Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Şehide Atiye Hanım Kimdir?*

Kurtuluş savaşı yıllarında Bursa’da yayınlanmakta olan, 20 Muharremü’l haram 1341 tarihli “Arkadaş” isimli gazetede şöyle bir haber var:

“Düşmanın en son cinayetine de pazar günü akşam üzeri hazin ve pek müessir bir surette şahit olduk. Alçak düşman şehre şanlı Osmanlı ordusunun duhulünü men için sabahtan akşama kadar şehrin hakim noktalarında yaptığı akûrane ve mesbuhane mukavenetini tersim için Gökdere üzerindeki köprüleri atmağa teşebbüs ettiği sırada Maksem köprüsünü de yakmak için köprü arasındaki ikamelerden gazyağı ister. Bu meyanda Nafia Merkez Mühendisi Ömer Lütfi beyin hanesinden haremi şehit mekfur Atiye hanım gazyağı olmadığını söylemek için pencereye geldiği sırada bir Yunan zabiti müfrezesi ile beraber üzerine yaylım ateşi yapılarak bigünah masum kadın şehit edilmiştir.

Zavallı kadın en büyüğü on iki yaşında olmak üzre beş yavrusunu terkederek havabîgâhı ebediyete çekilmiştir.

Cenazesi kesin bir cemaatin tahallül ve tekbirleri ile Osmanlı bayrağına sarılmış olduğu halde Maksem’deki hanesinden alınarak camii kebirde namazı binlerce halk tarafından bad-ül lade yine tahallül ve tekbirlerle Pınarbaşında ailesi kabristanına defn olunmuştur. Merasim tedvimiyyede şehrimiz fazıla-i keramından hoca Celâl Münlü bey tarafından gayet müessir ve hazin bir dua beliği irad edilmiştir.”


Bu gazeteyi, abisi Ömer temin etmiş, almış, kenarına “bu benim hemşiremdir. intikam almayı Allah nasip etsin” notunu düşmüş ve aile arşivinde saklamıştır.

Lütfi Arif Kender’in derlediği, 5 Nisan 1957 Tarihli Milliyet gazetesinde yayınlanan “Türk Tarihinde Kadın Kahramanlar – Bizim Jandark’larımız” da ve yine Hayrettin Abidin’in, “Tarihte Ankara-İstiklal Harbi ve Bursa Hatıratı” kitabının 80. sayfasında adı geçen Şehide Atiye Hanın kimdir?

Kafkasya’dan sürügün edilen, Ubıhların Dipşov ailesininin bir kısmı, Samsun-Ladik kazasında, Kızılsini köyüne yerleştirilirler. Bunların çocuklarından ve Kafkasya’da doğmuş olan Dipşov Mahmut, büyüdüğünde askerlik mesleğini seçer. Duğuj Hanife ile evlenir. Beş çocukları olur.

Sırasıyla Recep, Ömer, Atiye, Seher ve Güher. Mahmut bey, Birinci Dünya Savaşında Suriye cephesindedir ve süvari yüzbaşısı olarak görev yapmaktadır. Şam yakınlarındaki bir çarpışmada şehit düşer.

Şehide Atiye Hanım, Şehit Dipşov Mahmut Beyin kızıdır. Yani diğer bir deyim ile şehit kızı Şehide Atiye Hanım.

Dipşov Mahmut’un her iki oğlu da baba mesleğini seçerler, subay olurlar, Kurtuluş Savaşında bulunurlar. Büyük oğlu Recep 1925 yıllarında askerlikten ayrılır, sivil hayata geçer. Recep’in günümüze ulaşan şiirlerinde de görüleceği üzere, muhalif bir bakış açısı vardır. Askerlikle bağdaşmayacağı açıktır. 1925’li yıllarda ülke genelinde Bolşeviklere karşı başlatılan “bastırma” eylemini de akılda tutmak gerekir.** Bekar olarak hayata veda eder, mezarı İstanbul Halıcıoğlu’ndadır.

Ayaktakiler (soldan sağa):
Küçük abi Ömer, Atiye ve kızı Sebahat, Büyük abi Recep
Oturanlar (soldan sağa):
İsimsiz, Atiye Hanım’ın eşi Ömer Lüftü, Büyük kızı Ahter ve Melahat, Atiye hanım’ın annesi Duğuj Hanife Hanım, İsimsiz, Atiye’nin kızı Nezahat

Küçük oğlu Ömer albaylıktan emekli olur, İstiklal Madalyası vardır. Ömer, Huaj Nimet hanımla evlenir, Süer adlı bir oğlu ile Sümer adında bir kızı olur.

