Yaşar Güven Ağustos 2015

0
385

Nartan..

Ferdane..

Tanır mıydınız Nartan’ı ve Ferdane’yi?

Tanır mıydınız alçakça katledilip dünyaya veda ederken geride bıraktıklarını, bize emanet ettikleri Sinem’i ve Metin’i?

Tanısanız da tanımasanız da okuyun gazetede arkadaşlarının yazdıklarını. Tabış Murat’ın yazdıklarını atlamadan; “On yıl önce Bursa’ya Adıge söylencelerini derlemek üzere gittiğimde tanışmıştım Nartan’la. Gencecik bir çocuktu. Utangaçtı ancak çevresinde olup bitenlere çok meraklıydı. Anavatana eğitim için gelme düşüncesi de o zamanlar yeni yeni filizlenmişti kafasında. O zaman Nartan’ın söylediği bir söz beni çok etkilediği için aklımda da kalmıştı: ‘Adıgece öğrenme şansım olmadıysa da, Adıge toprağında Adıge gibi yaşamak istiyorum’ demişti. O zaman yaşı küçük olan hatta çocuk sayılan Nartan’ın sarfettiği bu söz beni çok etkilemişti. Bu hayalinin bir kısmını gerçekleştirebildiğini düşündüğüm zaman o kadar duygulanıyorum ki tüylerim diken diken oluyor. Onları yetiştiren anne ve baba gerçekten takdiri ve saygıyı hakediyorlar… Tanrıya teşekkür ediyorum, bu genci tanıma fırsatını bana verdiği için… Çok genç ve masumdun Nartan. Hakkım helal olsun!” Tabış Murat – Nalçik.

Kimliklerini özgürleştirmek için tam bir Çerkes duruşu ile, az laf çok iş ilkesini benimseyen ve bireysel özverileriyle mücadelelerini hiç sızlanmadan sürdürürken toplumsal disipline uygun hareket eden, kimlikleri ile aynı sorunları yaşayan halklarla her daim dayanışma içinde olan, parmakla sayabildiğimiz kadar gencin içine kendi çocuklarını da katarak onlara anavatanında üniversite okutan aile, zaten saygıyı hakediyordu. Aileyi tanıyanlar cenazeler söz konusu olduğunda gereğini yaptılar. Aileyi tanımayan ama sorgulamayı bilen ve ezbere hareket etmeyip bilgi alanlar da, cenazeler söz konusu olduğunda gereken saygıyı gösterdiler.

Nartan ve Ferdane, onurlu anınız önünde saygıyla eğiliyorum.

Özellikle önyargılarının esiri olanlar, güce ve iktidara tapanlar, iktidarın ağzı ile konuşmayı – gözü ile bakmayı alışkanlık haline getirenler, biat kültürü ile kimlikleri adına özgürlük, eşitlik ve adalet talebini, demokrasiyi ve barışı anında feda edenler, kimlikleri için olmazsa olmazı savunanları iktidarın yıllardır uygulaya geldiği itibarsızlaştırma çemberi içine alıp hakaret yağdıranlar, “Çerkeslik insanlıktır” olarak özetlenebilecek yaşam biçimini bilinçle ıskalayanlar, aslında kimlikleri ile ilgili bir dertleri olmadığı için cenazeye dahi saygı göstermediler. Onların, nefreti ve saygısızlığı örnek aldıkları anlayışla kolkola yolculuklarında vardıkları yer çok kanlı bir yer.

Hemen herkes yazılan/yazılacak Çerkes tarihinin içinde hakettiği yeri alacaktır.

Gücü ele geçirenler ne yapıyor?

Temsili demokrasinin en alt seviye uygulamasına milli irade dediler, demokrasinin kalanına dair laf edermiş gibi yaptılar, çoğulculuğu hiç ağza almadılar, %51 de 51 dediler. 7 Haziran seçimleri sonrası ise milli iradeyi cezalandırmak üzere girişimlerde bulundular. Ülkeyi provoke ettiler, savaş pozisyonuna getirdiler. Diyarbakır ve Suruç bombalarını önleyememek ayıplarıdır, sonrasında o çok sözünü ettikleri failler konusundaki “acizlikleri” daha büyük ayıplarıdır. Ve sonuç, yine cenazeler gelmeye başladı. Tek sorumlu hükümettir, cumhurbaşkanıdır. Böyle görmeyen ezbercilerin bir kez olsun acaba sorusunu kendilerine sorması gerekir. Oy anketleri ile tutumlarının işe yarayıp yaramadığını test ediyorlar, ölümler onlar için bir şey ifade etmiyor. İstihbaratı ve güvenlik önlemleriyle terörü engellemeyip sonra da ‘terörle mücadele için güçlü tek parti hükümeti’ dayatan bir anlayış söz konusu. Açıkça kurgulanmış bir oyun uygulanıyor.

Arada sormalı, olağanüstü toplanan TBMM’den neden terör araştırma kurulu kararı çıkmadı dersiniz? AKP ve MHP neden hayır dedi acep?

AKP hükümet olmaktan iktidar olmaya evrildiğinden beri devletin cümleleri ile konuşuyor. Devletin kudreti, bekası, gücü, had bildirme, şehitlerin hesabı sorulacak, vb. ezberlenmiş/ezberletilmiş cümleler. Öyle ki Demirel’den beri örneklerini veriyor arşivciler, o kadar kopya cümleler. Aynı cümleleri herkes kursun ister egemenler ki çok yorulmazlar bu konuda. Devletin Kürdü hazırdır, onlar da kurar aynı cümleleri ve iktidarın Kürt muhatabı oluverirler. Nicedir biliriz aynı cümleleri kuran Çerkesler olduğunu, devletin Çerkesleridir onlar, cenazelerimiz vesile oldu yeniden çıktılar ortaya. On yıllardır devletin Kürtleri, Çerkesleri, Gürcüleri, Lazları, Ermenileri, .. ile aynı kısır döngü içindeyiz ama böyle devam etmeyecek. Güce biat eden, işbirlikçi, kimliğine çoktan veda etmiş yani kimliksizleşmiş olanlar açığa çıkıyor hemen her yaşanan pratikte. Özünde faşizmin bataklığında gezinenler kimliklerinden muaftır zaten. Sonuçta böyle gitmeyeceğine ve iradi olarak düzen dedikleri egemen anlayışın kırılacağına, bunun için yeterli birikimin olduğuna inancımız tam.

Ve bir soru daha; Suruç saldırısını ışid üstlendi mi, bilen var mı? Kameralarla çekim yapıp dünyaya faş eden bir örgütten söz ediyoruz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz