"-Niye Laba’ ya veya Türkiye’ ye göç etmek istemiyorsunuz, diye sordu Amçukov, Albay Merhileviç’ in emri üzerine.
-Türkiye’ ye göç etmiyoruz, çünkü bütün tarlalarımız ekili ve göç edersek her şeyimizi kaybedeceğiz. Laba’ ya yerleştikten sonra nasıl yaşayacağımızı da bilmiyoruz…"
Kaynak: Vatanından Uzaklara Çerkesler
Chivi Yazıları, 2004
Editör: Murat Papşu
-Askeri Anılar / Pşeha Müfrezesi / K. Geyns
(Ekim 1862’ den Kasım 1864’ e kadar) / Voyenni Sbornik (Askeri Külliyat) – 1866
s. 11-38
-Niye Laba’ ya veya Türkiye’ ye göç etmek istemiyorsunuz, diye sordu Amçukov, Albay Merhileviç’ in emri üzerine.
-Türkiye’ ye göç etmiyoruz, çünkü bütün tarlalarımız ekili ve göç edersek her şeyimizi kaybedeceğiz. Laba’ ya yerleştikten sonra nasıl yaşayacağımızı da bilmiyoruz…
Bu arada komutandan ormanı kesmemelerini istediler, ama elbette red cevabı aldılar…
Bu yerleri inceleyince fark ettik ki, toprağı işlemede hüner ihtiyaç kadar önemli bir rol oynamıyor. Sınır ötesinden gelenlerden bu sorun hakkında olağanüstü hikayeler dinlemeyen yoktur. Fakat hiç kimse 50 derece eğimli tarlaları nasıl işlediklerini anlatmamıştır. Biz ise yulaf ekili böyle yerler görüyorduk ve Dağlılar’ ın toprağı hangi usulle işlediğini anlayamıyorduk…
Onlarla bütün hesapları bitirmenin en doğru ve hızlı yöntemi olarak ekinlerin kökünden yok edilmesi ve halkın varlığını sürdürmesine izin verebilecek her şeyin imha edilmesi, sonra da birliklerin kış için karagahlara dağıtılması emredildi.
-Moskovskiye Vedomosti / 5 Mayıs 1864, No 99, s.3
Times muhabiri 28 Nisan’ da (1864) Konstantinopol’ den bildiriyor:
Üç Kafkas kabilesinin (Şapsığlar, Ubıhlar ve Abzehler) son kişilerine kadar ülkelerini terk etmeye ve Türkiye’ ye sığınmaya karar verdikleri artık biliniyor. Göçmen seli şimdi de önceden olduğu gibi o kadar büyük ki Türk hükümetini çok zor durumda bırakıyor. Bu talihsizlerden 27 bini son derece kötü durumda Trabzon’ a geldiler. Yılın bu en uygunsuz mevsiminde yaptıkları yolculukta çektikleri yokluklar bulaşıcı hastalıklara neden oldu ve bu hastalıklar açlıktan bitap düşmüş kavmin arasında korkunç yıkıma yol açtığı gibi yerli halka da aman vermiyor. Tifo ve çiçek Trabzon’ da kol geziyor, bunun üzerine bir de açlık tehdidi var…
Önümüzdeki iki veya üç ay içinde en az 300 bin kişinin daha bu ülkeye sığınmaya niyeti olduğu tahmin ediliyor…
Göçmenler arasında ölüm oranı hakkında şu olay bir fikir verebilir: Gemiyle gelen 600 Çerkesten, üç veya dört günlük yolculuktan sonra 370’ i karaya ulaşabildi. Fırtınalı havada Karadeniz’ de yolculuğun bütün sıkıntılarına katlanan çocuklu kadınların en temel ihtiyaç maddeleri bile yok; bebeklerini elbiselerinden kopardıkları parçalara sarıyorlar. Güverteler ölüler ve can çekişenlerle dolu. İşte Karadeniz sularında her gün yaşanan manzara bu.
-Russki İnvalid / 23 Eylül (5 Ekim) 1864, No 10, s. 5
19 Eylül’ de Konstantinopol’ den “Allgemeine Zeitung” a yazılanlar:
Samsun’ dan bildirildiğine göre Çerkes kampını bizzat inceleyen Doktor Barossi ve diğer sağlıkçıların aldığı sağlık tedbirlerine rağmen hükümet şimdiye kadar zavallı göçmenlerin durumunu iyileştirmek için kesin bir şey yapmadı. Çok büyük sayılarla Türkiye’ ye gelmeye devam eden Çerkesler korkunç felaketler yaşıyorlar. Ölüm oranı sadece Çerkesler arasında değil yerliler arasında da duyulmamış ölçülere vardı. 50 bin kadar ölü gömüldü. 60 bin göçmen açık havada veya şehrin sokaklarında yatıp kalkıyor ve belki de aynı sefaleti çekecekleri ülkenin içlerine gönderilecekleri zamanı bekliyorlar.
– Askeri Anılar / Batı Kafkasya’ da Dağlılar’ la son savaş
İ. Drozdov / Kavkazski Sbornik (Kafkas Külliyatı) / Tiflis, 1877, Cilt 2
Şubat (1864) sonunda Pşeha Müfrezesi Dağlılar’ ın göçüne nezaret etmek, gerekirse de zorla kovmak için Marta nehrine doğru harekete geçti. Yavaş yavaş bazen sola, bazen yukarıya doğru ilerleyerek ve yolu üzerindeki terk edilmiş köyleri imha ederek müfreze Psekups’ un üst kısımlarına ulaştı… Yolda gözümüzün önünde arz eden sarsıcı manzara şöyleydi: Oraya buraya dağılmış ve köpekler tarafından parçalanmış, yarı yenmiş çocuk, kadın ve yaşlı cesetleri. Açlıktan ve hastalıktan tükenmiş, zayıflıktan bacaklarını zor kaldıran, bitkinlikten düşen ve aç köpeklere canlı canlı yem olan göçmenler…
Bu ölçülerde ve böyle sefalete insanlık nadiren şahit olmuştur. Ama bu savaşçı vahşiler üzerinde etkili olmak ve onları ulaşılmaz dağlık kovuklarından çıkarmak ancak dehşet salmakla mümkündü.
Sayı : 2012 05
Yayınlanma Tarihi: 2012-05-01 00:00:00