Tamkıt Amgalkua (Tam köyünün ekmekleri)

0
2377

Unutulmuş ne kadar çok şey vardır. Geriye kalanlar iki elin parmakları kadar. Sevsek de sevmesek de, beğensek de beğenmesek de onlar bizim geçmişten gelen birikimlerimiz. Kültür hazinemizin değerli birer parçaları. Bildiklerimizi, hatırlayabildiklerimizi, unutulmuş, bir şekilde bir yerlerde bir kısmı kalmış olan değerlerimizi kayıt altına alalım.


Zamanımızda Türkiye’de Cevizlik diye anılan Abaza köyünün adı daha önceleri Hurdaz idi. Osmanlıya geldiklerinde, Havza’da ilk kurulduğunda Kafkasya da ki adı olan TAM ismiyle kurulmuş.
1830-1855 tarihli Kafkasya haritalarına bakıldığında da bölge görülüyor. Küçük Labe’den başlayıp (Büyük ve Küçük Labe’nin birleşme yerine yakın) Büyük Labe ve Urup nehirleri arasında dikdörtgen şeklinde idari bölgenin adı TAM.
Belgelerde; ТАМ, ДАМЕ, ТАМОВЦЫ, ТАМВОЫ , ТАМОВЫХ olarak geçmekte.
Bugün Kafkasya’da, o bölgede bir kamp yeri olarak adı hala yaşıyor; ДАМХУРЦ (Dam Tepesi-Merası). Dört köyden oluştuğu söyleniyor, fakat biz yalnızca üçünü biliyoruz. Birincisi bölgeye adını veren Tam, diğer adıyla TAMKIT. Bazıları Tam’du (Büyük Tam) diyorlar . İkincisi; BILATKIT, diğer adı Tam’xucı veya Tam’çıkun (Küçük Tam). Bu köy Türkiye’de de Tam’a komşu olarak yerleşmiştir. Bugünkü adı; Karameşe. Üçüncü Köyün adı ise Bızoğakıt’dır. Bu köy şu anda Çorum ili dahilinde bulunan Sultanköy dür.
Yaz tatillerinde anneannemin yol arkadaşı olarak Hurdaz’a dayımlara gittiğimizde, en sevdiğim şeylerden biriside Şakire halanın sıcak sıcak heukudan (fırın) çıkardığı ekmekleri taze tereyağı veya matakoy (kurutulmuş Çerkes peyniri) ile çocukluk sevinciyle yemekti.Bugün, Hurdaz’da bunları yapan var mı bilemiyorum. Unutulup yok olmasınlar diyerek bu köşede onlara yer verdim.
Mgal: Buğday unundan mayalanarak yapılır. Hamur avuç içine sığacak yumaklar halinde ayrılır. Üzerine yumurta akı veya yoğurt sürülerek fırına pişirilir. Dökme veya somun da denir.
Tabamgal: Buğday unundan, mayalı hamur bir tepsi içinde yayılır. Üzeri çatal veya bıçak yardımı ile şekiller çizilerek süslenir. Fırında pişirilerek servise hazır hale getirilir. Eğer acil ihtiyaç varsa mayasız da yapılır.
Nartukmgal (Nıtuhkmgal): Mısır unu tuz, az şeker ile ılık suda yoğrulur. Biraz dinlendirildikten sonra bir tepsiye yayılarak fırında pişirilir.
Çokaçah: Buğday unundan, mayalı hamur başparmak kalınlığında yuvarlanır. Bu rulo hamur içten dışa doğru birbiri üzerine kıvrılarak sarılır. Üzerine yumurta veya yoğurt sürülerek fırına verilir.
Mırıpa: Buğday unundan mayasız hamur yapılır. Yumaklara ayrılan hamur ince yufkalar halinde açılır. Açılan yufkalar yağlanarak üst üste konulur. Aralarına ince dövülmüş ceviz konulur. Yumaklar ½ parmak kalınlığından biraz daha ince şekilde açılırlar. Açılan yufkalar saç üzerinde pişirilir.
Lokuma: Buğday unundan mayalı hamur hafif yumuşakça yoğrulur. Küçük yumaklar ince olarak açılırlar.11-15 cm. çapında daire şeklinde açılan yufkalar yağda kızartılır. Özellikle şeker ve kurban bayramlarında sütlaçla beraber ikram edilir. Sütlaç ve lokuma yoksa o bayramın tadı olmazdı.
