Kafkas Diasporası Yayınlarından Seçmeler Ocak 2013

0
412

Mısır Çerkesleri Kölemen Midir?

Mısır tarihine ait geçen sayıda bildirilen tarihi hakikatlardan sonra Mısır’daki Çerkeslerin vaziyetleri daha iyi anlaşılır. Mısır’da esir alış verişinin manası, bir köle alış verişi olmayıp Moğollar tarafından yurtları zabt ve esir edilen Türk ve Çerkesleri Moğolların elinden kurtarmak için verilen, para fidyei necat ve hizmete karşı mükâfat idi. (İbni Haldun tarihi)

Çerkesler Mısır’ı yabancı görmüyorlar, ikinci vatan telâkki ediyorlardı. Mısır Çerkesleri Sultanları da dahil, hiç bir vakit köle ve kan döken insanlar olmamışlardır. Orayı ilim ve nura boğmuşlar, irfan ve adaletler ile Avrupa tarihçileri yanında şöhret kazanmışlardır. Bunların zamanında Mısır medeniyet ve ilim merkezi olmuştu.

1505 M. (911 H.)’de vefat eden Celâleddin Essiyuti; “Dünyada Mısır’dan çok askeri olan ve ondan kuvvetli bulunan sultan yoktu. İslâmiyet şiarı ve ilim İran, Irak Bilâdi Rum Hint ve Mağrip (Fas, Tunus) Mısır kadar kuvvetli değildi. Böyle olduğu halde nasıl olur da bunlar köle veya kölemen olur? Onlar ki kölelerin satılmasını yasak etmişler. (1319 M. – 719 H. senesinde Sultan Melik Ennnasır bir ferman ile zenci ve Habeş kölelerin satılmasını men etmişti) ve bu kapuyu kapatmışlardır. Melik köleliği men ettiği halde nasıl olur da Kafkaslı kendi hemşerilerini, vatandaşlarını bazı garazkârların köle dediği bu insanları satın alır?” demiştir.

Abdurrahman Elceberti tarihinde; Çerkes sultanları için Melik tabirlerini Memluk yerine kullanılır ve Osmanlı fethinden sonra Mısır beylerine Mısır Emirleri derki (1) bunda ne kadar haklıdır.

Mısır tarihçisi Ahmet Hafız Avz Bey kitabında; “Memluklere verilen Kölelik tabiri manası olmayan bir kelimedir” (2) der.

İbn-i Haldun (Eliber) tarih kitabının 5. cildinin 114. sahifesinde Moğolların Alan ve Kıpçak memleketlerini istilâ edişlerini; İbnilesir de (Elkâmil) tarihinin 12. cüzünün 159. sahifesindeki yazılarda hulasatan “Eyupluların Moğol istilâsından müteessir olan ve Çerkes adı altında bulunan bütün Alan, Kıpçak ve sair Kafkaslılara Mısır’a giriş kapusu açmışlardır” demekle Eyupluların Kafkaslılara hizmet ve yardımlarını tebarüz ettirmiştir.

Çerkesler Mısır’da iken etraflarındaki halka nazaran müstakil bir millet halinde yaşadılar, ister Kipti, ister Müslüman olsun Mısır halkından her hangi bir unsur ile karışmadılar. Mısır halkından veyahut idareleri altında bulunan her hangi bir yer ahalisinden kimsenin kendi sınıflarına girmesini kabul etmediler ve onlarla (pek nadiri müstesna) izdivaç etmediler ve askerliği kendi şahıslarına inhisar ettirdiler. Mısır halkı ancak kalem hizmetinde kullanılır ve askeri birliklerin ancak sanat ve yardımcı işlerine istihdam edilirlerdi. (3)

Mısır’daki Çerkesler, yerli Mısırlılarla karışmadıklarından adetlerini ve ananelerini muhafaza etmişlerdir. Pek ender olarak Mısır Müslümanlarının yüksek tabakalarından aldıkları kızlar onların bu ayrılıklarına hiç bir tesir icra edememiş ve bu hal mahkum olan Mısır halkının bir yükselişi suretinde kabul edilmiş ve aristokratlıklarını muhafaza etmişlerdir. (4)

Şu halde bu kadar sıfatler ile ve memleket halkı ile evlenmelerine ve onlarla karışmalarına müsaade etmeyen ve bunu yapmak imkânını bulan bu hallerde biz bunları nasıl köle diyebiliriz? (5)

Tarihçi İbn-i Haldun kitabının beşinci cildinde “Yeni getirilen ve celb edilen esirlerin memleketin sahibi olduklarını, bunların kölelik için değil belki de kendilerine (Mısır kral hanedanlarına) yardım ederek emirlik, komutanlık ve hükümet işlerinde kullanmak için geldiklerini celp edildiklerini” yazar (6). Ayni eserde Kafkas ve Kıpçak’tan gelen hemşerilerini Mısır’daki sultan ve etrafındakilerin büyük bir muhalesetle istikbal ettiklerini, onları sultanların dairelerine misafir ederek ders vermek, Kur’an okumağı öğretmek suretile ilim ve kültür vermeğe gayret edildiğini, bir taraftan da askeri talimleri, ok atmağı, ata binmeği, düşman kovalamayı öğrettiklerini, hulasa her surete iyi bir muharip ve memleketi müdafaa edecek bir kahraman yetiştirmeğe çalıştıklarını da ilâve eder.

