KCK soruşturması sırasında ele geçirilen belge ve bilgiler gerekçe gösterilerek MİT yöneticilerinin şüpheli sıfatıyla özel yetkili savcılık tarafından ifadeye çağrılmasının yarattığı depremin artçı şokları henüz sürerken, Hükümet eşi görülmemiş uygulamalara imza atmaya devam ediyor.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski MİT Müsteşarı Emre Taner, eski Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş ve 2 MİT görevlisi Yaşar Yıldırım, Hüseyin Kuzuoğlu ifade vermeye gitmezken, soruşturmayı yürüten savcı görevden alındı. Son haberlere göre, İstanbul özel yetkili savcılığının, MİT görevlileri hakkındaki yargı sürecini sona erdirmediği, iddianame hazırlığında olduğu belirtiliyor.
Öte yandan hükümet de, Başbakan’ın talimatı doğrultusunda hareket eden tüm görevlileri yargı sürecinden koruyacak bir yasa hazırlığına girişti. Ancak KCK, Ergenekon ve Devrimci Karargah gibi davaların gerek soruşturma gerekse yargılama safhaları, ‘yargı bağımsızlığı’ ve ‘özel yetkili mahkemelerin işlevi’ açısından tartışma konusu olmuşken, ‘ayrıcalıklı kurum ya da kişiler’ yaratacak bu yeni yasa yeni bir tartışmayı daha başlattı.
Demokratik hukuk devletinde benzeri olmayan özel yetkili mahkemeleri kaldırmak yerine, ‘başkanın adamlarına’ koruma kalkanı yaratarak yeni bir ‘özel hukuk’ durumu yaratan Hükümete yönelik eleştiriler tam da bu noktada yoğunlaşıyor.
Zirvedeki bu kapışmayı ilginç kılan önemli bir boyut da polis-yargı cephesinin cemaatin yönlendirmesinde olduğu, hükümetin ‘resmi’ olmayan koalisyon ortağı cemaatle arasının açıldığı iddiaları. Bu iddiaları destekleyen en önemli faktör de, cemaate yakınlığı ile bilinen medya organlarıyla, hükümete yakın olanların destekledikleri taraflara göre yayın politikalarını da belirlemeleri.
Şimdilik sönümlenmiş gibi görünen ama bir alt perdeden süren güç savaşının seçimlere doğru farklı boyutlarda şekillenmesini beklemek ve savaşı kazananı zamanın göstereceğini söylemek en doğrusu gibi görünüyor.
Sayı : 2012 02