Hepimizin son yıllarda ortak kaygısı olan temiz gıdaya ulaşma konusunda bir adım atalım diye düşündük Jıneps olarak. Sazköy ve Ketenciler köylerinde mısır yetiştirdik. Yıllardır tarımla uğraşan, gıda topluluklarıyla iletişim halinde olan arkadaşların da aralarında olduğu Köstebek Kolektif ile çıktık yola. Ektik, çapaladık, yağmur yağsın istedik ama sel de olmasın dedik. Sonra boy verdiler, ürün verdiler, birkaç kez gidip hasadımızı yaptık. 54 arkadaşımızın katıldığı bir mısır pikniği düzenledik. Hatta o hafta biraz geç topladığımız mısırlarda pişme sorunu oldu, ancak kurutularak tüketilebileceğini gördük; özür diliyoruz, yeni ürünlerimizle bunları telafi etmek istiyoruz. Tecrübe ettikçe öğreneceğiz.Kadıköy’de de dağıttık mısırlarımızı, derneklerimizde de, hatta gelip alması zor olanlara biz götürdük. 7-8 Eylül’de de Kilyos’ta bir şenliğe katıldık. Üstelik bu defa Madalı Çiftliği de vardı keçi sütünden ürünleriyle… Jıneps de kültüre ilişkin kitaplarla, gazeteleriyle… Bir arkadaşımızın Salihli’den gelen zeytinleri de standımızdaydı. Köstebek Kolektif’le birlikte mısırlarımız da… Üç stant yan yanaydı, bu birlikteliklerin artması gönlümüzde yatan. Yamçı’dan arkadaşlarımız, Bilgi Üniversitesi’nden hocalarımız geldiler ziyaretimize. İKKD’den müzisyen arkadaşlarımızın ezgilerini dinledi, alkışladı katılımcılar. Öğrenciler mısırlarımızdan tatmak için sıraya girdiler. Kimi az pişmişti, kimi çok, ama en mutlu edeni, defalarca duyduğumuz “Çocukluğumuzun mısırı bu” sözüydü.
Evet, suni gübresiz, zehirli tarım ilaçlarının kullanılmadığı, bir Abaza köyünden çoğalan atalık tohumlardan yetiştirilmişti mısırlar. Önümüzde kurutulmuş mısırların hazırlanması, bir kısmının una çevrilmesi, onun da bir bölümünün fırınlanması ve size ulaştırılması süreci var. İnsan birebir içinde yer alınca tek bir tanesinin dahi ne kadar kıymetli olduğunun daha da farkına varıyor. Desteğiniz, önerileriniz, eleştirileriniz, dayanışmanız için hepinize binlerce teşekkür…