih bilimi de öyle.

İnsanlar doğaları gereği merak eder, her şeyi bilmek, tanımak isterler. Bir toplum sorular sorduğu, sorularına cevap bulmak için araştırma yaptığı ölçüde ilerler ve gelişir; insanlığın yarattığı uygarlığa katkıda bulunur.

Ancak doğru cevaplara ulaşmak pek de kolay değildir. Tarih alanında, özellikle de tarihöncesi dönemde daha zordur bu. Çünkü, tarihöncesi dönemde yaşayan eski halklara ilişkin belge ya çok az ya da hiç yoktur. Bu nedenle bu alandaki pek çok soruya herkesin kabul edebileceği bir cevap verilememekte, oluşan boşluklarsa tarihçinin doğru olduğunu kabul ettiği yargılarla (kuramlar ve varsayımlarla) doldurulmaktadır. Başka deyişle tarih alanındaki bilgiler, olgusal olduğu kadar yargısaldır; kesin doğrular değil tarihçinin doğru olduğunu düşündüğü görüşlerdir. (Carr, s.14-21)

Tarihçinin (araştırmacının) ileri sürdüğü bu görüşlerin tümden yararsız olduğu da söylenemez elbet. Bu görüşler (kuramlar, varsayımlar ve genellemeler), kesin doğrular değilse de belgelere dayanan akla uygun ve mantıklı açıklamalardır. Bilim adamlarının kılı kırk yararak ileri sürdüğü değerli görüşlerdir. Bu nedenle de doğru olma olasılıkları çok fazladır. Bunlar bilimsel düşünmememize yol açarlar ve bir boşluğu doldururlar. Bu bakımdan da daha iyi açıklama yapılamadığı sürece geçerliliklerini sürdürürler. Yine de bu türden bilgilerin kesin doğrular olmadıklarının unutulmaması, yeni belge ve keşifler doğrultusunda gözden geçirilmesi gerekir.

Adı geçen çalışmanın bu bağlamda da değerlendirilmesinin gerekli olduğunu belirttikten sonra, kanıtlarımızın sağlamlığının daha iyi anlaşılabilmesi için temel bilgi kaynaklarımızla ilgili bazı açıklamalar yapmak istiyorum.

 

Çalışmanın Temel Bilgi Kaynakları

“Man Adası ve Kafkasya” adlı yazıda iki temel bilgi kaynağı bulunmaktadır: belgesel kanıtlar ve bu kanıtları değerlendiren bilim adamlarının yorumları.

Aşağıda da görüleceği gibi Man/Maan halkıyla ilgili sunduğumuz belgesel kanıtlar, kimsenin itiraz etmediği ve edemediği sağlam tarihsel gerçekliklerdir. Bunlar en eski yazıtlarda okunmuştur ve kimse de doğruluğundan şüphe etmemektedir. Bunu önemle kaydettikten sonra bu belgelerde karşılaştığımız “Magan” ülkesiyle ilgili yorumlara geliyoruz. Aynı şekilde Mısır’da görülen “Aha-Man” adıyla Girit’te görülen Minos adı arasındaki ilişkilendirme de bilim adamlarının eldeki belgelere göre gerekçelendirerek yaptıkları bir yorumdur. Bu yorumları ve gerekçeleri sorgulamak herkesin hakkıdır ve bunun yapılmasından daha doğal bir şey yoktur. Çünkü bu sorgulamaları yapmadan gerçeğe ulaşmamız mümkün değildir.

Yazıda Abaza halkıyla ilgili tarafımızdan sunulan bilgileri de yukarıda belirtilen çerçevede değerlendirmek gerekir. Bunlardan da bazıları tarihsel gerçeklikler (ya da belgesel kanıtlar), bazıları da yorumdur.

 

Belgesel Kanıtlar

Adı geçen yazıdaki bilgi kaynaklarını bu şekilde sınıflandırdıktan sonra, yazıyı okuyan okurlara hatırlatma yapmak, okumayan ve okumak olanağı da olmayanlara da kolaylık sağlamak için yazıdaki belgesel kanıtları özetlemek istiyorum:

* Sümer belgelerinde “Magan” adıyla anılan bir halk bulunmaktadır.

* Mısır’ı birleştiren ilk Firavun soyu Aha-Man ya da Man-Aha olarak anılmaktadır.

*Aha-Man klanının Mısır’da görüldüğü dönemde, Mısır ülkesinde yerli kökeni olmayan arkeolojik ve kültürel değişmeler görülmüştür.

* Asur tabletlerinde Mana/Mannai adlı bir halk Urmiye Gölü civarında yaşayan bir halk olarak kayıtlara geçmektedir.

* Pers kral soyu da Aha-Man/Aha-Maan adını kullanmaktadır.

* Mitik kaynaklara göre “Minos” adlı biri Girit’in efsanevi kralıdır.

* Yine mitik kaynaklara göre Lidyalıların ilk kral soyu Manes’in çocuklarıdır. Bu nedenle Lidyalılar Homeros’ta “Meon” adıyla anılır.

* Arkaik Anadolu inancında Lidya ve Frigya halklarının taptığı Men/Meen adlı bir tanrı bulunmaktadır. Bu tanrı Lidyalıların mitik atası Manes’le bir tutulur.

* Antik kaynaklara göre Manes’in Kotys (Khot) ve Atys (Ati) adlı iki oğlu vardır. Kotys’in Asias (Asya, Aşuva) adlı bir oğlu bulunmaktadır. Atys’in ise, Kar, Lydos, Misos (Mışa, Masa) ve Tyrsenos (Etrüsk) adlarını taşıyan dört oğlu vardır.

* Güneybatı Anadolu’daki bir halk Hitit kaynaklarında Lugga/Luka olarak anılmaktadır. Mitolojik kaynaklara göre bu halk Girit kökenlidir. Herodotos bu halkın kendisini “Tarmil” olarak adlandırdığını belirtmektedir.

* Hititler döneminde batı Anadolu’da AŞUVA adlı bir devlet bulunmaktadır.

* Mitolojide Rodos adası, ay tanrıçası Danae ve Kafkas güneş tanrısı Helios’un adasıdır. Danae, bir Pelasg tanrıçasıdır. Danao halkının anasıdır. Aynı tanrıça “Dana/Danu” adıyla İrlanda’da da görülmektedir. Orada da Danan kabilesinin mitolojik atasıdır.

* İrlanda’nın mitolojik tanrılarından biri Manannan Mac Lir adını taşımaktadır. Bu tanrı deniz tanrısı Lir’in oğludur. Deniz ve bereket tanrısıdır. Man Adasına adını vermiştir ve orada Mannan adıyla bilinir. İrlanda ve Man Adası denizcilerinin koruyucusudur.

Yukarıdaki belgesel kanıtlara benim eklediğim ve ekleyeceğim belgesel kanıtlar da şunlardır:

Bir Abaza aşiretinin Abaza dilindeki tarihsel adı AŞUVA’dır.

Bir Abaza soyu Maan olarak anılmaktadır.

“Aha/ahı/ah” sözcüğü Abaza dilinde “asil, prens” anlamına gelmektedir.

Abaza dilinde “ma” sözcüğü “hakim,egemen, güçlü”; “na/an” sözcüğü ise “anne” anlamına gelmektedir.

“Lukh/Lıkh/ Lükh” adlı bir klan Abaza ve Adigelerin arasında yaşamaktadır.

Abazaların arasında yaşayan “Darmil/Tarmil” adlı bir klan bulunmaktadır.

* “Kar, Dan/Danu, Masa, Mışa, Maz, Sid, Şıd, Aş, Koth, Jankoth, Aşkoth, Dış, Dışa” adlı klanlar da Abaza ve Adigelerin arasında yaşamaktadır.

* İrlanda’da görülen ana tanrıça Danu (Dana), savaş tanrıçası Morrigan, tanrıça Macha, güneş tanrısı Lugh, Nemed halkının mitolojik atası Nemed’in adları Abaza diliyle açıklanabilmektedir.

* İrlanda’daki “Magog” halkı ve dilinden de söz etmemiz gerekir. Bu halk aynı adla (Goga klanı) Abazalarda da görülür.

 

Sonuç

Ele aldığımız konu, devasa bir konudur. Konuyu bazı yönleriyle ele alıp açıklamaya çalışsak da tamamını ele alamadık, ancak bazı temel yönler dikkat çekebildik. Esasen konu arkeoloji, etnoloji, antropoloji, sosyal antropoloji, sosyoloji, dinler tarihi ve mitoloji gibi pek çok bilim alanını ilgilendirmektedir. Bu yönüyle bir yazarın ele üstesinden gelebileceği bir konu da değildir. Bu yazıda konunun genel bir fotoğrafını çekmekten başka bir şey yapmadık.

Bu fotoğrafın da çok önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü çeşitli disiplinlerden araştırmacıların sağlam belgeleri ve mantıklı yorumları sunulmuştur.

Bu belgelerden de anlaşılacağı gibi arkaik Ortadoğu ve Kafkasya ile İrlanda’nın en eski halkının kültürel özellikleri büyük ölçüde benzeşmektedir. Eski İrlanda kültürünün Ana tanrıçası Dana/Danu Akdeniz Ana tanrıçasının klasik özelliklerini taşıdığı gibi adı da Doğu Akdeniz kaynaklıdır. İrlanda’da görülen ve yukarıda adları sayılan mitolojik figürlerin tamamı da yine Doğu Akdeniz, Girit ve Ege’de görülmüştür. Aynı adlar Kafkasya’da da halen yaşatılmakta ve çoğunluğu çağdaş Kafkas dilleriyle açıklanabilmektedir.

Yukarıda saydığımız ilişkilerin nasıl açıklanması gerektiği konusunda bir yorum yapmayacağım. İlişkileri değerlendirip sonuç çıkarmak size kalıyor. Doğru sonuçlara ulaşacağınızdan hiç şüphe etmiyorum.

Yazarın Diğer Yazıları

KAMUOYUNA AÇIK MEKTUP

Merhaba sevgili dostlar, Bu yazıyı gazetemizdeki yazılarıma rahatsızlığım nedeniyle bir süre için son vermek kararımı bildirmek amacıyla yazıyorum. Esasen bir süreden beri yazılarımı belirttiğim nedenle...

Umudun Çiçeği Olsun Oyunuz

Evrensel bir yasadır bu: Hiçbir şey yoktan var olmaz, var olan hiçbir şey de yok olmaz, ancak başka bir şeye dönüşür. Oylarınız da böyle bir...

Bilinmezlik ve Merak

Sevgili okurlar, sorular her zaman çok önemlidir. Yaşamımızın bir parçası olan sorular, bir yazar için okurlarla diyalog anlamına da gelmektedir. Bu nedenle sorularınızı tam...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img