Çerkes Hakları İnisiyatifi’ne ve Jıneps Okurları’na

0
430
16 Nisan 2011 günü Ö. Gündem Gazetesinin orta sayfasında şöyle bir haber gördüm. “17 Nisan 2011 günü Çerkesler Kadıköy iskele meydanında 2. hak isteme mitingini yapacaklar”. Ben İstanbul dışındaydım. ‘Hemen işlerimi toparlayıp bu mitinge katılmalıyım’ diye yola çıktım. Sabahleyin Kadıköy’e geldiğimde çok heyecanlı ve sevinçliydim, yıllardır görmediğim dostlarımı ve arkadaşlarımı görme umudum, ama genelde de Çerkes halkının gecikmiş olsa da kendini ifade etme, hak talep etme eylemi vardı. Ben de kendi adıma destek olmak için oradaydım.
Bundan böyle Çerkes halkının bu coğrafyada ‘ben de varım’ demesi güzeldi ve bana güven veriyordu. Çünkü onlar da biz Kürtler gibi sürgüne, baskıya ve katliamlara maruz kalmışlardı. İşte o gün yani tam Pazar günü Kürt olmama nazaran Çerkestim. Ezilen, yoksul Çerkes dostlarımın arasındaydım. Hiç güvensizlik duymuyordum, kendi evimizdi. O gün orda olmam bir insanlık, bir dayanışma gücüydü, kendi adıma ezilen bir ulusun hak isteme mitingine katılmak beni mutlu ediyordu ve sevinçliydim.
Kadıköy’e geldiğimde saat 11 idi. Baktım çok sayıda kalabalık yoktu. Bir görevliye sordum, ‘yürüyüş ne zaman başlayacak?’ Dedi biraz gecikmeli. Bende iskeleye doğru yöneldim, belki bir tanıdık veya bir dostuma rastlarım diye. Sonra dolaştım, geldim baktım kalabalık hayli çoğalmıştı. Benim gibi yaşlı bir görevliye sordum bazı isimleri…! ‘Yok burada’, ‘gelmesi gerekiyor’, ‘gelmez’, ‘O’nu hiç görmüyoruz’ yanıtları ve baktım Çerkes olmayan iki dostum biraz geride duruyorlardı. Yanlarına vardım. Hoş geldin hoş bulduk muhabbet derken tanıyan yöneticiler geldi ‘hoş geldiniz’ dediler, ‘geldiğinize sevindik’. Ayrıca tanıyanlar geldi, dostlarımızın elini sıktı.
Bu dostlarım kamuoyundan tanınan simalardı. Eski Dev-Genç önderlerinden Bülent Uluer, diğeri Av. Mahmut Alınak, eski DEP milletvekili. Ülkemizde tanınan isimlerdi, derken zaman çabuk geçti. Yürüyüş kolu başladı. Bizler en gerideydik, çünkü dayanışma için buradaydık. Çerkes halkı önde olmalıydı. Benim ve M. Alınak dostumun elinde çok yıldızlı Çerkes bayrağı vardı. ‘Kim ne derse desin o gün Kürt olmamıza rağmen miting alanında Çerkestik’. Çerkes halkının yanındaydık. Egemenlere karşı öfkemizi, kinimizi, bizleri parçalayan, bölen, halkları düşman eden, kardeşi kardeşe vurduranlara karşı omuz omuza dayanışma ruhuyla oradaydık.
Tam yürüyüş başladı ve bizler de sıraya geçtik. Yürüyecektik ki üç erkek iki bayan ‘sizlerden iğreniyoruz, buradan defolun, yoksa kötü olur’ dedi ve bayanın biri hemen sert bir hamleyle M. Alınak’ın elinden bayrağı çekti ve aldı. Ben hemen araya girdim. ‘Ben ve dostlarım bugün sizlerle dayanışmak ve destek olmak için buradayız. Bugün için hepimiz Çerkesiz’ dedim. Demeye kalmadı benim de elimden bayrağı çekip aldı ve ağzını bozdu. Baktık durum ciddi, dostlarımıza zarar gelmesin diye hemen miting alanının dışına çıktık. Sonra B. Uluer ‘böyle kalmamalı, yöneticilerin haberi olsun’ dedi. Koştu, en önde birkaç tanıdığı yöneticiye durumu anlattı ve bizler de miting alanını terk etmiş olduk.
Bu olay bizi çok üzdü. Halklar arası çirkin bir davranıştı. Ama ben inanıyorum ki bu davranışı hiçbir Çerkes yapmaz. Çünkü Çerkesler misafirlerine nasıl davranacağını bilir. Düşmanı da olsa onu konuk eder, aynı Anadolu halklarında olduğu gibi. Çerkesler için bir gelenektir. Bu çirkin davranış olsa olsa ırkçı ve şöven bireylerin işi veya egemenlerin uşaklığını yapan satılıkların işi.
Bu davranış asla Çerkes halkına ait değildir. Bu eylem kendini bilmeyen, yoz, gelişmemiş, denetimsiz, ırkçı ve faşist bireylerin işi diye düşünüyorum.
Çünkü Çerkes halkı kendine dayanışmaya gelen konuklarına ve dostlarına, hele hele bir bayan, belli yaştaki üç insana saldırmaz, ağzını bozmaz ve ensesinden konuşmaz. Bu olumsuz olayı kınıyorum. Yönetici dostlarım böylesi çirkinliklerin önüne geçerek bu tip olaylara meydan vermemelidir. Bunun zararı tüm halklarımıza olur. Bunlar teşhir edilmelidir. Sonuç olarak halklar arası dayanışmayı ve dostluğu daha sık örmeliyiz. Daha çok bir araya gelmeliyiz düşmana inat. Geleneklerimizi koruyarak, şarkılarımızı, türkülerimizi söyleyerek daha çok çoğalmalıyız, daha çok omuz-omuza yan-yana olmalıyız. Halklar kardeştir.
Yaşasın Halkların Kardeşliği ve Dayanışması!
Saygılarımla.
Mahmut Şengül, Çanakkale DİSK Emekli-Sen üyesi, 20 Nisan 2011

 

Sayı : 2011 05