Büyüğü olmayanın küçüğü olmazmış…
Büyüğümüz olduğu için küçüğüydük…
İlk bildiğim yıllar. Yeleği, üstünde ceketi ve kravatı, hiç eksik etmediği koltuk altında tuttuğu çantası ile sohbetlerin müdavimiydi…
Sanırım Faruk Cimok anlatıyordu, biz nasıl çocuklardık diye sormuştu Hapae Erhan, siz beni üzmediniz diye cevap vermişti…
Sonra evinde ziyaret sırasında Sımha Orhan’ın anlattıklarını anlatması…
…Gönlüm razı gelmedi, renkli bir kişilikti…
Siyah-beyaz değil…
Şairi yazdıkları ile analım, her gece kapısı açık yuvada, duvardan izleyecek sessizce…
Tebessüm edecek, belki seslenecek o az çıkan sesiyle
En son sayfasında seslenmiş…
…
Duvardan bizi izleyecek…
Hep büyük olarak anılan olacak…