Çarpma-bölme

0
414

Koyupha Kardelen AKTAŞ

Matematiğin 4 işleminin insanlar üzerlerinde denendiği hayatlar yaşamaktayız: Üzerlerinde toplama işlemi uygulanan, tek tipleştirilen, ardından çıkarma işlemiyle dillerinden ve kültürlerinden birer tutam eksi(lti)len; baş eğmeyenlerine ‘çarpma’ yapılan ve nihayetinde bölünmeye mahkum edilmiş halklar, ‘üstü çizilmişlik’lerinin inadına, birtakım realitelerinin altını vurgulu bir biçimde çizmeye başladılar: Birer tutam eksildiyse de; kültürlerini,dillerini, tarihlerini, elde avuçta neleri kalmışsa korumaya çalıştılar. Kısacası kendileri olabilmeleri için korunması gereken ne varsa…

Halkların ‘kendi’ olabilme mücadelesi, tarihte olduğu gibi bugün de egemenleri korkutuyor. İki resmi söylem dillendiriliyor hemen: “Onların dili medeniyet dili değil.” veya “Onlar bizden değil.” (1)

“Bizden olmayan” kavramındaki ‘biz’i tanımlamadaki bilinçli saptırmayla, o ‘biz’in oluşturulması için kimlerin mücadele ettiği göz ardı ediliyor.

‘Bizden olmayan’ kavramındaki ‘biz’, esasında bu toprakların ayrılmaz bir parçası olan halkları anlatmak yerine, tüm halkları kendilerine ait olmayan bir kimlik ile tanımlayıp, onları yok sayan bir anlayıştır. Onların ‘biz’ diye kullandığı kavram bir baskı ve zor mekanizmasıdır kısacası.

Kendi kimliğinin ve kültürünün peşinden koşan, kendini arayan ve kendi gibi yaşamak isteyen, yüzyıllar boyu süren savaştan sonra dağlarda yaşamak zorunda kalmış her “dağlı kavim”in akıbeti aynıdır. Ruslarca tehlike arzeden, Kafkasya hakimiyeti için başka bir seçenek olmaksızın yok edilmesi gereken dağlı kavimler… Anadolu›da kendi gibi yaşamak isteyen dağlı kavimler…

Hayatlarından bir şeyler koparılanların acıları, zaman aşımına tabii değildir. Farklı periyotlarda da olsa yaşananyaşatılan acılar ortak: zorla yerinden etme uygulaması.

Bu zor devlet gücüydü, idari organların idari kararlarıydı. Bedeli ödenmek suretiyle uygulanan zor anlamına geliyordu. Bir yasal dayanak vardı.

Hep egemenlerin kendilerine ait dayanaklı olur ama bunları halkların çıkarıymış gibi anlatırlar. Ölen ve öldüren, halklar olur.

Yasalar, politikalar ve egemenlerce köyler yakıldığında; 94 Dersim’inde 8 yaşındaki kız çocuğu, yanan ilk oyuncak bebeğinin ateşini 8 yıl söndüremediğinde; yasalar, politikalar egemenler, rütbeler, protokoller beyhude birer sembol olmaktan öteye geçemez!

Köyleri yakılanları ancak köyleri yakılanlar anlayabilir ve acıyı gören insan başkasını acıtmaz. (2)

Geçen aylarda bir aile dostumuz, sohbet arasında: “Çerkes isen, hele hele devrimciysen hayat gerçekten zor.” cümlesini kurdu. Bu cümle; talimatlara uygun kullanılmamış, bu nedenle gereğinden fazla yıpranmış bir vicdanın iç sesiydi. Etki-tepki yasası gereği; metabolizmasını derinden ‘etki’leyen, sisteme bir ’tepki’ olarak doğan kültürel kimliklerinin ve muhalifliğinin çığlıklarıydı. İşçi kimliğiyle sömürüye direnişin; Çerkes -icap ederse hak arayışındaki herhangi bir halkın yanındaiçinde- olamanın “bölmek” değil halkların eğilmeyen başlarının; en önemlisi bir “insan” olarak, tüm başkaldıran, acı çeken halklara, o halkların çocuklarına birkaç sözcüklüğüne de olsa yapılabilecek empatinin; “Dünya üzerinde herhangi bir insana atılan tokadın yüreğin derinliklerinde hissedilebilirliğinin” resmiydi. (3)

Mücadelenin bitmiş olmaması, nefes aldıkça umut ve mücadelenin devam edeceği gerçeği, tüm zorlara rağmen; emeğin, dilin, kültürün ve hayatın sömürüsüne karşı deforme olmayan bir duruş sergileme hususunda bize moral kaynağı oluyor, olacak.

Tüm köyleri yakılanlara, zorla yerinden edilenlere, dağlı kavim’lere bir direnişçi selamı! Barış’a emanet olalım… (1): Bülent Arınç’ın anadillere yönelik ifadesidir. (2): Acıyı gören insan başkasını acıtmaz.(Göç Hikayeleri, yayına hazırlayan Namık Kemal Dinç,Göç Der yayını,İstanbul, s.23) (3): Ernesto Che Guevera çocuklarına yazdığı veda mektubunda: “Her şeyden önce de dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir kişiye karşı yapılan herhangi bir haksızlığı daima yüreğinizin en derin yerinde hissedebilin. Bu, bir devrimcinin en güzel niteliğidir.” cümlesini kullanmıştır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz