Prof. Dr. Harun Raşit Uysal*
Öncelikle vurgulayayım ki; küresel gıda krizi ile ilgili sanı sadece benim değil gıdayla, tarımla uğraşan herkesin ön görüsü. Neden mi ? Bu yıl önce, ağır kış şartları ile aşırı yağışlar yaşanınca, ardından da yaz sıcaklıkları mevsim normallerinin üzerine çıkınca…
Bir anda buğday, mısır, soya üretiminde her yerde düşüşler yaşandı.
Bunun üzerine örneğin dünyanın en büyük buğday üreticisi konumundaki ABD’de buğday fiyatı hemen yüzde 50, mısır ise yüzde 30 arttı. Avrupa’da ise ithalat yaptıkları Rusya’da yaşanan kuraklık nedeniyle buğday yüzde 32.5 pahallandı.
Bütün bunlar yaşanırken…
Bir anda Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)’den yaşanacak gıda krizi ile ilgili bir uyarı geldi. FAO doğa olaylarının neden olduğu olumsuzlukların üzerine bir de biyoyakıt üretimine sınırlama getirilmezse, önümüzdeki yıl dünyada ciddi bir gıda krizi yaşanabileceğini rapor etti.
Uyarılar FAO ile sınırlı kalsa iyi…
FAO’dan sonra biyoyakıt üretimi Dünya Bankası tarafından da mercek altına alındı.
Dünya Bankası’nın henüz açıklanmayan raporunu yayınlayan İngiliz The Guardian gazetesine göre; son dört yılda gıda fiyatlarında yaşanan artışın yüzde 75’inin sorumlusu olarak biyoyakıtlar gösteriliyor. Gazeteye göre rapor nisan ayında tamamlandı. Fakat Dünya Bankası, ABD yönetimini çok da rahatsız etmemek için raporun hemen kamuoyuyla paylaşılmasına izin vermedi. Çünkü ABD yönetimi bitkilerden elde edilen yakıtların gıda fiyatlarını sadece yüzde 3 arttırdığını iddia etmişti.
Kısaca, dünyaya tarımsal ürün ihracatı yapan ülkelerde yaşanan bu durumun sürmesi, gelişmekte olan ya da az gelişmiş ülkelerde gıdaya erişimi giderek zorlaştıracak. Hele bir de ekonomistlerin söylediği gibi 2013’te yeni ve daha derin bir küresel ekonomik kriz baş gösterirse, yeni Somali’ler ile 2009’da Kuzey Afrika ülkelerinde olduğu gibi yeni sosyal patlamalar ve ayaklanmalar olabilecek.
Türkiye’ye gelince…
Buğday üretimindeki düşüş, şimdiden saman sıkıntısını doğurdu. Stokçular samanı düşük fiyattan alıp, şimdi elini öpene kilosunu 50-60 kuruştan satmaya başladılar. Samanla birlikte diğer yem bitkilerinde de ayni durum yaşanınca yetiştirici hayvanını yeterince besleyememe tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Ve doğal olarak da süt miktarı düşmeye başladı.
Bunun üzerine bir de, hayvan yemlerinde ve çeşitli gıdalarda kullanılmak üzere ABD ve Güney Amerika ülkelerinden ithal edilen 1 milyon ton mısır ve 1 milyon 960 bin ton soyanın zamlı alınacağını düşündüğümüzde, önümüzdeki aylarda süt ve, et ürünleri ile bitkisel gıdalarda fiyat artışları olacak demektir.
Velhasılı bir yandan küresel iklim değişikliğinin neden olduğu olumsuz doğa olayları ve tarım ürünlerindeki düşüş, diğer yandan aç kalan 1 milyar ile yeterli beslenemeyen bir buçuk milyar insan, dünyayı nasıl bir gelecek beklediğinin işaretleri.
Sizce bu işaret sürdürülebilir bir gelecek midir?
harun.uysal@ege.edu.tr
*Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölüm