“Bırakalım Suriye bölünsün”

0
438

ABD Kongresi, Merkezi Haberalma Teşkilatı’nın (CIA) Suriyeli muhaliflere hafif silah sevkiyatına komiteler düzeyinde onay verdi. Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey ise iki senatörün sorularını mektupla yanıtladı.


Martin Dempsey’in Suriye’ye müdahalenin maliyetini ve olası etkilerini sorgulayan mektubunu, Der Spiegel dergisi, “ABD’den bölünmeye onay” diye yorumladı. Dempsey’in 19 Temmuz tarihli mektubu özetle şöyle:

* Askeri güç kullanmak, sivil liderlerin alacağı siyasi bir karara bağlıdır. Bir savaş eylemi niteliğindeki bu karar hafife alınamaz. Giderek derinleşen bir müdahale kaçınılmaz olacaktır. Bütçe kesintileri ve mali belirsizlik nedeniyle hazırlıklı olma yeteneğimizi kaybettiğimiz bir dönemde bu karar daha da kritik. Bazı seçenekler, dünyanın başka bölgelerinde güvenlikten taviz vermeden uygulanamayacak zaman ve süre maliyetleri barındırıyor.

 

Türkiye’deki Patriot’lar

* Şu anda ordunun insani yardım ulaştırma, Suriye’nin komşularına güvenlikte yardım sağlama ve muhalefete ölümcül olmayan destek tedarik etme rolü sınırlı. Türkiye ve Ürdün’de füze saldırılarına karşı Patriot bataryaları var. Ürdün’ü korumak için burada operasyonel bir karargah ve F-16’lar dahil ek güçler konuşlandırıldı.

* Muhalefete eğitim, danışmanlık ve yardım; uzaktan sınırlı vurucu operasyonlar, uçuşa yasak bölge, tampon bölge ve kimyasal silahların kontrolü için operasyon gibi beş seçenek bulunuyor. Bunların maliyeti ayda 500 milyon dolardan başlayıp 1 milyar doların üstüne çıkıyor. Hiçbirinin etkili olacağının garantisi bulunmadığı gibi, bunlar İslamcı militanların güçlenmesi gibi tehlikeli yan etkilere de yol açabilir.

 

‘Rejim tamamen yıkılmasın’ mesajı

* Bu seçenekleri insanlar çoğu kez, diğer her şeyden soyutlayarak ele alıyor. Oysa bunlar, siyasal hedeflerimize müttefiklerimizin ve ortaklarımızın da koordinasyonuyla ulaşmayı öngören genel bir hükümet stratejisi çerçevesinde ele alınmalıdır. Ben bu çatışmayı, bölgesel istikrarsızlığı ve silahların yayılmasını önleyecek şekilde (komşu ülkelerden) yalıtacak bir yaklaşımdan yanayım. Esad rejimine baskıyı sürdürürken ılımlı muhalifleri ve onların askeri yeteneklerini desteklemeliyiz.

* Tüm bu seçenekler muhalefete yardım ve rejime baskıyı artırmak şeklindeki dar askeri hedefe hizmet edebilir. Ancak son 10 yılda bu seçeneklerin, sahada askeri güç dengesini değiştirirken bir yanda da işlemekte olan bir devleti korumaya yetmediğini öğrendik. Eylemlerimizin istenmeyen sonuçlarına karşı hazırlıklı olmalıyız. Yaşayabilir bir muhalefet olmadan rejim kurumları çökerse, sehven aşırılık yanlılarını güçlendirebilir ve kimyasal silahların ortalığa düşmesine neden olabilir.

 

İşte o seçenekler

1) Muhalefete eğitim, danışmanlık ve yardım: Bu seçenek ölümcül olmayan gücü kapsıyor. Eğitim, istihbarat ve lojistik sunabiliriz. Tercihe göre birkaç yüz ile birkaç bin arasında personel gerekir. Maliyet buna göre değişir ama başlangıçta yılda 500 milyon dolar öngörülebilir.

2) Uzaktan sınırlı vurucu operasyonlar: Rejimin hava savunması gibi askeri tesislerine havadan ve füze sistemleriyle kendi istediğimiz tempoda saldırılar düzenlenebilir. Bunun için yüzlerce uçak, gemi ve denizaltı gerekir. Maliyet milyarlarca dolara ulaşabilir. Zamanla rejimin yetenekleri azalacaktır. Fakat hasarın sınırlı olması, misillemeye maruz kalma ve sivil kayıplar gibi riskler var.

3) Uçuşa yasak bölge: Rejimin uçaklarının da imha edilmesini içeren bu seçenek için de yüzlerce uçak ve gemiye ihtiyaç var. Maliyeti bir yıl boyunca her ay ortalama bir milyar doları bulabilir. ABD uçaklarının düşmesi, bu nedenle Suriye’ye kurtarma için kara birlikleri de gönderme riski var. Üstelik bu da ülkede şiddeti azaltmaya, dengeyi muhalefet lehine çevirmeye yetmeyebilir. Zira rejim büyük oranda havan, top ve füze gibi yer kaynaklı ateş gücüne dayanıyor.

4) Tampon bölge: Belirli sınır bölgelerini, muhtemelen Türkiye ile Ürdün sınırlarını korumak için uçuşa yasak bölge de gerekli olacaktır. Ona ek olarak binlerce Amerikan askerinin karada kullanılması gerekebilir. Maliyet ayda bir milyar doların üstüne çıkacaktır. Zamanla muhalefetin yetenekleri gelişir, insanların acısı azalabilir, Türkiye ve Ürdün’ün üstündeki baskı bir nebze azalır. Fakat uçuşa yasak bölgenin risklerinin yanı sıra, daha konsantre bir yerleşim olacağından rejimin ateş açması durumunda göçmen kaybı sayısı artar. Bu bölgeler aşırılık yanlılarının operasyon üsleri haline de dönüşebilir.

5) Kimyasal silahların kontrolü: Asgari düzeyde bile uygulansa bu seçenek için uçuşa yasak bölgenin yanı sıra, yüzlerce uçak ve gemiyle saldırılar gerekecektir. Binlerce özel kuvvetler mensubu ve diğer kara güçlerinin kritik tesislere saldırıp kontrol altına alması gerekebilir. Maliyetler ayda bir milyar doları aşabilir. Tüm kimyasal silahlar kontrol altına alınamaz. Fırsattan yararlanan aşırılık yanlıları bunların bir kısmını ele geçirebilir.

Sayı : 2013 08