Jıneps, bir önceki sayının manşeti konusunda, yazarları arasında ‘manşet ne olmalı?’ noktasında bir istişarede bulunmuştu. Benim teklifim “İKİNCİ CUMHURİYET’İN BİRİNCİ CUMHURBAŞKANI” idi.
“+1 kime oy verecek?” manşeti ile çıkan Ağustos sayımızın cevabı belli oldu: Recep Tayip Erdoğan.
Yeminli RTE düşmanları belki hemen kızacak ama derdim RTE güzellemesi yapmak değil. Onu bir kere tespit olarak kenara koyalım.
Yirmi yılı aşkındır “İkinci Cumhuriyet” diyen; ve bunun bayraktarlığını yapan Mehmet Altan, RTE /Ak Parti ile ayrı kulvarlara girince maalesef doğan çocuğun kulağına ismini de üfleyemedi.
Ceberrut devlet, Jakoben zihniyet, tek parti istipdadı, tek adam, milli-ebedi şef yönetimlerinden bugüne gelen cumhuriyete; isim babalığı hakkı olan sayın Altan paralel devlet ile paralel bir düşünce tutturdu bugünlerde. Açıkça söylemek gerekirse kendi adıma da kocaman bir hayal kırıklı oldu bu ayrılma ve yarılma hali.
Bir tespiti öncelikle vurgulamak isterim. Mesela cumhurbaşkanlığı seçiminde Ekmeleddin İhsanoğlu Ak Parti’nin adayı olsaydı CHP İhsanoğlu hakkında neler söylerdi acaba? (Kaldı ki partinin ulusalcı kesimi zaten kazan kaldırdı İhsanoğlu’nun adaylığına) Mısır kökenli olduğundan başlayıp; İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterliği’nden çıkıp bir sürü şeyler söylerlerdi muhakkak. Ve emin olun CHP’nin kafasındaki laik/Kemalist söyleme uymadığı için yerden yere vurulurdu İhsanoğlu.
Kürtlerin temsilcisi olduğu aşikar olan Selahattin Demirtaş, zaten tektipleştirici devletin sakıncalı piyadesi. Etnik kimliğini ortaya koya koya merkeze yürümeye çalışan bir siyasetçi olan Demirtaş’ın cumhurbaşkanı olması bile başlı başına bir iştir ki ulusalcıların sinirini zıplatmaya yeter de artar bile.
Hele hele Recep Tayyip Erdoğan… Jakoben,ceberrut elitist; yetmedi ulusalcı Kemalist ve de Beyaz Türkler’in korkulu rüyası… Başbakan olduğu yetmiyormuş gibi bir de halk oyu ile cumhurbaşkanı olmak istiyor… Üstelik imam hatipli… Hem de çok büyük suçu vardı geçmişte. Türkçülüğün babasının yazdığı ve ders kitaplarında yer alan bir de şiir okuyup kodesi boylamıştı zamanında. Hasılı adam her yönü ile aykırı(!)
Şimdi cumhuriyetin bu üç yaramaz çocuğu kalkıp cumhurbaşkanlığına aday gösteriliyor. Yani kim seçilirse seçilsin aslında yaramaz çocuklardan biri seçilecek. Bakmayın siz CHP – MHP koalisyonunun Ekmeleddin İhsanoğlu adını lanse ettiklerine. Büyük oyunun bir parçası olan, bu devşirme cumhurbaşkanlığı adaylığı zaten yapay bir birliktelikti. Tutmayacağı açıktı. Ve tutmadı da…
Benim anlayamadığım ise RTE üzerinden koparılan fırtınalar. Diktatörlük/padişahlık söylemleri ile kıyameti koparanlara bakıyorum da hepsi mi hafızasını kaybetti diye kuşkulanıyorum. Yahu bu nasıl diktatörlüktür ki adam dokuz defa sandığı koydu önünüze. İlk kez 2002’de %34 oy alan bir parti her seçimden zaferle çıkıyor; önce üç kişiden birinin oyunu alırken, şimdi iki kişiden birinin oyunu alıyorsa bu işte kusurlu olan iktidar mıdır Allah aşkına. Muhalifler boy aynasında kendilerini görmek yerine; dev aynasında avunmayı tercih ederlerken; lunaparklardaki o komik aynaların karşısında, göründükleri eciş bücüş hallerine ağlayacakları halde gülüyorlar.
Elbette ki Gezi’de ölenler de candır. Olmasaydı keşke. Ama cumhuriyet tarihinde belki de ilk defa Kürtler’in barışa bu kadar yaklaştığı; dağdan tabutların inmediği ve otuz senedir durmadan akan kanın durduğu bir ortamda, ortalık velveleye veriliyor. Sanki yetmişli – seksenli – doksanlı yılları biz yaşamadık bu ülkede. Genç nesil bilmiyor ama yakın tarihi okumak için, tarih kitaplarına bile ihtiyaç yok aslında. Her şey o kadar taze ki . Yaşayan milyonlarca canlı tanığı var o yılların. Dedelerinize değil anne baba ve abi ablalarınız bile anlatabilir o yılları size.
Yetmişli yıllarda binlerce genç, sağ sol derken vurulmadı mı bu ülkede. Ve bunu esas müsebbibi de CHP ve MHP zihniyeti değil miydi. Solcuyum deyip CHP’de kendini ifade edenler ile MHP zihniyeti sokaklarda vuruşmadı mı uluorta.
Seksenler zaten malum.12 Eylül zihniyeti silindir gibi geçti toplumun üzerinden. Erdal Eren’leri AK Parti mi astı bu ülkede. Diyarbakır Cezaevi facialarından sonra patlamadı mı PKK meselesi.
Doksanlı yılların eli ise cumhurbaşkanların ölümüne kadar gitti de hala üstü açılamadı Özal cinayetinin. Faili meçhuller cehennemini yaşamadık mı hep beraber? Sabancılar’ı 25. katta indiren güç neydi mesela hala belli değil. Olan garibim Mustafa Duyar’a oldu. İçeride infaz edilip kapatıldı konu.
Bütün bunlar dün yaşanmamış gibi , neredeyse düne güzelleme yapacak bazı zevat. Daha uzun ömürlüler ise tek parti dönemine asr-ı saadet muamelesi yapacaklar ki orada da Dersim var, Muğlalı paşa hadisesi var. Kısacası var oğlu var…
Kenan Evren’in yargılandığı; Mustafa Muğlalı’nın adını Özalp’taki askeri kışladan silindiği bir dönemde; Recep Tayyip Erdoğan diktatör sizler de solcu-demokrat ve vatanseversiniz öyle mi.
Güldürmeyin adamı.
Kısacası…
10 Ağustos’ta İkinci Cumhuriyet kuruldu.
Günaydın!
Uyumayın!..