Bu karanlık hücreye bağlıyım yaralayan zincirlerle
Veda etmem gerekecek birkaç saat sonra bu ülkeye
Dağ evimin yanında yükselen o güzelim fidanlar
Çiğ damlalarını içip artık eller için çiçek açacaklar.
**
Ağaçların altındaki küçük evime, çocukluk anılarıma
Gürül gürül akan dereciğe, tüm bunlara uzun bir veda
Yabancılar annemin mezarına saygısızca adım atacak
Sen uyu aziz annem, bu senin huzurunu bozamayacak.
Barış içinde yaşadın, huzurla söndü yaşamının güneşi
Asla görmemen için sürülen oğlunu bekleyen kaderi.
**
Ülkeyi korumak için çırpındım, savaştım ben de cesurca
Yiğit kardeşimin atılışını gördüm asker dolu bir mezara
Yaşlı babamdan fışkıran kanlarla bezenmişti savaş alanı
Mağrur kara gözleri parıldamıştı, dudaklarında bir fısıltı:
Devam edin kahraman dostlarım, baş eğmeyin düşmana
Ölümcül darbe indirin, canınızı verin özgürlük tapınağında
**
Sahildeki kumlar kadar kalabalık çetesinden kibirli Rusların
Korktuğunuzu sanmamalı kimse, mertçe direnmeli halkım
Silahların gürültüsünden çekinmeyin, isterse fırtına yaratsın.
**
Ötedeki vadide toplanmış zorlu düşman korkutmasın hiç sizi
Devam edin, savaş saflarında korkusuz adımlar atıp ilerlemeli
Tanrı sizinle olacak orada ve zaferi bahşedecek sizlere hatta
Kahraman dostlarım artık size elveda, ve bu çok uzun bir veda.
**
Nabzımın atışları çok yavaş artık, kan kaybım giderek artıyor
Bitti bu dayanıklı kolun gücü, vurulan gözüm de şimdi köreliyor
Zırhımla mızrağımı bir kenara koydum, ölüm vaktim yaklaşıyor.
**
Bir vatansever ölürken huzurludur, çünkü bilir ölümün dinginliğini
Görmemek için gözyaşlarını kanayan ülkenin, açmaz hiç gözlerini
Kuramaz kasvetli saltanatını ruhlar üzerinde hiçbiri zorba güçlerin
Dünyada insanı bağlarken zincirler, mezarda yoktur nebzesi esaretin.
**
İlerleyin haydi, özgürlük davasında can vermek en şereflisidir ölümlerin
Dönmeyin hiç yolunuzdan bakmak için bana, huzurla uyuyacağımı bilin
İntikamımı şimdi almalısınız, bırakırsanız yarına eğer alamazsınız bilirim.
**
Can verdi babam mertçe boşuna uğraşmışız, önceden yazılmış kaderim
Kaybettik savaşı çok uzaklara sürgünüm ben, uzakta dostlarım ve evim
Yabancı diyarlarda gezineceğim, çünkü artık acımasız Rusların esiriyim.
**
İster silah sesi çınlasın vadi ve tepelerde, ister ölenlerin iniltisinin fırtınası
Hepsinin üzerinde dere gibi akıyor olacak kahraman soydaşlarımızın kanı.
Kaderimi sorabilseydim Tanrıya, onlar gibi ölmek isterdim ben de
Durun bir dakika! Hücremin sessizliğini çiğneyen bu gürültü de ne?
Evet! İşte bu kara haberin son sinyali, sonunda geldi ayrılığın vakti
Demir almış gemiler artık, uzaklaşacak kıyıdan çok yakında bu gemi
**
Göremeyeceğim artık bu ülkeyi, sürgün mağdurluğuna dayanmalıyım
Kaybolacak gözden yeşil tepeler, coşkun dereler oysa müptelasıydım
Elveda! Elveda! Bu çok uzun bir veda sana, benim sevgili anavatanım.
—–
*New York’ta 15 günde bir çıkan Rural Repository adlı gazetenin 5.Temmuz.1845 tarihli 23. sayısında yayınlanan Henrietta Gay imzalı şiir.
Çeviri: Serap Canbek
Sayı : 2011 06