Yılgınlık Yok!

0
1105

Bu kez o kadar kolay değil diyorduk. Ne diyordu Meral Akşener: “YSK’nın önünden beni jiletle kazıyamazlar”.
Bu kez umutlarımıza tavan yaptıran Muharrem İnce vardı. Elli bin avukatla o da YSK’nın önünde olacaktı.
Olmadı ya da olamadı ama vazgeçmek gibi bir lüksümüz yok. Seçim gecesi neler yaşadı, o suskunluk nedendi bilmiyoruz ama yine de Muharrem İnce’nin mücadeleye devam kararını bütün millet ittifakı desteklemelidir.

Yıllardır bir arpa boyu yol alamayan CHP, İnce rüzgârına muhtaçtır. İşe CHP’yi demokratikleştirerek başlamak da en doğru adımdır diye düşünüyorum. Elimizdeki hazır
örgütü geliştirmekten başka çare yok, CHP’nin egemenleri de aklını kaybetmemişlerse bu yolu en kısa zamanda açmalıdır.

15 milletvekili desteğiyle İYİ Parti’nin seçimlere girmesini engelleme girişimlerini boşa çıkarmak ve kendi rakibinin elinden tutup cumhurbaşkanlığına aday göstermek, muhalefette kalma pahasına koltuğuna yapışanlara güzel bir ders niteliğinde diye düşünmüş, CHP’de ne güzel şeyler oluyor demiştik.

Seçimden sonra Kılıçdaroğlu’nun yaptığı konuşmadan kendisinin de pişmanlık duyduğunu düşünüyor, güzel şeyler katlanarak devam etmeli diyorum.

CHP’de demokrasiyi engelleyen merkezin egemenleri de, Türkiye’nin AKP’si gibi sonsuza kadar orada kalacaklarını düşünüyorlarsa yanılıyorlar.

CHP kendi egemenlerinin duvarını yıkamazsa, başkalarının kurduğu kale duvarlarını hiç yıkamaz.

Bu kez gerçekten atı alan Üsküdar’ı geçti. Şimdiye kadar gönderemediğimiz iktidarı, bunca yetkiyle donatılmış bu başkanlık rejiminde seçimle gönderebilir miyiz bilmiyorum ama bir yolu olmalı. Bir şey yapmalı. Kara yaslara girip çocuklarımızın geleceğinin ellerinden alınmasına seyirci kalamayız.

24 Haziran seçimlerinde AKP işini şansa bırakmadı, bırakamazdı. O yüzden OHAL’le seçime gidildi. O yüzdendi seçim akşamı sokakta yapılan silahlı tehdit gösterileri. Gelecek on yılları garantiye alma hareketleriydi bunlar.

Emperyalist paylaşımdan pay almak için komşusunu sırtından vuranlar, bir eşiği geçtikten sonra istemeseler de büyük günahların ortağı olmayı sürdürmek zorunda kalırlar.

Erdoğan’ın başkanlığı almasıyla ülkece ağır bedellerini yaşayacağımız bir sürece girmiş bulunuyoruz. İşimiz zor ama imkânsız değil.

Bütün yoksulluk ve çaresizliğine rağmen Kurtuluş Savaşıyla emperyalistlerin hevesini kursağında bırakan bu memleket, kimsenin küçük iktidar hırslarına kurban edilemeyecek kadar önemlidir ve bunun farkında olanlar mücadeleyi sürdürmek zorundadır.

Son kırk, elli yıldır adım adım gelen FETÖ tehlikesine dikkat çeken onca gazeteciye, aydına rağmen CHP daha akılcı daha işlevsel bir örgüt haline neden gelemedi? Yoksul gençler onların öğrenci yurtlarına neden terk edildi? Çağdaş Kadınlar Derneği, Atatürkçü Düşünce Derneği gibi dernekler neden geliştirilip büyütülemedi? Yapılan hatalar sorgulanmalı, ciddi bir özeleştiri ve parti içinde demokratikleşme hızla gerçekleşmeli, Tunceli/Ovacık Belediye Başkanı gibi uygulamalı olarak halka sunulmalıdır.

Biz Erdoğan’ın seçim mitinglerinde gittiği her yerde gaflar yaptığını, yorgunluktan hata yaptığını düşünürken o ne yaptığını iyi biliyormuş.

İnsanların büyük çoğunluğunun açlık sınırında yaşadığı, iflas eden işyerleri, çıldırmış enflasyon, patates ve soğana halkını muhtaç bırakan bir iktidara oy veren yoksul insanların bunu neden yaptıklarını anlamaya çalışmalıyız.

Çocuklarımızın geleceğini kurtarmak için bunu canla, başla, şevkle, mutlulukla yapmalıyız. Yakaladığımız ittifakın değerini herkes bilmeli ve topyekün çalışmalıyız.