Merhaba,
Uzunca bir süredir memleket meseleleri ve iktidar konusunda farklı düşündüğümüz çok net. Gazetedeki köşelerimizde yazdıklarımız ortada.
Geçmişten bu yana farklı düşüncelere karşın henüz yol ayrımına gelecek aşamalara ulaşamayanların ortak davranabilecekleri şeyler vardır diye düşüne geldim. Kimlik ve demokrasi konusu böyle bir konu zaten. Böyle düşünmeye devam ediyorum.
Gazete yayın kurulu üyeleri demokrasi daha fazla demokrasiden yana olma tutumlarını kendilerince sürdürmeye çalışıyor. Bu anlamda “Düşüncenin özgürce ifadesi”nden yanalar ve uyguluyorlar. Eleştirel olmayı teşvik ediyor, “buyrun yazın, yayınlarız” diyorlar. Tek ölçüt yazıların şiddet, nefret, hakaret içermemesi, yani ölçümetre Xabze aslında.
Sen de köşende düşüncelerin doğrultusunda beni de gazetenin yayın politikasını da eleştirdin. Bir kez dahi tepki ile karşılaşmadın. Ta ki ekteki Şubat sayısı yazına kadar.
Altı çizili satırların(1) eleştirel değil hakaretamiz olduğunu yazmak isterim. Genel anlamda da, özelimde de, hatta yayın kurulu için de. “Sizleri kast etmiyorum” cümlesi altı çizili satırlardan sonra anlamsız kalır, onu da belirteyim. Hakaret içeren sözcükler kullanmadan tezini savunabilirdin, eleştirel davranabilirdin ama tercihin bu olmuş. “Amacını aşmış” diyemiyorum, bilinçli bir tercih söz konusu.
Telefonda söylemek istemedim, söz uçabilir. Yazınla birlikte bu mesajı ve olursa yanıtının da yayınlanmasını yayın kurulundaki arkadaşlarımdan rica edeceğim. Ve onlara “özgür ifade” uğruna gazete köşelerinde hakaretamiz cümlelerin yer almaması için köşe yazılarının –Çerkes bireylerin yazdığı- yayınlanmamasını önereceğim, benim köşe de dahil. “Sabit olarak sadece araştırma yazıları yayınlansın” diye önereceğim. Eleştirisi olan yazar, yayınlarız her zaman, hiç değilse o zaman nefret, şiddet, hakaret içeren sözcükleri… geçme şansımız olur. Merak edenlerin özeline her zaman nokta geçilen yerleri göndeririz nasılsa.
Kal sağlıcakla
Yaşar Güven
(06.02.2018 Salı 14:47)
(1) “… solcu geçinen, yurtsever takılan bilcümle fitne fücurun düştüğü çukur ABD yardakçılığı olmuş, gerisini siz düşünün. Alçaklığın bu kadarına pes diyeceğim de çukurdakiler gocunacak. Yahu alçaklık bile bir seviyedir arkadaş…”
“… Lafı kıvırmadan ve dahi uzatmadan bir düşüncemi daha yeri gelmişken serdedeyim. Bu düşünce sahipleri bilsinler ki gaflet – delalet – hıyanet şeytan üçgeninde gezmekteler.”
“… Solcumsuları anlıyorum bir nebze. Kahir ekseriyeti zaten hiçbir zaman ‘yerli ve milli’ ol(a)mamışlardı. Düne kadar ya Marx, Lenin ve hatta hatta Stalin’in posterlerinin gölgesinde, Taksimlerde falan arz-ı endam etmekten gocunmazlardı. Bilakis mutlu mesut orak çekiçli kızıl bayrakların ardında kızılyıldızlı bereleri ile birer Che (ki o da kandan beslenen katilin biriydi) müsveddeleri olarak yürürlerdi de hiç yüzleri kızarmazdı…”