Tarihçi Abu Hamil Elmakdes kitabında; “Şimdiki Sultan efendimiz, Çerkesya’dan birinin Halep’e geldiğini işidince görüşmek üzere murahhasını bir at, bir torba altın ve elbiselerle gönderir. Murahhas onun hizmetine girerek Mısır’a gelirler. Saraya alınır ve kendisini köle değil sultan görür.” der. (7)

Bütün bu izahattan, birçok tarihçilerin bilmeyerek veya bir kasıtla Mısır Çerkes sultanlarına isnat ettikleri Kölemen tabirinin hiç bir vakit hakikata uygun olmadığını, bu itibarla Kafkastan esir olarak veya kaçırılarak getirilen bu insanların içlerinde memleketlerinde hükümdarlık, beylik yapmış ailelerin çocukları da bulunan temiz ve asil bir soyun çocukları ve torunları oldukları, bu harp esirlerinin o zamanlar adet olduğu üzere satılsa bile bunların asil olmayan insanlar olduğuna delâlet edemeyeceği, bilâkis vatanı uğrunda mal ve canını feda eden samimi bir vatansever olduklarının delili olabileceği ve Mısır Sultanlarının milletdaşlarına hulus ve sevgi göstererek onları Mısır’a celp etmek suretile temiz kalplilik ve insanlık gösterdikleri, zulüm ile memleketlerinden çıkarılan bu insanların kölelikle hiç bir ilgileri olmadığı anlaşılır.

Mısır Çerkes Sultanlarında ve Beylerinde Armalar, Markalar

Çerkeslerde aile veya şahsi marka ve arma kullanmak adettir. Bu adet Hititlerde de vardı. Bu armalar daha ziyade ailenin malı olup bununla aralarında tanınmakta idiler. Bu hususi işaretleri bütün şeylerinde kullanırlar. Evlerin kapularına, eşyalarına, atlarına, silâhlarına resmini yapmak, oymak ve kabartma yapmak suretile gösterirler. Çerkeslerde bu armalar ihtiyar meclisleri tarafından verilirdi. Bu işaretlerin bir kısmı da Hati harflerine veya çivi yazısına benzer.

Mısır’daki Sultan ve Beyler kendilerine mahsus arma, markalar kullanmışlar veya ihdas etmişlerdir. Bu işaretler onlar için birer remiz mahiyetinde idi. Bir kısım tarihçiler bu markalardan onların vazifeleri anlaşılacağı kanaatında iseler de bu kanaat pek yanlıştır. Meselâ Sultan Baybers (Elmelik elmuzaffer) II. yaptırdığı caminin kapusunda bir kase resmi mevcut olduğuna göre onun sofracı başı yani Mısır tabirince “Çaşnigir” olması lazım gelirken Baybers bu camii yaptırdığı zaman Mısır’ın sultanı idi. Ve hiç bir vakit Çaşnigir olmamıştı. Maruf eser sahibi Aytemis de sucubaşı yani saki değildi.

Bazılarında markalar, armalar yalnız çivi bazılarında Hiyeroglif yazılarıdır. Bunlar vazife veya iştigal ettikleri sanat icabı mıdır?

Bundan başka bu markalar Çerkeslere komşu olan Kafkaslılarda da vardır. Meselâ Salâhattin Eyyubi’nin arması kartaldır. Bu kartal markası Elmelik Eleşref İnal’ın da arması idi. Elmelik Elkamil’in arslandır. Bu markayı kendisinin yaptırdığı Elmedrestül Kâmiliye’de görürüz. Melik Salih Necmettin Eyyub’un arması erkek keçi olup Tolon mahallesinde inşa ettirdiği kalede bu resim vardır. Elmelik Essalih ile Elmelik El Zahir Baybers I.’in armaları karşılıklı iki aslan olup bu armalar Elmedresezzahiriye’nin pencerelerinde, kalenin kemerlerinde ve birilafların cephesinde görülmektedir.

Emir Yeşbek Elnashi’nin markası kavis şeklindeki kılıç ve altında yatan hayvandır. Halkanın ortasında büyük yıldız mevcuttur. Sultan Kılavu’nun atbaşı, Sultan Muhammet Bin Kılavun (Elmelik Ennasır)’un daire ortasında ördek.

Muhammet bin Kılavun’un muhafızı Erkmas’ın daire ortasında ok, Elmelik El zahir Çakmak’ın, altında bardak üstünde Hati yazısı ve kıvrık bir kılıç. Kardeşi Kanbay’ın markası da aynıdır. Büyük Ali beyin arması ortalarında çivi yazısı bulunan karşılıklı iki kılıç.

Bunun gibi daha birçok armaları Kahire’deki Çerkes binalarının cephelerinde veya pencerelerinde hususi bir şiar olarak görürüz. Hiç bir soy, diğer bir soyun veya şahsın markasını kullanmaz. Çerkeslerden başka unsurların böyle işaretleri kullandığı vaki değildir. Meselâ Tanrıverdi, Yusuf Elustadar Camii, Mahmut Elustadar, Kumru Camii, Zahit Camii, Ebu Bekir Camiinde böyle armalar mevcut değildir.

1- Elceberti. Mısır Velçerakise. Rasim Rusti. Kahire. S.45
2- Fetih Mısır Elhadis. Ahmet Nafiz Avz bey S.6
3- Mısır Velçerakise. Rasim Rusti. Kahire S.41.
4- Derasat fi tarihilmemalik – elbahriye. Dr. Ali Hasan İbrahim.
5- Mısır Velçerakise. S.42
6- Ayni eser S.40.
7- Düvel – el İslim Eşşerife – Ebu Hamit Elmakdisi. Kahire. Vefatı 1483.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz