Kabardey, kendi işlettiği kahveye papağan almış. Günlerden bir gün 2 Abaza gelmiş kahveye.
Tam çay ısmarladıkları sırada “Abazalar artık atlarımızı çalmasın” diye bir ses
duymuşlar. Etrafa bakınmışlar ve sesin bir papağandan geldiğini görmüşler.
Bunun üzerine kahvenin sahibi Kabardeye ‘bu papağanı buradan yok et, yarın geldiğimizde
görürsek külahları değiştiririz’ demişler.
Abazalar gittikten sonra bizim Kabardey kara kara düşünmeye başlamış. Aklına caminin
Kabardey imamı gelmiş. İmama gidip başına gelenleri anlatmış ve papağanı yola getirmesi için bir geceliğine ona bırakmış.
Ertesi akşam Abazalar tekrar gelmişler ve papağanı görünce kızmışlar. Kabardey, «wolihi artık öyle şeyler söylemiyor» demiş.
Abazalardan biri «ben şimdi anlarım söyleyip söylemediğini» demiş ve papağanın
tekrarlayacağını düşünerek bağırmış:
– Abazalar artık atlarımızı çalmasın.
Papağanda çıt yok. Abaza, sesini daha da yükselterek defalarca bağırmış:
– Abazalar artık atlarımızı çalmasın,
Abazalar artık atlarımızı çalmasın.
En sonunda papağan dile gelmiş ve şöyle bağırmış.
-Amin sıqoş!