Çeüf: Buğday unundan mayasız hamur 12-15 cm. çapında yufkalar halinde açılır içine önceden hazırlanmış olan peynir veya haşlanmış pirinç konulur. Yağda kızartılır. Diğer bir çeşidinde ise içine konulan malzeme un helvasıdır. Bu un helvası şeker ile yapılmaz, şeker yerine pekmez ile tatlandırılır. Bu malzeme ile yapılan Çeüf, kızartılmaz saç üzerinde pişirilir.
Çeüf’ün Çerkes toplumunda ayrı bir yeri vardır. Düğünlere, nişanlara,asker gözaydınlığına, hasta ziyaretlerine veya herhangi bir toplantıya gidilirken mutlaka Çeüf yapılırdı.Çeüf’ün özel sepeti vardı.; Çeüf gılat .Hafif oval, altı geniş, ağzına doğru içe doğru daralıyordu.Bu sepete Çeüf doldurulur, üzeri temiz bir bezle örtülür, misafir olunacak haneye götürülürdü.Bu gelenekti.
Hambal: Mısır unu tuz, çok az şeker ile ilk suda yoğrulur. Biraz bekledikten sonra küçük yumaklar haline getirilen hamur,12-15 cm. çapında ve bir parmak kalınlığında açılır. Kaynamakta olan suya atılarak haşlanır. Dibe çöken pişmiş sayılır ve sudan çıkartılır. Soğuduktan sonra yenilir. Diğer günlere kalan hambal ateş üzerinde kızartılarak yenilir.
Tsıhkaşıra: Mısır unundan yapılan bir tatlı çeşidi. Mısır unu tereyağ ile kavrulur. Belirli bir kıvama geldikten sonra ateşten indirilerek bal ile tatlandırılır. Bir tepsiye yayılan Tsıhkaşıra baklava şeklinde kesilerek soğumaya bırakılır.
Çerkes Tatlısı: Buğday unu yağsız olarak, yanmayacak şekilde bir tavada belirli bir süre kavrulur. Kavrulan un bir kapta pekmez ile tatlandırılır. Ilık hale gelen tatlı, elde küçük toplar yapılarak bir kaba konulur. Soğuduktan sonra servis edilir.
Kabıbs: Balkabağı haşlanır. Haşlanan kabak bir kapta ezilerek hamur haline getirilir. Hamur haline getirilen balkabağı içi sırlı bir küpe konulur. Üzerine kaynatılmış süt ilave edilir. Küpün ağzı örtülerek mayalanmaya bırakılır. İçilecek kıvama gelinceye kadar, zaman zaman üzerine süt ilave edilir. Kıvamını bulduğunda içecek olarak servis edilir.
Unutulmuş ne kadar çok şey vardır. Geriye kalanlar iki elin parmakları kadar.
Sevsek de sevmesek de, beğensek de beğenmesek de onlar bizim geçmişten gelen birikimlerimiz. Kültür hazinemizin değerli birer parçaları. Bildiklerimizi, hatırlayabildiklerimizi, unutulmuş, bir şekilde bir yerlerde bir kısmı kalmış olan değerlerimizi kayıt altına alalım.
Yapmasak da, kullanmasak da onları birer değer olarak muhafaza edelim. Şarkılarımızı, ağıtlarımızı, melodilerimizi, masal ve hikayelerimizi, destanlarınızı, kilimimizi, halımızı, elbisemizi, başlıklarımızı, kama ve kılıçlarımızı, eyer takımlarımızı, takılarımızı, kutularımızı ve de geçmişten gelen ne varsa “aman bu değersiz bir şey” demeden muhafaza edelim, biz etmiyorsak edenlere veya etmeye çalışan kurumlarımıza verelim.
Ve bütün bunları kendi isimleri ile var edebilmek, yeniden üretebilmek, gelecek kuşaklara aktarabilmek içinde dilimizi koruyalım.
Kültür, binlerce yıldan birikip gelen en değerli mirastır.

Sayı: 2012 01