Atiye ise bir Balkan göçmeni olan, ailede Çerkes olduğu konuşulan Ömer Lütfi ile evlenir. Dört kız ve bir oğlan çocukları olur; Ahter, Nezahat, Melahat, Sebahat, Orhan.

Seher ve Güher kardeşler ise Ladik Kızılsini köyünde yaşadılar. Yakın zamana kadar Kızılsini köyünde Mahmut Bey konağı diye anılan bir yapı vardı.

Şehit kızı ve şehide Atiye’nin ailesi asker kökenli Çerkes bir aile. Babası Mahmut, Osmanlıya, abileri Recep ve Ömer ise Türkiye Ulusal Kurtuluş Mücadelesi’ne omuz vermiş askerlerden.

Şehide Atiye’nin adı, Bursa Belediye Meclisi’nin 20 Ağustos 1964 Tarih ve 304 no.lu kararı ile Bursa’da şehit olduğu sokağa verilir.

“Yeşil Bursa’ya gidenler Maksem caddesinden üst tarafta bulunan Gökdere akarsuyuna doğru ilerlerse caddenin sonunda Şehide Atiye Hanım Sokağı ile karşılaşırlar.”
Tüm şehitlerin ruhu şad olsun.

*Not; Bu bir düzeltme yazısıdır. Daha önceki yazımda, ulaşamadığımız, eksik bilgilerden doğan bazı hatalar vardı. Aile Arşivini tarafıma ulaştıran, bilgileri tamamlama yardımcı olan değerli büyüğüm Ali Çurey ve aile arşivlerini esirgemeyerek bize açan değerli büyüğümüz Emekli Muhabere Albay Süer Öner’e en derin sevgi ve saygılarımla teşekkür ederim.
**http://bgc.org.tr/bursa-basini/tarihce.html

1-Arkadaş gazetesi, 1922
2- Lütfi Arif Kender’in derlediği, 5 Nisan 1957 Tarihli Milliyet gazetesinde yayınlanan “Türk Tarihinde Kadın Kahramanlar – Bizim Jandark’larımız”
3- Hayrettin Abidin, “Tarihte Ankara-İstiklal Harbi ve Bursa Hatıratı”, Semih Lütfü Suhulet Kütüphanesi, 1931
4- Jiy Zafer Süren, Bir şehide; Çerkes Atiye Dipşov Hanım, https://www.jinepsgazetesi.com/makale/bir-sehide-cerkes-atiye-dipsov-hanim-1199
5-Resimler; Aile arşivinden

Arkadaş gazetesi.


Dıpşov Recep ve Ömer kardeşler


Dipşov Mahmut Mecidiye nişanı.


Dıpşov Mahmut

Jiy Zafer Süren
Jiy Zafer Süren
1951’de Samsun’da doğdu. Üniversite’yi terk etmiş ve muhasebeci olarak çalışarak emekli olmuştur. Çeşitli dergilerde şiir ve araştırma yazıları yayınlandı. Kafkasya üzerine yayın yapan, As Yayın’ın kurucuları arasında yer aldı. “Çipxe, Kafkas Aile Armaları” (derleme) ve “Tama Bahar Gelmeyecek” (şiir) isimli iki kitabı vardır. Nisan 2008 itibariyle Jıneps gazetesi yazarları arasında yer aldı, Ocak 2011 tarihinden bu yana yayın kurulu üyesidir.

Yazarın Diğer Yazıları

O Gelecek

Sen! Gölgelerde saklı halk, O kara, kudurmuş gecelerden, Sağ çıktığını unutma! Gizlense de cismin, Denizlerin duruluğunda, Vuruyor aksin, Güneşin altın ışıklarına, Setenay çiçeği gibi, Arı, duru ve vakur. Kim demiş ki bitmez gece, Olsa da...

Janxot bir aşkla nasıl yandı!

Janxot sarhoştu; aşk sarhoşu… Uzak akraba halası olan, Fatimat’ın oğlunun düğününe gittiğinden beri başı bulutlarda, yıldızlarda, kendisi, belki biraz ferahlarım diye, nerede olursa olsun soğuk...

Sessiz deniz

-Batı kafkasya kıyılarında can verenlere-   Ts’emez kıyısı, boylu boyunca, Açmış bağrını, bakıyordu, Duygulardan yoksun, O koyu mavi engin sulara, Atlantis çöktüğünden beri, Hemen yanı başında derin kuytulara. Kim bilebilir, belki sarsılmıştır, Ya...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img